English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ F ] / Fridge

Fridge Çeviri Türkçe

3,775 parallel translation
Leftovers for lunch are on the top shelf in the fridge.
Öğle yemeğinden kalanlar buzdolabının üst rafında.
In the fridge.
Dolabın içinde.
- Fridge is fine.
- Dolaba koyabilirsin.
He was already raiding the fridge when I got here.
Ben geldiğimde dolabı yağmalıyordu.
I need a mini-fridge.
Mini buzdolabı lazım.
That's the fridge.
Bu da dolap.
The fridge doesn't fart when you pull the meat out!
Malı çıkarınca buzdolabı zortlamıyor!
Then, all of a sudden, he's knocked into the soda fridge.
Sonra birdenbire, kola dolabına çarptı.
I actually really like to cook, the fridge is usually full, but today we'll just have cocktails. OK?
Yemek yapmayı çok severim dolap genelde doludur ama bugün sadece kokteyl tamam mı?
The drawer nearest the fridge.
Dolabın yanındaki çekmecede.
Yeah, they're in the fridge.
Evet, buzdolabında.
You're cleaning the fridge out now?
Buzdolabını şimdi mi temizliyorsun?
Put that in the fridge.
Bunu da buzdolabına koy.
Which fridge? I'm sorry?
Hangi dolap?
The lower fridge.
Alttakinden.
It's in the fridge at the parish council, waiting for you.
İş yerindeki buzdolabında seni bekliyor.
Small appliances by the fridge. Ok.
Küçük ev aletleri dolabın yanına koyulacak.
Or our blood bags go bad because we can't store them in the mini-fridge?
Ya da buzdolabında saklayamadığımız için kan torbalarımız bozulursa ne olacak?
Fridge... - There isn't one
Dondurucu, dondurucu...
Oh, it's been in the fridge for two years.
İki yıldır buzdolabında duruyordu.
It had fallen down the back of the fridge.
Dolabın arkasına düşmüş.
Well, it was from an open bottle of white in your fridge, so -
Buzdolabınızdaki açılmış bir beyaz şarap şişesinden koydum.
Would you like a drink from the fridge?
Dolaptan içecek bir şey ister misin?
The fridge.
Buzdolabı.
Why not get it from the fridge?
Neden dolapta değil?
Emily is in that fridge.
Emily o dolabın içinde.
She's not in the apartment. She's not in the fridge. There is no body!
O apartmanda da, o dolabın içinde de, ceset falan yok!
She's in the fridge.
O buzdolabında.
I am not going anywhere until I see what's in that fridge.
O buzdolabında ne olduğunu görmeden hiçbir yere gitmiyorum.
I am going to go over there and open that bloody fridge, and then you and I are going to dinner and never talking about this again.
Oraya gidip o kanlı dolabı açacağım sonra da sen ve ben yemeğe gideceğiz ve orada bu konu hakkında asla ve asla konuşmayacaksın!
Your room's closest to the fridge.
Buzdolabına en yakın senin odan.
Oh, if you're going to the fridge, I'd love one, too.
Mutfağa gidiyorsan, ben de istiyorum.
I don't think on their best day Sam and Dean would go into town and get me a barbecue dinner not when there are leftover burritos in the fridge.
En iyi günlerinde bile Sam ve Dean'in şehre gidip bana mangal yemeği alacaklarını sanmıyorum hele dolapta dürümler duruyorken.
Okay, all right, in my defense, it's a communal fridge.
Tamam, tamam, savunuyorum, ortak bir buzdolabındaydı.
Every time Cindy gets pregnant, Herrmann plasters her sonogram images all over the fridge.
Cindy ne zaman hamile kalsa Herrmann sonogram görüntülerini buzdolabının her yerine yapıştırıyor.
I like mine by the phone, but it can also be by the fridge.
Benimki telefonun yanında güzel ama buzdolabı da olabilir.
- Fine. The fridge.
- İyi, buzdolabı.
It is in the fridge, you only have to heat it in the microwave.
Buzdolabındadır.Mikrodalgada ısıtırsınız.
- If you want to eat something, help yourself with the fridge!
- Bir şey yemek istersen buzdolabından alırsın.
Tell me what's in the fridge.
Bana buzdolabında ne olduğunu söyle?
Yeah. Wh-what else is in the fridge?
Dolapta başka ne var?
An industrial fridge.
Sanayi tipi buzdolabı.
It's in the fridge.
Buzdolabına koydum.
The eggs in my fridge are older than that.
Bendeki yumurtaları alalı bir ayı geçti.
- That or a mini fridge.
- Ya para ya da mini buzdolabı.
Right where this hole in the fridge is.
Buzdolabı'ndaki bu boşlukta.
They'd be too small to get the fridge door open.
Onlar buzdolabının kapısını açmak için çok küçük kalırlardı.
We need to put more than just beer in that fridge.
O buzdolabına biradan fazlasını koymamız lazım.
so why, then, is there a bottle of milk in their fridge?
Peki neden buzdolaplarında bir şişe süt var?
I got bad news. Your fridge fan's dead.
Kötü haber ; buzdolabının fanı bozulmuş.
Take these back to the fridge.
Sunu dolaba geri gotur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]