Fastest Çeviri Türkçe
1,913 parallel translation
All you devotees of basic cable nature shows know with certainty that the cheetah is the fastest animal on earth and you are wrong ; it is a bird.
Tüm doğa tutkunlarını temel hatlarıyla gösteriyor. Kesinlikle şunuda biliyorum ; Çıta yeryüzünde en hızlı hayvandır.
If that was the case I could shove you out of a 747 and crown you the world's fastest beast.
Eğer onları gözetleseydin, 747 dünyanın en hızlı hayvanlarından biridir.
Improve process the fastest possible We cannot process thousands of people with a comet arriving
Ne kadar hızlı ilerlersek o kadar iyi - 500 bin insanı hızla taşıyamayız
Give returned the fastest that I was able to
Burayı boşaltacaklar
Even men of science believed that our fastest planes would break apart when they approached the speed of sound.
Bilimadamları bile en hızlı uçaklarımızın, ses hızına ulaştıklarında, parçalanacağını düşünüyorlardı.
That's the fastest I've ever lost interest in something.
Hayatımda bir önceki cümleme ilgimi bu kadar çabuk kaybetmemiştim.
I don't even think it was the most expensive thing I ever owned but it certainly was the fastest.
Sahip olduğum en pahalı şey bile değildi ama kesinlikle en hızlı şeydi.
The predator is the cheetah Perhaps smaller than other big cats, but the world's fastest land mammal, capable of speeds up to 70 miles per hour.
Çita, diğer vahşi kedilerden ufak olabilir ; ama dünyanın en hızlı memelilerindendir. Saatte 112 km hıza ulaşabilirler.
This is one of the fastest sailing boats ever built.
Bu, bugüne değin yapılmış en hızlı teknelerden biri.
Yeah. I want to try all these, see which one I get out the fastest.
Hepsini deneyip, hangisini hızlı çektiğime bakacağım.
The over-50 set is our fastest growing risk group.
50 yaş üstü en hızlı büyüyen risk grubu şu anda.
This is the fastest way.
Böyle daha hızlıydı.
Well, that was the fastest cholecystectomy I've ever seen.
Bu gördüğüm en hızlı safra kesesi operasyonuydu.
Where the fastest thing on Earth is right beneath our feet.
Dünya üzerindeki en hızlı şey hemen ayaklarımızın altındadır.
And some of the fastest of all happen not in the air or in the water, but right under our feet.
Ve olan şeylerin en hızlısı havada değil suda değil, ayaklarımızın altında gerçekleşiyor.
OK, so what do you think is the fastest accelerator on the planet?
Tamam, peki dünya üzerindeki en hızlı şey sizce nedir?
The fastest living thing on the planet is in this field right now.
Gezegen üzerinde yaşayan en hızlı şey şu an bu alanda.
Inhalation is the fastest way to poison all those people with sarin, if that's Scott's intent.
Mac, bu insanları Sarin gazıyla zehirlemek istiyorsa,... zehrin solunması en hızlı yol olacak.
Just... Okay, well, the fastest route here is between the 66 and 81.
Tamam, burada en hızlı rota 66 ve 81 arasında.
.. fastest sprinters for this race.
... atletlerini gönderecek.
The five fastest kids will be.. .. sent to the marathon to represent our school.
Okulumuzu temsil etmek için 5 hızlı..... öğrenci maratona gönderilecek.
Sir, I'm the fastest.
En hızlısı ben olacağım.
Since we cannot analyze the La + Program itself, the fastest way is to gradually break the seals on the system.
Laplace Programı'nın dışarıdan müdaheleye kapalı olduğunu görmemizden beri ona ulaşmanın tek yolunun bu şekilde sisteme konulmuş mühürü etkisizleştirmek olduğunu anlamıştık.
The cheetah is the fastest runner on the planet, but here, speed is no good without stealth. He must use camouflage to creep up on his target.
100 metre derinde, balık yemi derin su cichldlerinin ilgisini çekiyor ama dişleri zırhlı deriye geçemiyor.
With only the grass as cover, he can't get close enough for a sprint. and as the hartebeest is one of Africa's fastest antelopes, from this distance he has no chance in a straight race.
Arka planda, kısa gövdeli bir synodontis kedibalığı yemi incelemek için bıyıklarını kullanıyor.
That means he's the fastest route to finding those missing Marines.
Kayıp denizcileri bulmanın en hızlı yolu bu.
Who's the fastest driver at your hospital?
Hastanedeki en hızlı şoför kim?
'Just get me in and out of there the fastest way possible.
Sadece bu işi olabildiğince çabuk bitirmek istiyorum.
We just have to work out the fastest way to the top, how to give the Volos lateral clearance of at least 100 feet, try to avoid getting directly beneath them.
En hızlı şekilde yüzeye çıkmak için çalışmalı Volos'la aramızda en az 100 fitlik bir yanal mesafe bırakıp onun tam altına düşmemek için uğraşmalıyız.
Well, the fastest way home is straight up.
En kısa eve dönüş yolu, dimdik yukarı çıkmak.
Jesse, you ready for the fastest minute of your life?
Jesse, hayatının en hızlı anına hazır mısın? Haydi, halledelim şu işi.
Our fastest rockets are totally puny.
Bizim en hızlı roketlerimiz bile tamamen önemsiz kalıyor.
He was gonna keep the car for himself, so you hopped in your fastest vehicle, you tracked him down, and took him out.
Arabayı size vermeyecekti. En hızlı aracınıza atlayıp onu buldunuz ve işini bitirdiniz.
Right now, the fastest computers on the planet are now comparable or even exceeding the computational ability of the human brain as we estimate it.
Şu anda dünyadaki en hızlı bilgisayarlar bizim tahmin ettiğimiz gibi, insan beyninin hesaplama yeteneğiyle karşılaştırılabilir hatta geçilebilir.
The fastest manned vehicle in history was Apollo 10.
Tarihteki en hızlı insanlı araç Apollo 10'du.
You might be a footballer or the fastest shearer or...
Belki bir futbolcu olabilirsiniz Yada en hızlı tırpancı, yada...
So that must have made it one of the fastest things in the world at the time.
O zaman döneminin en hızlı şeylerinden biri olmuş olmalı.
Probably one of the fastest things.
Muhtemelen en hızlılarından biriydi. Rüzgar gücü kullanıyordu.
Humans don't perceive these miniscule time differences, but our very fastest clocks can cut a second into a quadrillion pieces.
İnsanlar bu kadar küçük zaman farklılıklarını algılayamazlar, ama bizim çok hızlı saatlerimiz bir saniyeyi katrilyonlara bölebilir..
The US has the fastest growing prison population in the world.
Amerika, dünyada hapishane nüfusu en çabuk büyüyen ülke.
Fastest-working karma ever.
Karmanın bu kadar çabuk işlediğini görmemiştim.
fastest place.
Tehlikeli bir durum olursa... Boynundan vururum, en çabuk oradan etki eder.
It's about time we found out which of us is fastest.
Şu olayı hızlı bir şekilde çözsek iyi olacak.
We are really excited to be part of the fastest growing sport in America.
Amerika'nın en hızlı gelişen sporunun bir parçası olmaktan coşmuş durumdayız.
It's the fastest personal computer in the world and a total coup that the museum got Helio-Dynamics to lend them one like years before its release.
Dünyanın en hızlı kişisel bilgisayarı. Helio-Dynamics'in, piyasaya sürülmesinden yıllar önce müzeye hediye etmesi gerçekten müthiş!
All looking for the fastest ticket out of town.
Hepsi de şehirden en çabuk çıkış biletini arıyor.
She's the fastest mom alive.
O, yaşayan en hızlı anne.
The Guinea fowl, one of Africa's fastest running birds.
Fakat saniyede 2000 kareye yavaşlatıldığında engereğin muhteşem saldırısı gözler önüne seriliyor.
Probably one of the fastest to ever play the game.
Muhtemelen oyunu oynayan en hızlı kişi.
But was definitely the fastest.
- Ama en hızlısıydı.
That's the fastest
- Evet.