Fully Çeviri Türkçe
6,790 parallel translation
You're fully clothed, Mac.
- Kıyafetlerin üstünde be Mac.
Ambassador Grimes is making calls in Moscow, but nobody's engaging, other than to say they plan on fully prosecuting him.
Büyükelçi Grimes da Moskova'da telefon konuşmaları yapıyor, ama onu sürmeyi düşündüğünü söyleyenler dışında kimseyle konuşamamış.
But to fully understand how these two men got here, we must first know where they came from.
Fakat bu iki adamın buraya nasıl geldiklerini anlamak için, ilk önce onların nereden geldiklerini bilmeliyiz... çeviri : rabiadelpueblo
And when you're fully recovered, you know, we'll have that cell phone surgically removed from your ear.
Ve tamamiyle iyileştiğinde, şu cep telefonunu ameliyatla kulağından almamız gerekecek.
I fully insist upon it!
- Bu konuda özellikle ısrar ediyorum!
Well, I totally get that we're from very different parts of the world, and I don't expect everybody here to... fully understand my kind of Pacific Northwest thing.
Tamamen anlamış oldum, biz dünyanın farklı bölgelerinin insanlarıyız ve benim KuzeyBatı Pasifikli olmamı herkesin tamamen anlamasını beklemiyorum.
She's a beautiful, fully formed woman, dazzling in her complexity, maddening in her mystery, and you underestimate her every fucking day.
O güzel, alımlı bir bayan onun karmaşıklığı, onun gizemliliği ve onu siktiğimin her günü küçümsüyorsun.
I fully expect to service clients with the help of your personnel.
Müşterilere hizmet etmekte personellerinizin yardımını bekliyordum.
When you walk in that door, I want you to be fully aroused.
O kapıdan tam hazır olarak içeri girmen gerekir.
Fully aroused, yeah.
Tam hazır olarak, evet.
Well, I thought to come in fully clothed would be wrong, and then to come in fully unclothed would be too forward, so...
Tamamen giyinip gelmem yanlış olurdu diye düşündüm ve tamamen çıplak gelmemin de cüretkâr olacağını düşündüm, böylece...
At this point, the liver is fully exposed and Dr. Gallinger is placing a clamp on the hepatoduodenal ligament, which greatly decreases the bleeding.
Bu noktada, karaciğer tamamen korunmasız ve Dr. Gallinger hepatoduodenal bağ üzerine daha fazla kan kaybını azaltan kelepçeyi takıyor.
It means you have- - Attempting a task without being fully prepared.
Düşünmeden hareket etmemen için.
I fully comprehend you, sir.
Sizi tamamen anladım bayım.
So, if there are other legal issues you're having trouble with, I encourage you to reach out to this office, and we'll try to explain them in a way that you're more fully understand.
Bu yüzden, sorun yaşadığınız başka yasal konular varsa, bu ofise ulaşmanızı öneririm, ve biz onları tam olarak anlayacağınız şekilde size açıklamaya çalışırız.
Therefore, I am setting bail at $ 1 million with a fully collateralized bond, plus pre-trial monitoring by the department of probations, including but not limited to ankle monitoring.
Bu nedenle, tam teminatlı 1 milyon dolarlık kefalet ödenmesini, ayrıca davaya kadar sanığın şartlı tahliye birimlerince ayak bileği izlemesi dahil izlenmesini belirliyorum.
She- - she participated fully in- - in every aspect.
Her boyutunda tam katılım sağladı.
Coach, you will be happy to know that McKinley high is now a fully gender-fluid high school.
Koç, McKinley'nin artık cinsiyet konusunda rahat bir okul olduğunu bilmekten mutluluk duyarsın.
Which is forcing you to say good-bye to your childhood and fully accept adulthood.
Ki bu seni çocukluğuna elveda etmeye ve yetişkinliği kabullenmeye zorluyor.
A good burst of cortisol boosts alertness and takes about three days to fully exit the system, giving your glee club a perfectly timed sensation of relaxed euphoria the exact moment they walked onstage.
Alarm vermeyen bir kortizol patlamasının sisteminden çıkması için üç gün geçmesi gerekir Glee Kulübü'ne bunu tam zamanında yerine getittirdim ki sahneye rahat çıksınlar diye.
And I fully realize that, over the years, uh, you and I have had a few minor... differences.
Yıllardır birkaç küçük farklılıklarımız olduğunun tamamen farkındayım.
And now by the power vested in me by the Internet and the state of Indiana and under a God who for sure if he believes in love, then he fully endorses the loving marriages of these two wonderful couples, I now pronounce you wife and wife and husband and husband.
İnternetin, İndiana eyaletinin verdiği yetkiye,... ve aşka inanan,... bir Tanrı varsa,... ki o zaman o tamamen bu iki harika çiftin evlenmesini kabul ediyordur, onun huzurunda,... sizi karı-karı ve koca-koca ilan ediyorum.
Uh, disconnected- - him with the shop, and- - and me just trying to actualize fully, ya know?
Kocamın dükkân, benim her şeyi hayata sokmaya çalışma meselem.
Have you actualized fully?
Tam verim aldın mı?
And I mean, here I am trying to actualize fully, you know, and I mean, that's no small thing.
Ben de burada tam verime ulaşmaya çalışıyorum yani. Bu da küçük şey değil.
Fully grown men.
Yetişkin adamlar için.
The gambling angle was never fully investigated.
Kumar üzerinden fazla gidilmemişti.
They're gonna want to find the other pieces of the device, make sure it's fully detonated.
Bombanın tamamen patladığından emin olmak için, diğer bütün parçaları bulmak isteyeceklerdir.
- I fully intended to tell you, but I'm so in it trying to find the sicko that put that mine in the ground. I'm okay. Are you?
- Sana anlatmak istedim, ama oraya o mayını koyan... manyağı bulmaya çalışmakla meşgulüm.
No, the steward said he didn't have time to fully stock, and we're running low.
Hostes stok yapacak vaktinin olmadığını söyledi. Elimizdekiler gittikçe azalıyor.
Fully justified given the information you had at the time.
O anda verdiğiniz bilgiler bu durumu tamamen haklı çıkarıyor.
If you in human resources resist a common-sense solution today, I want to assure you, I am fully prepared to go for a jury trial and pursue punitive damages for this mistreated caregiver. Don't celebrate too soon, Jackie.
İnsan kaynakları bugün sağ duyulu bir çözüme karşı ise Sizi temin ederim ki, juri duruşması için tamamen hazırız ve yaşanılan kötü muamele sebebiyle cezai tazminat isteyeceğiz.
It's a sear-cut lower receiver, makes it fully automatic.
Mekanizmayı değiştirerek tam otomatik hale getirmiş.
Number 2's fully offloaded.
İki numara da nakledildi.
And when I asked Congress to help me take this country from a welfare state to a fully-employed nation, what did Congress do?
Peki meclise bu ülkeyi refah ülkesinden, tek bir işsizin kalmadığı bir ülkeye dönüştürelim dediğimde meclis ne yaptı?
Well, you know, Chips, on the next job We'll keep you fully informed, okay?
Pekala, Chips, bir sonraki işte seni önceden bilgilendiririz, tamam mı?
This is the sovereign, federal government of the United States of America trying to protect our children from a threat that we don't fully understand.
Bu Amerika Birleşik Devletleri'nin çocuklarımızı anlayamadığımız bir şeyden korumak için yürüttüğümüz önemli ve federal bir harekat.
Oh, and did they fully account for whose bullets killed those civilians?
Sivilleri kimin kurşunun öldürdüğünü tam olarak belirlediler mi?
I fully cooperated with you last we spoke.
Son görüştüğümüzde sizinle işbirliği yapmıştım.
- Fully charged.
- Şarjı dolmuş.
You're fully dilated, dr.
- Tamamen açıldı Dr. Hart.
'Cause that's where I'm fully at now, my music.
Çünkü artık benim olayım bu, müziğim.
Yeah, I'm on all rosters and fully matriculated.
- Evet. Tüm listelerde ismim var. Okula tamamen kaydoldum.
However, in order to fully protect our citizens'health... children being the highest priority... It has become necessary to implement... a temporary evacuation.
Ancak vatandaşlarımızın sağlığını korumak adına en değer verdiğimiz çocuklarımız öncelikli olmak üzere geçici olarak tahliye işlemi zorunlu hale gelmiştir.
Once she says "I do," her choice is made to accept me fully.
Evet dediği zaman beni tamamen kabul etmiş olacak.
We want my brother fully exonerated.
Kardeşimin tam temize çıkmasını istiyoruz.
You train as you get paid. In 13 months, you're gonna be fully certified to work in any hospital in the country.
13 ay içinde de sertifikanı alabiliyorsun onunla da ülkede istediğin hastanede çalışabilirsin.
Do you know if all these cameras were fully operational?
Bütün kameraların çalışıp çalışmadığını biliyor musun?
Molly, we're concerned that you haven't fully come to terms with the events of last summer.
Molly, geçen yaz yaşananları tam anlamıyla atlatamamış olmandan endişe ediyoruz.
It's taken me a while to fully understand it myself.
Bunu kendimin de kavraması biraz zaman aldı.
But to this point, the police have not fully investigated a theory...
Ama bu noktada,