Export Çeviri Türkçe
530 parallel translation
One of them was for Germany, one for general export, and the third for the US A.
Bunlardan birisi Almanya için, bir diğeri genel ihraç için, üçüncüsü de ABD içindir.
Berdichev's Export
"Berdichev İhracat"
Along every path in the Soviet Union roll goods for export
Sovyetler Birliğinde her yol boyunca ihracat için rulo yapılmış mallar
There, where flax for export... is brought to the harbour
Orada, ihracat için keten... limana getirilir.
In the snow banks of the endless tundra... they fight their way to the State Trade Organisation's nearest collecting point... to deliver their prey... for export into capitalist countries
Tundranın sonsuz kar bankaları... Devlet Ticaret Örgütünün yol mücadelesi en yakın toplama noktası... avlarını teslim etmek için... kapitalist ülkelere ihraç için.
Oh, goods on order, export market.
Ticaretten... ithalattan, ihracattan.
Tell me, Varga, what is the secret of your success in the export trade?
Söylesene Varga, senin ihracat ticaretindeki başarının sırrı ne?
For Export Only
İhraç edilmek üzere.
My boss is into import and export. - What's that?
- Patronum ithalat-ihracat işleri yapıyor.
You don't know import-export? You're so naive
İthalat-ihracatın ne olduğunu bilmiyor musun?
Your son is about to become a big businessman, and you don't know... what import-export is?
Çok safsın. Oğlun büyük bir işadamı olmak üzere ve sen ithalat-ihracatın ne olduğunu bilmiyor musun?
Listen to this, Ma lmport-export means moving the money between here and there
Anlatayım anne. İthalat-ihracat, paranın buradan buraya taşınması demektir.
I run a sort of import-export business, I guess you'd call it.
Bir çeşit ithalat-ihracat işi yapıyorum, diyebilirsiniz.
We're busy at present on one of our export lines.
Şu an ihraç ettiğimiz bir mal ile uğraşıyoruz.
It's resolving itself into a straight export deal.
Basit bir ihracat işi olacak sonunda.
Then I must have a certificate from the doctor... a notarized report for the American port of entry... then permission from the city of Rome and an export license.
Amerikan limanına giriş için, noter tasdikli bir doktor sertifikası sonra Roma şehrinden izin ve ihraç belgesi olması lazım.
Client of mine, very big businessman export-import, gave it to his secretary.
Bir müşterimin. Büyük bir iş adamı. İthalat-ihracat.
Export-import.
İthalat-ihracat.
Export-import?
İthalat-ihracat mı?
What does he export and what does he import?
Ne ithal ediyor, ne ihraç ediyor?
Those other guys, export-import, and the duke, they don't mean a thing.
Sonra ithalat-ihracat yapan. Şu dükü de boş ver.
Export-import.
İthalat-ihracatçı.
After that there was an export-import guy.
Sonra da bir ithalat-ihracatçı var.
Well, it's something in the export-import line.
Şey, ithalat ihracat sektörü.
"That's what the man said. Nowadays, it doesn't export too well."
Şimdilerde pek üzerinde durulmasa da, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, gizli silahımız işte budur :
Prosperity is based on the only export :
Fenwick'in zenginliği, tek ihraç malları olan
We expect to export it to the United States.
Doğal olarak Amerika'ya ihraç etmeyi düşünüyoruz.
Get me the export file, will you?
- Bana ihracat dosyalarını getir.
If you let me go, I should first tell you about all the export problems.
Eğer beni işten çıkaracaksanız, gitmeden önce ihracat konusundaki sorunlar hakkında konuşalım derim.
Take care of those export issues.
Bu ihracat meselesiyle siz ilgilenin.
Well, those export issues?
İhracat meselesi ne oldu? Halloldu mu?
The export clearances.
İhracat izin belgeleri.
Cannons are only made for export.
Toplar ise yalnız ihracat için üretiliyor.
If the Fruit Union stops buying we'll have to export to Europe
Eğer Meyve Birliği alımı durdurursa Avrupa'ya ihraç etmemiz gerekecek.
- What is the chief export of San Marcos?
- San Marcos'un en büyük ihracat kalemi ne?
Import and export?
İthalat-İhracat mı?
- Import and export.
- İthalat ihracat.
For export, a special casket is required.
- Nakil için özel bir tabut gerekiyor.
The red papers go to Naples for the export license.
Kırmızılar, nakil belgesi için Napoli'ye gidecek.
With all this nasty business... zinc coffins and health certificates... and export licenses... why subject them to that?
Çinko tabutlarla, nakil belgeleriyle, sağlık belgeleriyle uğraşacağımıza neden onları burada toprağa vermiyoruz?
- About the export license...
Nakil belgelerine gelince...!
About my nephew. He got to Naples, and his friend... let him into the license bureau... even though it's closed on Sunday... and he got the export license.
Yeğenim Napoli'ye varmış ve pazar günü olmasına rağmen nakil belgesini almayı başarmış.
the export license.
Sadece Napoli'de küçük bir sorun var.
We have no export license, is that it?
Nakil belgemiz olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun?
We don't need an export license.
Batman burada. Nakil belgesine gerek yok.
Making import-export with machineries.
Makine ithalatı ve ihracatı yaparım.
They make it right here, you know... But not enough to export.
Burada imal ediyorlar, ancak ihraç etmeye yetmiyor.
They selling'the thing for export.
Malı dışarıya satıyorlar.
Him offer some of the boys a raise... in export.
Çocuklardan bazılarına biraz artış öneriyor... dışarıya çıkan mallarda.
What about the export license?
Şu anda cezaevinde.
We're still hassling over the export license.
Hala nakil belgesiyle uğraşıyoruz.