Experimental Çeviri Türkçe
1,233 parallel translation
There's nothin'my dad loves more... than experimental furniture.
Babamın deneysel sandalyeden... daha fazla sevdiği bir şey yok.
Mr. Jang, we did use an experimental product on your father.
Bay Jang, babanızın üzerinde deneysel bir madde denedik.
But it's highly experimental.
Ama bu oldukça deneysel.
You sure he wants this experimental treatment? - Why?
Bu deneysel tedaviyi istediğinden emin misin?
Slipstream technology is experimental and high risk, but it's come a long way in the past year.
Akım teknolojisi deneysel ve yüksek riskli, ama geçen yıldan ve uzun bir yoldan geliyor.
USS Prometheus- - experimental prototype designed for deep - space tactical assignments.
USS Prometheus- - derin uzay taktik görevleri için dizayn edilmiş deneysel bir prototiptir.
The Prometheus is an experimental prototype, and so am I.
Prometheus deneysel bir prototip, ve bende öyleyim.
We built a highly experimental piece of technology.
Yüksek teknolijili deneysel bir parça geliştirdik.
I have access to several variations of experimental RNA inhibitors, which are being researched at the moment.
Şu anda araştırılmakta olan, deney aşamasındaki pek çok RNA inhibitörüne ulaşma yetkim var. ( ÇN : inhibitör = engelleyici )
" Welcome to Loveless Experimental Camp for Political Dissidents.
" Loveless deneysel siyasi tutuklu kampına hoşgeldiniz.
But I don't think, Pero... that experimental ideas like ethnic cleansing... would catch on here. Do you understand?
burada yakalanabilir anlıyor musun?
Sir, I am going to give you some medicine that is still very experimental.
bayım, size hala deneysel olan bir ilaç vereceğim.
- Seriously, isolation is essential... in the creation ofan experimental model.
Cidden, izolasyon deneysel bir model kurmak için gereklidir.
When he passes the story on, the experimental haunting fiction... should manifest it self within the group.
Öyküyü diğerlerine anlattığında grup içinde, bu evin perili olduğu fiıkri ortaya çıkacaktır.
Yes, we've worked up a dozen experimental models with expression capabilities, sleeker body types.
Doğru, bir düzine yeni model yaptık. Yüz ifadesi olan, daha ince gövdeli modeller.
The experimental new medicine that was being tested on him has destroyed him.
Üzerinde tecrübe edilen yeni deneysel ilaç delikanlıyı mahvetti.
We can't afford experimental treatment.
Daha sonra sigorta şirketi deneysel tedaviyi kapsamadığını söyledi.
Progressive... uninhibited... experimental..
İlerleyen... özgür... deneysel...
It's a self-sustaining city, an experimental biosphere.
Deneysel biyosferi içinde olan kendi kendine yeten bir şehir.
Beautiful beaches, a chance to pilot the latest experimental ships.
Güzel sahilleri ve, en son çıkan deneysel gemileri kulanmak için bir fırsat.
It's experimental, but it's the best chance he's got now.
Deneysel bir yöntemmiş. Ama şu anda başka şansı yok.
But we want to be more experimental than that. We want to retain our pop sensibilities, but, you know, go further out.
Pop duyarlılığı oluşturmak istiyoruz aynı zamanda bunun ötesine geçmek istiyoruz.
- The experimental ranger.
- Deneysel çalışmamızın ürünü.
Uh, experimental ranger.
Denek koruyucu.
Experimental ranger.
Robot koruyucu demeniz gerekiyor.
The Alpha One is still an experimental spacecraft.
- Kendine sakla. Alpha bir resmen onaylanmadı.
"Experimental killing of individuals to promote the survival of many." Insane.
"Birçoklarının hayatta kalmasını sağlamak için bireylerin deneylerle öldürülmesi." Delice.
Studies of the Navy's experimental diving unit... indicate that if the subject were to become unconscious... or deceased, the disparity between the buoyancy characteristics... of a prosthetic and a limb would hinder him in a free dive mode.
Donanmanın deneysel dalış ünitesinin çalışmalarına göre eğer kişi bilinçsiz hale gelirse veya ölürse protez ve uzuv arasındaki batmazlık karakterlerinin uyuşmazlığı onu serbest dalış modunda engelleyebilir.
It's an experimental tracking device.
Deneysel bir takip aleti.
Each semester you'll be expected to volunteer... for some cutting-edge experimental testing.
Her dönem, bilimsel deneyler İçin gönüllü olmanız beklenir.
Marey's experimental pictures and film bits, technical prowess aside, are pure visual delight.
Marey'nin deneysel resimleri ve film parçaları ve bunun yanında teknik maharetleri görsel bir şölen adeta.
My services with Westinghouse being no longer essential I resumed experimental work in a laboratory on Grand Street where I began immediately the design of high-frequency machines.
Westinghouse'a olan hizmetimin artık aslî derecede olmayışı sebebiyle Grand Sokağı'ndaki laboratuvarımda yüksek-frekanslı makinelerin tasarımlarından başlayarak deneysel çalışmalarıma devam ettim.
Just outside the city, he constructed an experimental station with sliding roof panels.
Şehrin hemen dışında, çatı panelleri sürülebilen bir deney istasyonu kurdu.
Ionospheric modification is still in its early experimental stages.
İyonosferik Modifikasyon hâlâ ilk deneysel aşamalarında.
BRUCE [ON PHONE] : Sarastone is an experimental hormone that accelerates plant growth.
Sarastone bitkilerde büyümeyi hızlandıran deneysel bir hormondur.
Went to see an experimental film where nothing happened.
İçinde iki saat boyunca hiçbir şey olmayan bir deneysel filme gittim.
I WANTED TO PARTY AND BE WILD, AND, YOU KNOW, BE EXPERIMENTAL AND STUFF LIKE THAT, YOU KNOW.
Eğlenmek, çılgınlık yapmak bilirsin işte, yeni şeyler denemek filan istedim.
We can try my experimental enlarging ray.
Benim büyütme ışınımı deneyebiliriz.
This is a chance for Fry to test my experimental anti-pressure pill.
Deneysel anti-basınç haplarımı denemek için Fry'a bir şans bu.
You three have been chosen to do your time in an experimental unit we call Emerald City.
Siz üçünüz, bizim Emerald City adını verdiğimiz deneysel birimde cezanızı çekmeye hak kazandınız.
They did say they were all undergoing experimental treatment.
- Deneysel tedavi yöntemlerini denediklerini söylediler
Think it could be experimental aircraft?
Deneysel bir uçak olabilir mi?
This is highly experimental.
Kesinlikle deneysel durumda.
- It is experimental at best.
- En iyi ihtimalle, deneniyor.
It was an experimental power station.
Deneysel bir güç istasyonuydu.
- Experimental?
- Deneysel mi?
Well, yes, but I must warn you it's an experimental procedure... and we still don't know the long-term effects -
Evet ama deneysel bir süreç olduğu hakkında sizi uyarmalıyım ve uzun süreli etkilerini hâlen -
Dilbert, you know that experimental rocket that had its way with you?
Dilbert, biliyorsun o deneysel roket içine girdiğinde.
We are developing an experimental combination of drugs designed for primary-site ovarian, for the target specificity of stage three and beyond administration.
Yumurtalık bölgesinde başlamış... üçüncü evreye gelmiş ve ilaçla müdahale edilemeyen durumlara yönelik... deneysel bir ilaç bileşimi geliştiriyoruz.
Do not forget that you are seeing the most interesting aspects of my tenure as an in-patient receiving experimental chemotherapy for advanced metastatic ovarian cancer.
Unutmayın... ilerlemiş metastatik yumurtalık kanseri için... hastanede deneysel kemoterapi görme ayrıcalığımın... en ilginç yanlarını görüyorsunuz.
Hey, I'm not the one who fell in love with a guy who could only get a job selling sperm samples and doing experimental drug research.
En azindan asik oldugum adamlarim spermlerini calip uyusturucu testi yaptiran ben degildim.