Fay Çeviri Türkçe
897 parallel translation
DEWEY : When George was studying the great 1964 Alaskan earthquake, we knew at that stage already that movements of the Earth's crust and shaking of the Earth's crust through earthquakes were linked with the big structures in the crust we call faults.
George büyük 1964 Alaska depremini incelerken o aşamada dahi, Dünya'nın kabuğunun hareketlerini ve Dünya'nın kabuğunun depremler yoluyla sarsılmasının kabuktaki, bizim fay dediğimiz büyük yapılarla bağlantılı olduğunu biliyorduk.
For example, the great San Andreas Fault of California, a break in the crust, that cuts the surface of the Earth along a very great distance.
Örneğin, kabuktaki bir kırık olan Kaliforniya'daki büyük San Andreas Fay Hattı Dünya'nın yüzeyini muazzam büyüklükte bir mesafe boyunca keser.
MANNING : But in Alaska there was no sign of a large fault cutting the surface.
Ancak Alaska'da, yüzeyi kesen büyük bir fayın hiç izi yoktu.
PLAFKER : Despite all of our efforts, we didn't find such a fault.
Tüm çabalarıma rağmen, öyle bir fay bulamadık.
MANNING : George knew there had to be a fault somewhere.
George, bir yerlerde bir fay olması gerektiğini biliyordu.
Finally, after much thinking about it, I realised that the fault we were looking for actually underlays the entire region of uplift and subsidence, and that we couldn't see it because it came to the surface out to sea.
Nihayet, uzun süre düşündükten sonra aradığımız fayın, aslında yükselen ve çöken tüm bölgenin altında uzandığını ve onu göremememizin nedeninin, yüzeye denizde çıkmış olması olduğunu farketti.
George's insight was that the fault was underground, sloping gently beneath the entire region.
George'un içindeki ses ona, fayın yer altında tüm bölgenin altına hafifçe eğim yaptığını söylüyordu.
George was convinced that this was where his gigantic fault reached the surface, underwater.
George, bunun su altından yüzeye uzanan devasa fay hattının olması gereken yerde olduğuna ikna olmuştu.
And of course this is very important because if one projects that fault out along its length, lo and behold, it projects to exactly the position of the oceanic trench.
Ve elbette bu çok önemli zira, eğer biri bu fay hattının uzunluğu boyunca izdüşümünü alırsa işte, tam olarak okyanus hendeğinin olduğu yere çıkıyor.
MANNING : A major fault like this would have caused repeated earthquakes.
Böylesi büyük bir fay, sürekli olarak depremlere yol açardı.
This represents the fault.
Bu fayı temsil ediyor.
For several centuries, between earthquakes, there is gradual compression and uplift of the area above that fault.
Yüzyıllar boyunca, depremler arasında azar azar bir sıkışma ve fayın üzerindeki bölgenin yükselmesi söz konusu.
This series of steps was created as the land was repeatedly jacked out of the sea every few hundred years by sudden movement on the fault.
Bu aşamalar dizisi, her bir kaç yüzyılda bir fayın ani bir hareketiyle kara, sürekli olarak denizden yükseldikçe oluşmuştu.
But it was what was happening beneath the fault that was really significant.
Ancak, esas önemli olan fayın altında neler olduğuydu.
Just little Fay.
Sadece küçük Fay.
She put the works on him and he fell over with a splash.
Fay onu işe zorluyor, o da işi yürütüyor.
Please inform Thomas Connors, Fay Wilson condition critical, not expected to live.
Lütfen Thomas Connors'a bildirin, Fay Wilson'ın durumu kritik, hayatta kalması umudu yok.
Fay was just up here.
Fay daha yeni burada idi.
Fay.
Fay.
Fay, honey.
Fay, tatlım.
Fay, it's me, it's Tom.
Fay, benim, Tom.
Fay, honey, how did this happen?
Fay, tatlım, bu nasıl oldu?
What you... What do you mean, Fay?
Ne... ne demek istiyorsun, Fay?
Take it easy, now, will you, Fay?
Sakin ol, şimdi, olur mu, Fay?
All right, Fay.
Pekala, Fay.
Take it easy, now, will you, Fay.
Sakin ol, şimdi, olur mu, Fay?
Hello, Fay.
Merhaba, Fay.
Oh, Fay, that's no use.
Oh, Fay, bir yararı yok.
Take it easy, Fay, look here.
Rahat ol, Fay, buraya bak.
Fay...
Fay...
Fay, honey, why do you want to wish that on yourself?
Fay, tatlım, böyle bir şeyi kendine reva görmeyi niçin istersin?
Fay, you were alright to have met me.
Fay, benimle tanışmış olman yeter.
Fay, honey...
Fay, tatlım...
And remember, Fay, I love you more than...
Ve unutma, Fay, sana olan sevgim öyle...
We've got to see Fay Templeton before she goes on.
Başkası kapmadan Fay Templeton ile görüşeceğiz.
- Fay Templeton, not bad.
- Fay Templeton, fena değil.
You've got to remember, Fay, we're having a tough time lining up a vehicle for you.
Şunu unutma ki Fay, senin için iyi gösteriler bulma konusunda sıkıntı yaşıyoruz.
- Fay, may I present Mr. Harris?
- Fay, seni Bay Harris ile tanıştırayım.
And Fay, this is Mr. Cohan.
Fay, bu da Bay Cohan.
You see what I mean, Fay?
Demek istediğimi anladın mı Fay?
- Fay, I wanted...
- Fay, isterim ki...
- Well, have you thought it over, Fay?
- İyice düşündün mü Fay?
Yes, that's just it, Fay.
Evet, aynen öyle Fay.
Fay, don't make up your mind too quickly.
Fay, bu kadar acele karar verme.
What happened with Fay Templeton?
Fay Templeton işi nasıl gitti?
You're hesitating about having Fay Templeton in your show?
Fay Templeton'ı gösterine alma konusunda tereddütlerin mi var?
Why are you so concerned with Fay Templeton?
Fay Templeton hususunda neden bu kadar endişelisin?
I gave your song to Fay Templeton tonight.
Senin şarkını bu gece Fay Templeton'a verdim.
- I gave your song to Fay Templeton tonight.
- Şarkını Fay Templeton'a verdim.
Fay has the song, but I have the author.
Şarkı Fay'in olabilir, ama yazarı da benim.
And Wally Fay?
Wally Fay.