Faculty Çeviri Türkçe
1,086 parallel translation
I have friends on the faculty.
Fakültede dostlarım var.
I hear the medical faculty's going to investigate you.
Tıp fakültesinin seni soruşturacağını duydum.
I shall put these... sheep's kidneys before the medical faculty in the morning.
Bunları önlerine koyacağım... koyun böbreklerini. Sabah tıp fakültesine götüreceğim.
A urgent message for Dr. Rock from the Faculty of Medicine, sir.
Tıp Fakültesi'nden Dr. Rock için acil bir mesaj efendim.
The Medical Faculty want you to appear before them tomorrow.
Tıp Fakültesi, yarın onlardan önce görünmenizi istiyor.
I make no secret of the fact that several members of this faculty are in favor of having you struck off.
Gerçeği inkâr etmiyorum, bu fakültenin bazı üyeleri, Sizin aleyhinize düşünüyor.
You'll be given to the Medical Faculty by law.
Tıp Fakültesine kanunen verilirsin.
However, I'm going to gather a group of faculty members tonight to question you.
Ancak bu gece bir grup öğretim görevlisini seni sorgulamak üzere toplayacağım.
He has a remarkable faculty for repartee with which he delights his many clients.
Elle tutulur bir hazırcevaplık yeteneği var hem de bir çok müşterisini memnun edecek derecede.
" How infinite in faculty!
Melekeleri ne kadar sınırsız.
When I say the faculty meeting ended late... my wife asks me if the oysters were fresh.
Sabah 4'te fakülte toplantısının geç bittiğini söylediğimde eşim istiridyelerin taze olup olmadığını sormaz mı!
He'd bring syringes from the faculty.
Okuldan eve şırıngalar getirirdi.
"How infinite in faculty."
"Ne sonsuz bir beceri."
This list features exclusively names attached to this faculty.
Bu listede yer alanların hepsi bu fakültenin üyeleridir.
He's meeting the board today to decide next year's faculty.
Bugün kurulla buluşucak, gelecek yılın planları için.
Killed his wife and mother-in-law at a faculty dinner party with a steak knife.
Karısını ve kayın validesini, bir okul yemeğinde et bıçağıyla öldürmüş.
Of course, on the faculty of the school where I work, it's hard to tell.
Tabii, çalıştığım üniversitede- - Pek hatırlamıyorum.
I'm your faculty advisor. I read your application.
Ben senin fakülte danışmanınım Başvuru formunu okudum.
I'm on my way to the faculty meeting.
Birazdan fakülte toplantısına gideceğim.
Word around the faculty lounge is that you recommended your friend Hal to the dean, Dex.
Fakültede, Dekan'a arkadaşın Hal'ı önerdiğin konuşuluyor, Dex.
I didn't know you were still attending faculty functions.
Hâlâ fakülte etkinliklerine katıldığını bilmiyordum.
Members of the faculty, parents, fellow students I'm honored and I'm proud to be standing here today.
Sevgili hocalarım, ailelerimiz ve arkadaşlarım burada olmaktan onur ve gurur duyuyorum.
I wanna say these things, members of the faculty, parents, former students.
Evet, böyle demek isterdim.
My name is Bryant, Dr, Gerald Bryant, and I'm on the faculty... at Lawrence College in Marion, Ohio.
Adım Bryant Dr, Gerald Bryant, Ohio Marion'daki Lawrence fakültesinden arıyorum.
We are here today... at the request of your principal, Mr. Richards... and other members of the faculty... to tell you a little bit about the Marine Corps.
Bugün buraya... müdürünüz Bay Richards'ın ve öğretmenlerinizin... ricası üzerine... size biraz Deniz Piyade Gücü'nü anlatmaya geldik.
You see, the faculty of theology is wholly funded by the archdiocese not like in Germany or Holland.
Din Bilimleri Fakültesi... kilise tarafından finanse ediliyor. Almanya yada Hollanda'daki gibi değil.
The faculty address book?
Öğretmen adres fihristi mi?
I'm a faculty advisor, not a caseworker.
Bölüm danışmanıyım, sosyal hizmetli değil.
I counsel faculty as well as students.
Amacınız nedir? Sadece öğrenciyle değil, öğretmenlerle de ilgileniyorum.
Bennett, you take charge or I shall be late for the faculty meeting.
Bennett, sen ilgilen yoksa fakültedeki görüşmeye geç kalacağım.
Ha, your faculty of observation is certainly contagious.
Ha, senin gözlem yeteneğin kesinlikle bulaşıcı.
Board certified. On the faculty of Harvard Medical School.
Harvard Tıpta uzmandır.
We were going to the faculty dinner and we were on Fifth Avenue on an icy black night.
Fakülte yemeğine gidiyorduk ve ayaz, kara bir gece Beşinci Bulvar'daydık.
The faculty is very grateful to Lorenzo for doing this.
Fakülte bunu yaptığı için Lorenzo'ya minnettardır.
I'm Noam Chomsky, I'm on the faculty at MIT, and I've been getting more and more heavily involved in anti-war activities for the last few years.
Tamamen saldırgan görüşleri olan tamamen saldırgan insanları savunmamla ilgili olarak,... en ufak şüphem dahi yok ki sağduyulu herkes bu kişinin düşüncelerini savunduğumu düşünüyor. Hayır, savunmuyorum. Ben onun düşüncelerini ifade edebilmesini savunuyorum.
First thing Monday, I'm convening a special session of the student-faculty disciplinary committee.
Pazartesi ilk iş, disiplin kurulunu olağanüstü toplantıya çağıracağım.
The joint student-faculty disciplinary committee needs no further sessions.
Okul idaresi ve öğrencilerden oluşan disiplin kurulu başka toplantıya gerek görmüyor.
- That's just the faculty.
- Fakülte öyle.
When I hear the bell in the faculty room, I try to leave... but then I get the urge to smoke.
Öğretmenler odasında zili duyduğumda, derse girmemek için can atarım. İşte o zaman, canım daha fazla sigara ister.
Today, both students and faculty members alike are asking themselves why.
Bugün, bütün öğrenciler ve öğretim üyeleri kendilerine "neden" diye soruyorlar.
- No, she's at a faculty meeting.
- Hayır, fakülte toplantısında.
Alas Mr. Holmes, I seem to have lost the faculty of thought.
Ne yazık ki, Bay Holmes, düşünme yeteneğimi kaybettiğimi görüyorum
Well, we could just sabotage her diorama humiliating her in front of the students and faculty.
Maketini sabote edip öğrencilerin ve öğretmenlerin önünde küçük düşürebiliriz.
The teachers are afraid to leave the faculty lounge.
Öğretmenler odasından çıkmaya korkuyorlar.
Students, faculty, people whose radio dials are stuck.
Öğrenciler, fakülte, radyoları bu frekansa takılanlar.
Before we draw up the budget the students and faculty have a few suggestions.
Bütçeyi belirlemeden önce sanırım öğrencilerin ve çalışanların bir kaç önerisi var.
We're just expanding the search... to include the faculty rosters from the local community colleges.
Biz de arama listesini fakülte görevlilerinden, mahalli kurslara kadar genişlettik.
We've combed every faculty list and academic journal in Cleveland.
Cleveland'daki tüm fakülte ve akademik yayın çalışanlarını taradık.
Back of the faculty building.
Fakülte binasi içindeki.
Did you ask the faculty or the students?
Öğretmenlere mi sordun, öğrencilere mi?
Most of the senior class and half the faculty. It was the 1960s.
- Deli misin?