Froyo Çeviri Türkçe
44 parallel translation
- Don't. - Nice cold froyo.
- Güzel, soğuk bir Don-Yo.
Fro-yo?
Froyo.
Chuck better move quick if he wants to get his froyo ho back.
Chuck pilici geri kazanmak istiyorsa elini çabuk tutmali.
We're going to get froyo.
Dondurulmuş yoğurt yiyeceğiz.
- "6 : 12 p.m., Fro-yo for dinner." Okay.
"Saat 6 : 12, Yemeğe Froyo'ya." Tamam.
The froyo.
Donyo.
You just go, "I'm over it." Froyo. Over it.
Birisi anlamadığın bir şey söylediğinde sadece "Umrumda değil." diye düşün.
This guy's like human froyo.
Bu adam resmen dondurulmuş yoğurt gibi.
It was a quickie, Runkle, then we were all going for some froyo.
Hemencecik halledecektik Runkle. Sonra da yoğurt yiyecektik.
Froyo?
Froyo?
And I'm sending out for froyo. - [Scoffs]
Ve Froyo sipariş ediyorum.
- Froyo for me!
- Bana da!
Do you have any vegan froyo?
Vejetaryen Doyoğ var mı?
Do you even know what froyo is?
Doyoğ nedir biliyor musun?
This guy's crying because a froyo opened up on his block.
Bu adam mahallesinde biri yoğurt yedi diye ağlıyor.
And you know who she called to drown herself in froyo with?
Ve bil bakalım kim onu dondurulmuş yoğurtta boğmak için aradı?
I overheard him say something about going out to have froyo with his good friend, Claude Rains.
İyi dostu Claude Rains'le dondurma yemeye gitmekten bahsettiğini duydum.
But that doesn't necessarily mean you can't have froyo with him.
Ama bu, onunla dondurma yiyemezsiniz demek değil.
I'm making artisanal probiotic froyo.
Probiyotik donmuş yoğurt yapıyorum.
Coming out like froyo now.
Donmuş yoğurt gibi çıkıyor valla.
Yes, we'll go to Froyo.
- Froyo'ya gideriz.
Oh, I'm not really in the mood for Froyo, thanks.
Dondurulmuş yoğurt havamda değilim, sağ ol.
If this keeps going on like this, you know, we're going to be 70 years old, stuck in this apartment, still talking about fucking Froyo.
Eğer böyle devam ederse 70 yaşımıza geldiğimizde, hala bu dairede yaşayan ve dondurulmuş yoğurttan bahseden iki insan olacağız.
All I did today was eat FroYo.
- Bugün tek yaptığım şey, Froyo yemekti.
That's awesome!
- Sevdim bunu, bence Froyo harikadır.
I love FroYo! After I kick the crap out of these aliens that are trying to destroy the planet, I'm totally getting some FroYo.
Şu uzaylıları yenip dünyayı kurtardıktan sonra ben de bir Froyo alacağım.
FroYo is tasty. Hey, is my dad there?
Babam orada mı?
And if you're not sick of me by then, we can get Froyo.
O zamana kadar benden sıkılmazsan gidip froyo yiyebiliriz.
I just had this, like, weird thing with an ex, and I kinda wanna get Froyo with you and tell you all about it.
Eski sevgilimle sorunlarım var ve seninle kanka olup her şeyi anlatmak istiyorum.
Yo, I want to stop and get some Froyo before we go.
Yo, gitmeden önce durup donmuş yoğurt almak istiyorum.
Yep. All-night froyo shop puts Debra there well past the time of the victim's death.
Evet, gece boyu açık meyveli yoğurt dükkânı Debra'nın, kurbanın öldürüldüğü saatte başka yerde olduğunu ispatlıyor.
Froyo Lo, look out That's right
Froyo Lo, dikkat et işte böyle.
Froyo Lo Froyo Lo
Froyo Lo Froyo Lo
You got us FroYo for free?
- FroYo'ları bedavaya mı aldın?
No, my skills of seduction got us FroYo for free
Hayır ben değil. Benim cazibe yeteneğim yoğurları bedavaya aldı.
Froyo Lo look out That's right
Froyo Lo, dikkat et işte böyle.
Froyo Lo!
Froyo Lo!
Froyo-Ma?
Froyo-Ma mı?
But i-if it means we get to eat froyo...
Fakat bu froyo yememiz anlamına geliyorsa...
You want to, uh, eat everyone else's else's froyo?
Diğerlerinin froyosunu yemek ister misin?
That's it?
- Bu kadar mı? - Froyo kesinlikle lezzetlidir.
I should have come for froyo.
Seninle Froyo'ya gelmeliydim.
You can come for froyo next time.
Bir dahaki sefere gelirsin.