Felon Çeviri Türkçe
702 parallel translation
You'll find out, my fine-feathered felon.
Birazdan öğreneceksin cengaver cani.
The grudge that a born felon bears against the judge... who sentences him and grants no reprieve
Evet. doğuştan suçlu birinin, kendisini mahkum eden ve cezasını ertelemeyen yargıca karşı beslediği kin.
What do you mean when you call the accused a born felon?
Sanığa "doğuştan suçlu" diyerek neyi kastettiniz?
His outburst is almost excusable since the prosecution has seen fit to put a felon on the stand to testify against an officer in the U.S. Army.
Böyle patlaması mazur görülebilir, zira savcılık Amerikan ordusunun... bir subayına karşı ifade versin diye bir suçluyu kürsüye çıkarmayı uygun görmüş.
Our modest friend here is a known felon.
Dostumuz tanınmış bir suçlu.
This felon is not a felon, he's a great man of science, he's an intellectual. He has come to visit us.
Suçlu, öyle biri değil o bir bilim adamı, entelektüel ( akıllı, zeki ) bir insan.
Two officers to pick up felon SEN.
İki memur SEN'i almaya gidiyor.
Officer 1088, proceed with recovery of felon 5241 SEN.
Memur 1088, suçlu 5241 SEN'i getiriyor.
Felon vehicle is a 3T Support.
Suçlu araç bir 3T Destek.
Felon is not in vehicle.
Suçlu araçta değil.
You felon...
Suçlu, ismin ne senin? ...
Convicted felon Chang Wen Hsiang...
Mahkum suçlu Chang Wen Hsiang...
Ma saved Felon and his god-brother Huang.
Ma böylelikle Can kardeşlerini korumuş oldu.
You're a convicted felon.
Sabıkalı bir suçlusun.
- Who's dead? - Aiding a felon in unlawful flight.
Kanunsuz kaçışına yardımcı olmak.
I own this station right here. Do you know you just served gas to an escaped felon?
Bir kaçağa benzin verdiğini farkında mısın?
Aiding a felon during the commission of a felonious act?
Bir suçluya eylemi sırasında yardım etmek.
A felon who stole the hubcaps off six cars at a funeral.
Bir cenazede, altı arabanın jant kapaklarını çalan bir sabıkalı.
You're collaborating with a felon, so you're under arrest.
Suçlu ile işbirliği yaptın, bu yüzden tutuklusun.
Now, the brother-in-law is a known felon, Freddie, and Milt's out on parole, and that's a parole violation.
Fakat bu enişte iyi tanınan bir suçlu. Freddie ve Milt şartlı tahliye edildiler. Ve bu tahliye kurallarına aykırı.
Otherwise, I'll have to tell the immigration people that you're not only an illegal alien, but a felon.
Aksi takdirde göçmenlik bürosundakilere sadece kaçak olduğunu değil, suçlu olduğunu da söylerim.
Mr.Stone, you may be guilty of obstructing justice, aiding and abetting a felon, accomplice to kidnapping and possibly murder.
Adalete engel olmak ve bir suçluyu cinayet işlemeye azmettirmekten suçlu bulunabilirsin.
Ray, you're a convicted felon in possession of a concealed weapon.
Ray, sen üzerinde silah bulunan, hüküm giymiş bir suçlusun.
- A felon. Right here.
Burası.
- Aiding and abetting a known felon.
- Agir cürüme yardim ve yataklik.
Tell me, as a convicted felon, do you expect one person in this entire courtroom to believe what you say?
Mahkum edilmiş bir suçlu olarak söyler misiniz... bu mahkemede söylediklerinize inanacak... kimse var mı?
Haywood's a convicted felon, isn't he, Monte?
Är inte Haywood en dömd brottsling, Monty?
You turned a hard-core felon into a trembling teenager.
İflah olmaz bir suçluyu toy bir delikanlıya çevirdin be.
" I'm just a fugitive felon.
" Ben sadece kaçak bir suçluyum.
And you being a felon, I mean, you know these things.
Sen suçlu biri olduğuna göre bu gibi şeyleri bilirsin, değil mi?
It takes time to find two pilots who are willing to fly out an armed felon.
Silahlı bir suçluyu kaçıracak pilotları bulmak biraz vakit alır.
- So definitely a felon. Dangerous.
- Yani bir suçlu, tehlikeli.
Then there's his association with Rudy Mohr, a convicted felon.
Ve Rudy Mohr'la olan işbirliği var, eski bir suçluyla.
If I handled a minor felon that way, it'd be all over the papers.
Haber peşinde koşmak onların işi. Bizim yaptığımız şeyi anlayacaklarını mı sandın?
You're telling me you're more interested in the attempted murder of Leo Johnson, felon, than Andrew Packard?
Bir suçlu olan Leo Johnson'ın öldürülmesi Andrew Packard cinayetinden daha mı mühim yani?
The disappearance of known felon, Leo Johnson.
Suç işlediği bilinen Leo Johnson'ın ortadan kaybolması.
We have just learned that LaPlante is a convicted felon due to be sentenced for trafficking in stolen goods.
Yeni aldığımız bir habere göre LaPlante çalıntı mal alım-satımı yapmaktan mahkum edilmiş bir suçlu.
So, like, my kidneys could end up in a felon... and they would go to the electric chair for something they didn't do.
Yani böbreklerim, bir suçluya gidebilir ve yapmadıkları bir işten dolayı, elektrikli sandalyeye oturabilirler.
- You're nothing but a felon!
- Sen bir suçludan başka bir şey değilmişsin!
You're asking me to harbor and aid a convicted felon.
Bana suçu kanıtlanmış birine yardım ve yataklık yapmamı istiyorsun.
He was a small-time felon.
Küçük çapta bir suçluydu.
I'd begun to feel that luck was an unrenewable resource and my days as a felon were numbered.
Şansın yenilmez bir kaynak olduğunu... ve bir suçlu olarak günlerimin sayılı olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Still no verdict in the trial of the Penguin though apprehended last month by Batman the jury remains unconvinced of the felon's guilt despite overwhelming...
Geçen ay Batman tarafından yakalanan Penguen'in davasında jüri hala bir karara varamadı...
You used psychology, threw a gender-bender at me, thinking I would assume a felon would be a man. Well, I'm on to you, mister.
Psikolojik olarak sabıkalının bir erkek olacağım düşüneceğimi sanıp kafamı karıştırmaya çalıştın.
I believe you're innocent, but you're also an escaped felon.
Masum olduğunu biliyorum ama aynı zamanda firari mahkumsun.
Miss Lane and the escaped felon became well, friendly like.
Bayan Lane ve kaçak mahkum arkadaş gibi olmuşlar.
I can't believe a convicted felon would get so many votes and another convicted felon would get so few.
Mahkum edilmiş bir suçlunun bu kadar çok oy alabildiğine ve diğerinin bu kadar az alabildiğine inanamıyorum
You're A Felon.
Siz bir suçlusunuz.
A felon?
- Suçlu mu?
I was a felon. So, fuck it, I got into acting.
Ben de oyunculuğa soyundum.
This man is an admitted felon.
Bu adam suçlu.