Forget that Çeviri Türkçe
8,727 parallel translation
You never forget that.
Bunu asla unutamazsın.
We mustn't forget that.
Bunu unutmamalıyız.
Don't forget that.
Bunu sakın unutma.
Don't forget that.
Bunu unutmayın. Öyle mi?
I want to forget that I'm a King's son.
Bir kral oğlu olduğumu unutmanı istiyorum.
Today can I also forget that I'm a Princess? And pretend that I'm a village girl... who loves a village boy!
Bugün, bir Prenses olduğumu unutup köylü bir erkeği seven bir kız olabilir miyim?
Don't forget that we've also nabbed that driver Chuttan soon he'll confess who conspired to kill the Prince!
O aşağılık Chuttan'ı yakaladığımızı ve suçunu itiraf etmek üzere olduğunu unutma.
You think there's something valuable enough to make the British Navy forget that you and I are pirates?
İngiliz ordusunun kararını değiştirecek kadar önemli bir şey olduğunu mu söylüyorsun?
Yeah, I always forget that you're older.
Neredeyse daha yaşlı olduğunu unutuyordum.
You think there's something valuable enough to make the British Navy forget that you and I are pirates?
İngiliz Donanmasına ikimizin korsan olduğunu unutturacak kadar değerli bir şey olduğunu mu düşünüyorsun?
All right, forget that.
Tamam, unutun gitsin.
Forget that. I'm going to the airport right now.
Vazgeçtim hemen şimdi havaalanına gidiyorum.
Forget that.
Bunu unut!
And do not forget that the Peshwa is Hindu Brahmin and you are Muslim.
Unutma ki Peshwa Hindu Brahman, sen ise Müslümansın.
Perhaps you forget that idols in temples are often adorned in green...
Belki unuttunuz, tapınaklarınızdaki o putların hepsi yeşile bezenmiştir...
- We can't forget that.
Bunu görmezden gelemeyiz.
You know where my family is, fag, well, I know where yours is, too. - Don't forget that.
Sen ailemin yerini biliyorsun ben de seninkini biliyorum.
Don't forget that, thanks to Mr. Pablo Emilio Escobar Gaviria, extradition was abolished.
Şunu sakın unutma, Bay Pablo Emilio Escobar Gaviria sayesinde suçlu iadesi kaldırıldı.
- We've grown used to the idea of space and perhaps we forget that we've only just begun.
Biz uzay fikrine alışarak büyüdük ve belki daha yeni başladığımızı unuttuk.
I mean, now they'll never forget that it was 8 : 15.
Yani artık 8 : 15'te olduğunu asla unutmayacaklardır.
Did you forget that if you nurse a grudge, the knife will be aimed back at you?
Kin beslersen en nihayetinde bıçağın ucu yine sana döner dememiş miydim?
And then, when I'm single, I just pretty much forget that sex exists altogether.
Biriyle olmadığımdaysa seksin varlığını tamamen unutuyorum.
You forget where you are... just like you forget that your husband has a stake in this, too.
Nerede olduğunuzu unutuyorsunuz. Tıpkı kocanızın bunda payı olduğunu unuttuğunuz gibi.
You forget that when you leave here tonight, you lock me in behind you.
Dün gece buradan kaçta çıktığını unutursun, kapıyı arkamdan kitlersin.
Don't forget that.
Bunu unutma.
LIV : Unless step one is "Forget that you might turn your loved one into a zombie and just have at it,"
Birinci adımın sevdiğin birini zombiye dönüştürüp, dönüştürdüğünü unutman değilse bu makalenin işime yarayabileceğini sanmıyorum.
And don't forget, tomorrow we have to go to that guy's office to sign the renter's insurance forms.
Ayrıca unutma, yarın şu herifin ofisine gideceğiz. Kira sigortası formlarını dolduracağız.
Is it that easy for you to disrespect your village, your family, forget about your dead, rotting brother?
Köyüne, ailene saygısızlık etmen, ölmüş kardeşini unutman bu kadar kolay mı?
Habibeh, you're entitled to your feelings, but what I ask of you is that you don't forget the friendship that we've shared for so many years.
Habibe, duygularınla hareket ediyorsun benim tek istediğim aramızda bunca yıldır devam eden arkadaşlığı unutmaman.
How can they forget everything that he did for them?
Size verdiklerini ne çabuk unuttunuz?
It's the birthdays that you missed, it's telling Mrs. Croom not to cast me in the school play because I'd forget all my lines.
Kaçırdığın doğum günlerim... Bayan Croom'a repliklerimi unuttuğum için... okul piyesinde bana rol vermemesini söylemen...
I need a really good bottle of Tequila that can make a guy blind drunk and forget everything I said to him last night.
Bir adamı kör kütük sarhoş edip, dün gece ona söylediğim her şeyi unutturabilecek bir şişe Tekila lazım.
No, my idea of being a fun gay is to have an amazing costume, to forget everything that Kevin told me earlier today...
Hayır. Benim eğlenceli gay olma tarzım muhteşem bir kostüm giyerek Kevin'ın bugün bana söylediklerini unutmaya çalışmak.
You know what I always found most interesting about politicians is that they're so blinded by delusions of grandeur that they forget who they really are.
Politikacıları ilginç bulduğumu biliyorsundur. İhtişamlı olduklarını zannetiklerinden dolayı ne kadar kör olduklarını ve gerçekten kim olduklarını unutuyorlar.
We must not let ourselves forget the 11 men who died on that Transocean rig or the impact the spill has had on the Gulf Coast.
11 tane ölen çalışanın unutulmasına izin vermemeliyiz Bu okyanus ötesindeki yerde ölenleri ya da Sahilde biriken Petrol döküntüsünü unutmamalıyız.
But that tech's not gonna eat them if they forget to feed it.
Ama o teknoloji, kendisini beslemeyi unuturlarsa onları yemeyecek.
Madame Min, that fox Let's forget Apgujeong.
Madam Min, o tilki Apgujeong'u unutalım
Forget the fact that he's his father, just that he was able to do that as a trainer was remarkable.
Babası olduğu gerçeğini unutun eğitmeni olarak bunları başarabilmiş olması olağanüstüydü.
It is said that hate made her forget her true nature as a mother.
Nefret onun bir anne olarak gerçek doğasını unutmasına neden olmuştur.
Peshwa, do not forget... That your army of 20,000 men...
Peshwa, unutma ki... 20.000 kişilik ordun...
I forget the promises that I made to each of you when you arrived.
Buraya geldiğinizde her birinize verdiğim sözleri unutuyorum.
Just so that I don't forget anything.
Bu yüzden hiçbir şeyi unutmam.
Look, take my advice, burn that piece of paper and forget you ever saw it.
Sana tavsiyem ; o kâğıt parçasını yak, ve gördüğünü unut.
Don't ever forget that.
Bunu asla unutma.
It was those breasts that I couldn't forget.
Bunlar unutamadığım göğüslerdi.
From that feeling, you need to forget about that.
O konuyu unutmalısın.
We need to get in on that. Forget it.
- Oraya girmeliyiz.
And you are wonderful friend, but, sometimes you're so focused and driven that you forget about people's feelings.
Çok da iyi bir arkadaşsın ama bazen o kadar kararlı ve inatçısın ki başkalarının da duyguları olduğunu unutuyorsun.
Therefore, I think it's best that I forget for both of our sakes.
Bu nedenle ikimizin de iyiliği için ben unutuyorum.
He needed something to relax and forget all that.
Tüm bunları unutmak ve rahatlamak için birşeye ihtiyacı vardı.
Just don't forget me when you're in that pilot seat.
Sadece o kaptan koltuğuna geçtiğinde beni unutma yeter.
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16