English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ F ] / For it

For it Çeviri Türkçe

297,659 parallel translation
I'm pretty sure I didn't kill anyone for it.
Bunun için kimseyi öldürmediğime eminim.
I'm famous for it.
Bununla ün yaptım.
- I'll give you $ 10,000 for it.
- Onun için sana $ 10,000 veririm.
Dude, it's okay, we've all paid for it before.
Sorun değil, hepimiz para verdik.
- Really? You've paid for it?
- Cidden para verdin mi?
- No, I've never paid for it.
- Hayır, hiç vermedim.
That's what you say to a friend, so he doesn't feel bad when he pays for it.
Arkadaşına böyle dersin ki para ödediğinde kendini kötü hissetmesin.
- I didn't pay for it.
- Para vermedim.
It's taken me ten years to figure out who was responsible for her death.
Anlamak on yıl alıyor Ölümünden kim sorumluydu.
A lost decade, but it was worth it to make your father pay for my loss.
Kayıp bir on yıl, ama buna değdi Babamın kaybımdan dolayı ödeme yapması için.
Rumor was that he had a co-conspirator who laundered the money for him, but no one could figure out who it was.
Söylentilere göre ortak bir komplocu vardı. Parayı kendisi için aklama, Ancak kimse onun kim olduğunu bulamazdı.
Look, I know it doesn't make up for what he did, but... at least he was trying.
Bak, yaptığı şeyin telafisi olmadığını biliyorum, ama... En azından deniyordu.
Don't you realize how dangerous it is for you to be here?
Burada olman ne kadar tehlikeli farkında mısın?
Protocol is for us to provide it as testimony against the thief.
Protokole göre bunu hırsıza karşı şahitlikte kullanmalıyız.
It is said no traitor escapes the eye of Yularen for long.
Kimse Yularen'in gözünden uzun süre kaçamaz derler.
Well, it's gonna be much worse for Kathy Hall.
Kathy Hall'un durumu daha kötü.
For a woman who's trying to avoid detection, it seems like an awfully public area.
Yakalanmaktan kaçan biri için fazla kalabalık bir yer.
So it sounds like he took the fall for a patient so the guy didn't get his third strike.
Hastalardan biri hapse girmesin diye suçunu üstlenmiş.
It's good for health, apparently.
Sağlık için iyi olduğunu duymuştum.
We would've had to cancel the whole vacation if it weren't for you. Our hero.
Eğer bize yardım etmeseydin tatilimiz mahvolmuştu.Sen bir kahramansın.
We bought for 200,000 won when we first came to Korea, now you can scrap it for...
Bunu Kore'ye ilk geldiğimizde 200bine almıştık. Sen şimdi istersen hurdaya çıkarabilirsin.
It's day 2 of the hunt for fugitive Kwon, and it is expected to go on for a while.
Suçlu Kwon Yoo'nun kaçışının üzerinden 2 gün geçmesine rağmen nerede olduğu henüz bulunamadı. Bu soruşturmanın uzun süreli bir soruşturmaya dönüşme ihtimali varmış gibi görünüyor.
The car owner wanted to use this footage for just reasons and sent it to a media outlet.
Adalet duygusu, araba sahibinin suçluların izini bulmaya yardım etmesini ve bunu TV istasyonuna bildirmesini sağlamış olabilir.
But for an unknown reason, the footage was mishandled, and it almost got buried in the station server.
Fakat kara kutu görüntülerinin canlı yayınlanıp....... sonra TV istasyonundan kaybolmasının nedeni bilinmiyor.
If you look at the time code, it looks like the truck was there for an hour.
Ekrandaki saate bakın. Arabanın orada bir saat boyunca durduğu doğru değil.
MR. HAIRY bought it for me...
Teolbo Ağabey aldı.
It's time for the news.
Haber saati geldi.
I'll set it up for you.
Annen sana yardım edecek tamam mı?
I nurtured it for 30 years, and you just pissed it away.
30 yıl boyunca büyüttüm. Ve sen sadece içine ettin.
I provided the vision, which is for you to make it happen.
Ben vizyonu sağlarım sen de gerçekleştirirsin.
Third rule of business, find out personal information about your clients, and exploit it for your own gain.
İş hayatının üçüncü kuralı. "Müşterilerinin kişisel bilgilerini öğren ve onları kişisel çıkarın için kullan."
- No, the agreement states that we can't make any kids, but it doesn't account for any pre-existing conditions.
Ama önceden var olan şeyler buna dahil değil.
Well, last time, he requested no eye contact for eight months, but it was a good year and a half before he stopped listening to speed metal.
Son seferinde, sekiz ay göz teması kurmamayı istedi. Ama speed metal dinlemeyi bırakmasından önceki bir buçuk yıl güzeldi.
I was doing it for you.
Senin için yapıyordum.
No, you did it for you.
Hayır, kendin için yaptın.
I just know it's really hard for her sometimes.
Onun için bazen gerçekten zor olabildiğini biliyorum.
Well, we'll both be here, and for what it's worth,
İkimizde burada olacağız.
It's just not safe for you to be driving strangers around.
Yani yabancılara sürücülük yapman güvenli değil.
Look, we're not gonna give money to Jackie unless we know what it's for.
Bak, ne için lazım olduğunu bilmeden Jackie'ye para vermiyoruz.
Okay, the last thing I'll say is, I think it would be a shame if a misunderstanding that was born out of love had a negative effect on a blossoming friendship that could be great for the both of us.
Pekala, söyleyeceğim son şey, bence sevgiden doğan yanlış anlaşılmanın, ikimiz için de harika olabilecek çiçeklenmekteki arkadaşlığımıza negatif etki etmesi büyük utanç olur.
If I'm being honest, it would probably be good for me to be friends with someone like you.
Dürüst olacaksam, senin gibi biriyle arkadaş olmak benim için iyi olabilir.
It's for emergencies, Teddy.
O acil durumlar için, Teddy.
I watched this YouTube video all about airbrush contouring for this area, and it's pretty photo-real if I just, like, constantly stand in front of her at the exact same angle.
Püskürtme tekniği hakkında bir YouTube videosu seyrettim. Bu bölge içindi ve önünde sürekli tam aynı açıyla durursam epey gerçekçi fotoğraf oluyor.
It works for Van.
Van'de işe yarıyor.
It's kind of a Hodor situation. But it's great for the families.
Biraz Hodor'un durumu gibi ama aileler için harika.
I mean, even our wives are in it for the money, and we're handsome.
Bizimle bile para için evlendiler. Hem de biz yakışıklıyız.
It's for a sword.
Bir kılıç için!
I'll make it for you anytime you want.
İstediğin zaman sana da yaparım.
I'm holding it for a friend, his name is Ben Wheeler, he lives right there.
Adı Ben Wheeler olan bir arkadaşım için tutuyorum. - Burada yaşıyor.
- I know. Please don't hate me for saying this, but... are you sure he's worth it?
Bunu söyleyeceğim için benden nefret etme ama ona değeceğinden emin misin?
But it's not too late for you to have your happy ending.
Mutlu sonunu yazman için hiç de geç değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]