Frequently Çeviri Türkçe
843 parallel translation
I'll call you frequently, so make sure to answer your phone.
Sıklıkla seni arayacağım, mutlaka aç.
The full moon doesn't come frequently in the leap year.
Sekme yılında dolunay sık sık görünmez.
But frequently there are several and you can easily bump up next to one and several times, the fibreglass skin on the submarine has actually been burned, come back with several layers of glass burned away and the paint charred black.
Ancak sıklıkla birden fazla oluyorlar ve kolaylıkla bir diğerine rastlayabilirsiniz ve bir kaç defa denizaltının, fiberglas kaplaması gerçekten yandı ve camın bir kaç tabakası yanmış boya simsiyah kararmış olarak döndü.
The love impulse in man very frequently reveals itself in terms of conflict.
Aşk güdüsünün kendini bir erkekte çatışma halinde göstermesine sıkça rastlanır.
"The love impulse in man frequently reveals itself in terms of conflict."
"Aşk güdüsünün kendini bir erkekte çatışma halinde göstermesine sıkça rastlanır."
The love impulse in man frequently reveals itself in terms of conflict.
Aşk güdüsünün kendini bir erkekte çatışma halinde göstermesine sıkça rastlanır.
- Yes, very frequently.
- Evet, hem de çok.
Members of the Gestapo are frequently asked to perform duties... which others find too objectionable.
Gestapo üyeleri sıklıkla başkalarının sorgulayacağı görevleri yerine getirir.
Well, I do frequently!
Sıklıkla olurum!
I've frequently been thirsty.
Ben sadece susuzluk çekerim.
Married folks frequently raise their voices, unfortunately.
Evli insanlar ne yazık ki böyle ara sıra seslerini yükseltirler.
The younger frequently resents his position and leaves home, just as you did.
Genç olan, aynen senin gibi durumuna sinirlenip evi terk eder.
Frequently this has been carried to unhappy extremes.
Bu durum, sıklıkla da çok üzücü noktalara varır.
What is the most frequently run distance in American sports?
Amerikan sporunda en sık koşulan mesafe nedir?
Perhaps our production would increase if our Skoda workers were allowed higher pay... since our food allowance is very low... frequently resulting in exhaustion.
Eğer Skoda çalışanlarımıza daha çok ödenmesine izin verilirse... belki üretimimiz artar. Yiyecek ödeneği çok düşük... olduğu için sık sık bitkinliğe neden oluyor.
Frequently sir.
Sıklıkla efendim.
Moving to our right, we have a model of the famous rack... the instrument of torture upon which prisoners were stretched... their limbs being frequently torn from their sockets... in an effort to extract a confession from them, true or false.
Sağ tarafımızda, ünlü gergi aletinin maketini görüyoruz... mahkumların üzerinde gerildiği işkence aleti. Doğru ya da yanlış itirafta bulunmalarını... sağlamak için kolları ve bacakları eklemlerinden koparılırdı.
It's the conclusions drawn from facts that are frequently in error.
Hatalı olan genellikle, gerçeklerden çıkarılan sonuçtur.
Women are frequently rather neurotic creatures... and the hospital atmosphere is upsetting to them.
Kadınlar genellikle pek nevrotik yaratıklardır ve hastane atmosferi onlar için hoş değildir.
Yes. In public, and frequently.
Topluluk içinde ve sürekli.
You say she comes here fairly frequently?
Buraya sıklıkla uğradığını mı söylemiştiniz?
Two million houses have no windows, frequently no roof or walls.
İki milyon evin pencereleri, sıklıkla da çatı yada duvarları yok.
- Does this happen to John frequently?
Bu sık sık oluyor mu? Evet bayan.
Yes, I like to see you, Mr. Townsend, but you've called so frequently this week...
Hayır, sizi görmek hoşuma gidiyor, Bay Townsend, ama bu hafta çok sık geldiniz.
- Frequently?
- Sıkça mı?
Frequently, during her extensive travels she's been challenged by various marksmen to shoot in competition with her.
Çoğu kez, yoğun seyahatleri esnasında yıldızımıza yerel nişancılar tarafından atış yarışmaları için meydan okunmuştur.
A Taylor brace will correct his back difficulties, but it's suggested that he go to the gym more frequently and regularly.
Bir sırt korsesi hastanın sırtındaki pürüzleri giderecektir. Ancak hastanın spor salonuna daha sık ve düzenli olarak gitmesi önerilir.
Just frequently.
Sadece sık.
Don't you see each other a little too frequently?
Onu birazcık fazla görmüyor musun?
Heavenly bodies frequently do.
Gökcisimleri bunu arada sırada yaparlar.
He comes to the café frequently to see you.
Sizi görmek için sık sık Caribe'ye geliyor.
She visits me frequently and shows me how the wife of a samurai should act.
Beni sık sık ziyaret eder ve bir samuray karısının nasıl davranması gerektiğini gösterir.
- Frequently.
- Sık sık.
Frequently, people go to pieces listening to this.
İnsanlar bunu dinlediklerinde genelde parça parça oluyorlar.
It happens frequently, mademoiselle.
Bu çok sık başımıza gelir, matmazel.
Frequently, there's quite a difference when you see the two together.
Ama ikisini birlikte gördüğünde, aralarında oldukça fark vardır.
It is done quite frequently.
Bunu sık sık yapıyorlar.
The new branch manager drops in frequently
Yeni şube müdürü de sıkça buraya uğruyor.
Yes, of course I knew that Leonard had been seeing Mrs French quite frequently.
Evet, elbette Leonard'ın Bayan French'le sık görüştüğünü biliyordum.
Water frequently and watch out for garden pests and the police.
Sık sık sulayın ve bahçe zararlılarına ve polise dikkat edin.
I frequently watch television.
Ben sıklıkla televizyon izlerim.
I can't explain it, but a mother frequently knows these things.
Onu açıklayamam, fakat bir anne çoğunlukla bu şeyleri bilir.
And frequently, he would speak the names of horses on the telephone.
Ve sık sık, telefonda atların isimlerini sayardı.
And so, fearing the worst, but with the pious hope that he may be persuaded to refrain from using that, uh that lethal weapon with which he so frequently punctuates his opinions... I give you Professor George Edward Challenger.
Ve böylece, daha beterinden korkarak ve... ölümcül silahını kullanmamasını umut ederek... onu fikirlerini bölenlere sıklıkla kullanır... size Profesör George Edward Challenger'ı takdim ediyorum.
It could happen to anyone, quite frequently does.
Herkesin başına gelebilir... Sık sık geliyor da...
Mother wept frequently
Annem devamlı ağlıyordu.
Don't find, that she / it more frequently goes out recently?
Israr etmeyin, bir şekilde bilemez miyim yani?
Washington reports Garland Humphrey Lynch... is fond of movies, nightclubs, fishing, amusement parks, and he frequently establishes liaisons with women of Oriental descent.
Washington raporları : "Garland Humphrey Lynch filmlere, gece kulüplerine, balıkçılığa, lunaparklara düşkündür." "Ve çoğunlukla doğu kökenli kadınlarla ilişki kurmaktadır."
Yes, frequently.
Evet, pek çok kez.
- Frequently.
- Sıklıkla.
That sometimes she thinks about me, quite frequently even, and that she takes me for a winner.
Bazen beni düşünüyormuş, hatta sık sık.