English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ F ] / Floss

Floss Çeviri Türkçe

499 parallel translation
I've got everything fixed now for an attack straightaway... on the Floss Valley to the old coal and shale pits, where there's oil too.
Floss Vadisi'ndeki kömür madeni ve taş ocaklarına yapılabilecek bir saldırıya karşın her şeyi hazırladım.
We must land on it like in candy floss.
Bukalemun gibi renk değiştireceğiz.
A delivery. I have this box of dental floss for Dr. Millard, but he doesn't answer his door.
Dr. Millard için bir kutu diş ipi getirdim, ama kapıyı açmıyor.
What'll I do with this box of floss?
Peki bu kutuyu ne yapacağım?
Roving air reporters spoke with Miss Josie Floss, who made just such a sighting.
Gezici hava muhabirimiz, böyle bir gözlemde bulunmuş olan Bayan Josie Floss'la konuştu.
I admire a guy who's not ashamed to floss.
Diş ipi kullananları severim.
i forgot. you're out of floss.
- Söylemeyi unuttum, diş ipiniz bitmiş.
i'll put it on the list next to floss.
- Alınması gerekenler listesine yazarım, diş ipiyle birlikte.
Right between the ben gay and the dental floss. Ha ha ha!
Gey, Ben ile Dental Floss un tam ortasında.
I'm just sick of making dental floss for you people.
Size diş ipi yapmaktan sıkıldım bende.
I floss and then I go.
Önce dişlerimi temizler, öyle giderim.
It was a nice idea to floss between every course.
Her tabaktan önce dişleri temizlemek iyi fikirmiş.
- How much worse can it get than finishing dinner, having him pull a hair out of my head and floss with it?
- Yemekten sonra saçımdan bir tel koparıp onunla dişini karıştırmasından daha kötü ne olabilir?
- This is dental floss.
Bu diş ipi. - Öyle mi?
If you ever need anything dental floss, whatever, you give me a call.
Eğer herhangi bir şeye ihtiyacın olursa, diş ipi filan, beni ara.
You came to teach them how to floss but you did OK.
Onlara sifon çekmeyi öğretmeye gelmiştin ama iyi bir iş çıkardın.
It's when that floss came flying out of my pocket.
Şu diş ipi cebimden fırlayıp çıktığı zaman oldu.
What floss?
Hangi diş ipi?
There's this piece of green floss hanging from my fingers.
Parmaklarımdan aşağı yeşil bir diş ipi sarkıyordu.
She saw the floss. You panicked, and you told her you liked her.
Diş ipini gördü paniğe kapıldın ve ona ondan hoşlandığını söyledin.
If I didn't put floss in my pocket I'd be crawling around her bedroom right now, looking for my glasses.
Cebimden diş ipini çıkarmasaydım kadının yatak odasında sürünerek gözlüklerimi arıyor olacaktım şu anda.
- You sure the floss was the catalyst?
- Olayı başlatanın diş ipi olduğuna emin misin?
Several billfolds, this dandy pocket watch, floss, egg-bake nut bar and two tickets to the feta cheese festival for you, master.
Bir kaç tane cüzdan, gösterişli bir cep saati diş ipi, hurmalı çikolata ve Feta Peyniri Festivali'ne iki bilet. Sizin için sahip.
Maybe you would like the floss?
Belki diş ipini istersiniz.
Sunscreen, hat, allergy pills, summer reading, floss.
Güneş yağı, kep, alerji hapları, kitaplar, diş ipi,
Do you floss?
Fırçalıyor musun?
♪ We got goat cheese pizza on a blue corn tortilla ♪ - Floss?
Keçi peynirli pizzamız ve közlenmiş mısırlı tortillamız var.
[Laughs] I mean, I guess it's good, in a way, to have food that you can floss with.
Demek istediğim Diş ipiyle çıkarmak zorunda kaldığın bişeyler yemek bı bakıma güzel.
Got any floss in there?
Diş ipi var mı?
This tim e I would floss.
Diş ipi kullanırdım.
Floss.
Diş ipi kullanın.
I don't even have to floss.
Dişlerimi bile fırçalamıyorum.
I can't stand meself before I floss all that gunk out of me teeth.
Ben de dişlerimi fırçalayıp diş etlerime sinmiş olan o pis kokuyu...
- Floss?
- Diş ipi?
- Floss?
- Diş ipi mi?
- just using floss.
-... kaçtığını görmüştüm.
- I found floss.
- Diş ipi buldum.
You should try this new dental floss, Glide.
Bu yeni Glide diş ipini denemelisin.
This week, it's dental floss.
" Bu hafta, o diş ipini istiyorum.
I want some floss now.
Ama şimdi o diş ipini istiyorum. "
Except, even if you climb to the treetops... it's impossible to catch the candy floss.
Ağaçların tepelerine tırmansan bile pamuk helvasını yakalamak imkansızdı.
I don't always floss.
Hep diş ipi kullanmam.
Laugh, you piece of dental floss
Gül, güzel dişlim
I could wait until you finish the biscuit and floss your teeth for you.
Çünkü çayınızı bitirmenizi bekleyip, dişinizdeki kırıntıları temizleyebilirim.
How come you have dental floss in your hair?
Rach, saçına nasıl oldu da diş ipi geldi?
- Have you got any floss?
— Diş ipin var mı? — Onu duydun.
This is called floss.
Bu da diş ipi.
When you've got to floss, you've got to floss.
Evet gerekince yapmalı.
Would you like some floss with that, Steve?
Aman tanrım, o Newberger çocuk buraya kadar tüküremez, öyle değil mi?
- Floss.
- Diş ipi.
And I have to floss.
Uğraşmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]