French accent Çeviri Türkçe
165 parallel translation
I simply want to help madame to lose her French accent.
Sadece aksanınızı düzeltmeye yardım ediyorum.
Everyone tells me I have a good French accent.
Herkes bana aksanımın güzel olduğunu söylüyor.
[French Accent] Ooh la la! It's just like Mama used to make!
Annemin pişirdiği gibi!
[In French accent] The famous "feed you your socks" line... from the Pulitzer Prize winning play, Right on Ruth by Margaret Hanley.
Şu meşhur çoraplarını yedirme repliği. Margaret Hanley'in Pulitzer ödüllü "Devam Et Ruth" adlı oyunundan.
[French Accent] You say you let another truck pass?
Başka bir kamyon geçti mi dedin?
[French Accent] Murdock does not climb trellises.
Murdock sarmaşıklara tırmanmaz.
[French accent] I am The Magnificent Templeton.
Ben, Şahane Templeton.
[Without French accent] Look, you seem like a nice girl, Betty.
Bak, sen iyi bir kıza benziyorsun Betty.
[French accent] Here's your aquaman costume, right down to the flippers.
Dalgıç kostümünü al bakalım. Paletlere kadar hepsi tam.
I think English is so much prettier when spoken with a French accent, don't you?
Bence İngilizce, Fransız aksanıyla konuşulunca çok daha iyi.
You want to thicken your French accent up a bit, mate, like you've just come over from Paris.
Dostum Fransız aksanını daha da belirginleştir, Paris'ten yeni gelmişsin gibi olmalı.
And his French accent, it was terrible.
Ve o Fransız aksanı, berbattı.
He wears American spectacles and speaks with a most terrible French accent.
Sakız çiğniyormuş, Amerikan gözlükleri takıyormuş, ve berbat bir Fransız aksanıyla konuşuyormuş...
[french accent] No, it is not a mess.
Hayır, bu karışıklık değil.
I'd walk around Wichita talking with a little French accent.
Wichita'da dolaşırken hafif Fransız aksanıyla konuşuyordum.
( French accent ) Silence, enfants!
Sessizlik, çocuklağ!
[French Accent] Who wants you for dessert,
Tatlı olarak seni istiyormuş.
[French Accent] And I'll never forget, He said, "I am not an animal, I am a human being,"
"Ben hayvan değil insanım" demesini asla unutamayacağım.
You say hello to a nice woman With your French accent and everybody says, "Hello!"
Fransız aksanınla güzel bir kadına merhaba dersin... Herkes "Merhaba!" der.
( Comic French accent ) " I will not fight you.
" Seninle dövüşmeyeceğim.
[Speaking With French Accent] Congratulations!
Tebrik ederim. Hepiniz birer aşçı oldunuz.
[Ship Creaking ] [ French Accent] Ah, another lost soul has joined our world-weary ensemble.
Dünyadan bezmişlerin arasına başka bir kayıp ruh daha katıldı.
( mocking French accent ) I love the leather pants with the leather jacket.
Deri ceketiyle, deri pantolonunu beğendim.
[BAD FRENCH ACCENT] I'm from Paris.
"Ben Parisliyim, bana bakın..."
[French Accent] I do not understand.
Anlamıyorum.
Uh, actually, that's, uh... [French accent] it's Pissant.
Pissant olarak telaffuz ediliyor.
( french accent ) i am sorry.
- Üzgünüm, Fransa'da işIer böyIe yürür.
( french accent ) i am Giselle.
Ben GiseIIe.
( french accent ) i am Giselle.
- Ben GiseIIe.
( french accent ) hello. Is that Bruce's bar and grill?
Bruce'un Barı mı?
I thought i was talking to Jeff. I put on a french accent and i said I'd spank your bottom.
..sanıyordum, Fransız aksanıyIa popona vuracağımı söyIedim.
( french accent ) no! I am Giselle.
Ben GiseIIe'im.
( french accent ) and so am i!
- Ben de öyIe.
What a great French accent.
Ne harika bir Fransız aksanı...
Yeah, I bet they'd have a French accent too.
Bahse girerim, Fransız aksanları da olurdu.
Because he spoke with a French accent, our men assumed he was the operative.
Fransız aksanıyla konuştuğu için adamlarımız onu Fransız casus sandılar.
( with French accent ) Monsieur Sherlock Holmes?
Monşer Sherlock Holmes'mu?
( Man with French accent ) Cheadle Hulme, five years, mid -'80s.
( Fransız aksanlı adam ) Cheadle Hulme, beş yıl, 80'lerin ortaları.
French with an Irish accent, huh?
İrlanda aksanlı Fransız, öyle mi?
His accent was more French than Swiss.
Aksanı daha çok Fransız gibiydi.
You're a French police officer and yet you have a Scots accent.
Siz İskoç aksanı olan bir Fransız Polis yetkilisisiniz.
Jacob, you have a funny accent in French.
Jacob, dinle beni. Çok komik bir Fransız aksanın var.
- [French Accent] Be careful with that.
- Dikkat edin.
I figure you must be French because of your accent.
Siz kesin Fransızsınız, aksanınız belirtiyor.
You know I hate the accents. ( with French accent ) But of course.
- Elbetto.
( french accent ) hello.
- Merhaba.
Susan ( french accent ) : Ardon?
- Efendim?
( french accent ) this is Giselle.
Ben GiseIIe.
Oh. ( french accent ) hello.
- Merhaba.
[French Accent] It's delightful. You folks look a little hot.
Biraz ısınmış görünüyorsunuz.
He told me something in a heavy Spanish accent... all while Michel was yelling at the vet in French.
Bana ağır bir İspanyol aksanıyla bir şeyler söyledi. Bu arada da Michel veterinere Fransızca bağırıyordu.