Expectation Çeviri Türkçe
442 parallel translation
You seem to have come here with a high expectation for something.
- Özel bir şey beklediğin belli.
Expectation is an indispensable condiment for dreary daily chores.
Beklenti, günlük işlerin belirsizliği için vazgeçilmez bir çeşnidir.
I lamented many abuses, but all the principles of my political thought were based on the expectation that the changes would come from the autocracy.
Pek çok ihlallerden yakındım, ama benim siyasi düşüncemin bütün ilkeleri otokrasiye değişiklikler olacağı beklentisi yaratmaktadır.
Now how can anybody jump off a slow moving train like that... with any kind of expectation that he would kill himself?
Hangi insan bu kadar yavaş giden bir trenden ölmek umuduyla atlar?
I have bought much cloth in expectation of your promotion
Bir sürü şey aldım. Sayende zengin olacağımı planlıyordum.
Many a time and oft have you climbed up to walls and battlements, to towers and windows, yea, to chimney tops, your infants in your arms, and there have sat the live-long day with patient expectation
Siz değil miydiniz surlara, mazgallara üşüşen kulelere, damlara, bacalara tırmanan çocuklarınız kucağınızda,.. ... akşamlara dek sabırla bekleyenler görmek için koca Pompeius'un Roma sokaklarından geçtiğini?
Anna, remember this expectation.
- Anna, beni beklediğini umuyordum.
I had a different expectation of the black market.
Benim karaborsa beklentim daha değişikti.
No. "I have lived a pleasant expectation."
Hayır. "Bir yıldır... "... bir ümit içinde sizi bekliyorum. "
But there's no real expectation of life.
Ama gerçek hayat için herhangi bir beklentimiz yok.
Never, since Your Eminence's illness, has there ever been more intrigue and expectation in the court.
Kardinel Hazretleri'nin hastalığından beri sarayda fazla entrika ve beklenti olmadı.
Apart from the scientific explanation, the expectation that the world... that is, that human society... - will someday come to an end...
Bilimsel açıklamalar bir yana, dünyanın, daha doğrusu insan ırkının bir gün sona ereceği fikri, beni insanın kök ve cismi...
Here's a farmer, that hanged himself on the expectation of plenty.
Belki de ürünü ucuza gittiği için kendini asan bir çiftçi.
I only tell you that you must entertain no expectation or hope that you will escape the consequences of it.
Sadece bunun sonuçlarından kaçabileceğinize dair beklenti içine düşmemenizi söyleyebilirim.
You went to bed early, you slept peacefully, you had set the alarm clock, you heard it go off, you waited for it to go off, for several minutes at least, already woken by the heat, or by the light. or by expectation itself.
Erkenden yatmıştın huzur içinde uyumuştun çalar saatini kurmuştun çaldığını da duymuştun en azından dakikalarca, çalmasını beklemiştin çünkü sıcaktan, ya da ışıktan ya da sırf beklediğin için zaten uyanıktın.
Adele... my dearest Adele... it would make me very happy... happy beyond expectation if you would become my wife.
Adele... Sevgili Adele eğer eşim olmayı kabul edersen beni beklentilerimden öte mutlu, çok mutlu yapacaksın.
This vision exceedeth all expectation.
Bu gösteri beklentilerinin sınırını aşacak.
I have spent Whole my life with the expectation of death!
- Siz kimsiniz? - Ashanti nerede?
A woman whose initial fear has mellowed into curious expectation.
İlk baştaki korkusu garip bir meraka dönüştü.
Huh. Isn't it amazing how often a doctor... will live up to our expectation of how a doctor should look?
Sence de bir doktorun beklentimize uygun görünmeye çalışması şaşırtıcı değil mi?
Congratulations. You're living up to my every expectation.
Tebrikler, tüm beklentilerimin dışına çıkmayı başardın.
You raise my expectation.
Beklentilerimi arttırıyorsun.
- Your Honor, under the rule... my client had a reasonable expectation to privacy.
Müvekkilimin mahremiyetine saygı duyulması gerekiyordu.
The expectation of receiving... instant gratification in daily life... and that this gratification constitutes... the normative parameter of existence.
Günlük yaşamda bir an önce zevk alma ve bu zevkin varoluşun örnek parametresini teşkil etmesi.
"the expectation of the poor shall not perish for ever."
"fakirlerin beklentileri ilelebet boşa çıkmayacak."
It's the expectation of any officer to be ordered to die at any time.
Her subay, ölmesinin emredileceği günü bekler.
You are going to lead our resurrection by defying the expectation that all of us are doomed to failure.
Bizi başarısızlığa mahkum gören insanlara karşı çıkarak dirilişimizin liderleri olacaksınız.
My life's expectation is shorter than yours!
Hayattan beklentilerim seninkilerden daha kısa!
( Woman ) The expectation that we should instinctively know it all can mean that we don't educate ourselves about sex.
İçgüdüsel olarak bazı şeyleri bilebiliriz, ancak, bu seks konusunda kendimizi eğitmeyeceğimiz anlamına gelmez.
I told him it was illogical to maintain such an expectation.
Ona söyledim, böyle bir açıklama mantıksızdır dedim.
It frightens me sometimes that I cannot live up to his expectation of me.
Bu beni bazan beklentilerine cevap veremeyeceğim diye korkutuyor.
Every expectation, every dream.
Bütün beklentiler, bütün hayaller.
I don't know. Expectation?
Hayır, anlamadım, "beklenti" mi?
expectation... consideration... sincerity... selflessness...
beklenti... saygı samimiyet... çıkarcı olmama...
It's out of my expectation that The one who stays behind with me is a barbarian
bana en sadık adamın, sen olacağını düşünmezdim!
How you can start a day with one kind of expectation and end up so completely different.
Bir güne başlayıp, onu tasarlamak ve düşünmediğin bir biçimde bitirmek.
If he do not dote on her upon this, I will never trust my expectation.
Bunca laftan sonra yine de Beatrice'e tapmazsa ben de bir şey bilmiyorum.
Is it the way that they can gaze at you... waiting for you to say something with so much expectation and hope... that you're just... you're just paralyzed into... into silence?
Size gözlerini dikip büyük beklenti ve umutla bir şeyler söylemenizi beklemesi ve sizin sadece sessizlikte paralize olmanız mı?
... the nuclear configuration is given by the expectation value of the nuclear Hamiltonian, in a state with "M" neutrons Will occur if the energy of the fuse state is lower than the energy of...
Nükleer konfigürasyon N nötronları ve P protonlarının bulunduğu ortamda Hamiltonian sisteme göre hesaplanan değer verileri... Füzyon, birleşme durumundaki enerjinin diğer bağımsız iki çekirdekten düşük olması durumunda meydana gelir.
I'd say so far the rats are living up to every expectation, wouldn't you, Miss Duffy?
Diyebilirim ki fareler tüm beklentileri yerine getirdiler, öyle değil mi, Bayan Duffy?
- While there's a reasonable expectation. Then you'll keep looking for a long time.
- Umut olduğu sürece makul bir süre devam edecek umut olmasada uzun bir süre aramaya devam edeceğiz.
Their destination is a coastal town, now coming alive in expectation...
İstikametleri bir kıyı kasabası. Kasaba şimdi canlanıyor.
Full of expectation.
Beklenti dolu olmalı.
Was there a reasonable expectation that death would result? I was a prosecutor.
- Ben bir savcıydım.
Your expected score is located here, the parameters of your actual performance are here, here and here, driving the expectation versus performance data into the last three loops, two of which can't be seen because, of course, they're factored only in time.
Gerçek ve Beklenen nota karşılık gelen değer... Son üç döngüye göre-ki bunları Zaman düzleminde göremezsiniz...
I know the difference between expectation and hope.
Beklentiyle umut arasındaki farkı biliyorum.
[Brown] We should not live in expectation of contentment.
Rahata erişeceğimiz beklentisiyle yaşamalıyız.
And no expectation save one... to be at peace with herself.
Bir şey hariç : Kendiyle barışık olmak.
Every intimacy engenders expectation, and every expectation some unknown disappointment.
Her samimiyet, bir beklenti doğurur. Her beklenti de, bilinmeyen bir hayal kırıklığını.
Half of the point they go to see them, as much as the music... is to see him smash his guitar, you know. I think that must be a terrible sort of expectation to live up to all the time.
İnsanların sizden hep böyle bir şey yapmanızı beklemesi korkunç olmalı.
They worth so much money that the price is out of your expectation.
Beni iyi dinleyin.