Garage Çeviri Türkçe
7,876 parallel translation
Garage.
Garaja.
It ends in a garage, dead end.
Şu garajda bitiyor, çıkmaz sokak.
Traffic cam caught it entering a garage in East Harlem this morning.
- Trafik kamerası bu sabah East Harlem'de bir garaja girerken yakalamış.
Yeah. The FBI raided the garage.
Evet, FBI garajı bastı.
They must have been taking him to that garage to be tortured, which means they're looking for a backup location now.
İşkence için onu garaja götürüyorlardı kesin, yani şimdi başka yer arıyorlar demektir.
Mom, can we please get a punching bag in the garage?
Garaja kum torbası alabilir miyiz?
How does filing a harassment complaint undermine his statement about what happened in the garage?
Taciz için tutanak tutturmak nasıl olacak da garajda olanlarla ilgili verdiği ifadeyi güvenilmez kılacak?
Now Mr. Ryan says that Mr. Mosley actually had access to his garage so that he could pick up and return a Cadillac, which is probably how he gained access to the main house, and why he knew the Ryans were on vacation in Cancún.
Bay Ryan'ın dediğine göre Bay Mosley'in..... garaja girme izni varmış. Böylece Cadillac'ı götürüp getiriyormuş. Bu sayede de eve giriş çıkış yapabilme imkanına sahipmiş.
You know, I noticed on the way in that this garage abuts the gowanus canal.
Buraya gelirken bu garajın Gowanus Kanalı'na dayandığını fark ettim. - Evet.
There are parts of this car all over the garage.
Bu arabanın parçaları, garajın her tarafında.
So, after that, I went back to his place and waited for him in his garage.
Ondan sonra, mekânına döndüm ve garajında onu bekledim.
So, you're saying you saw Jason pull into the garage at 4 : 00 A.M.
Yani diyorsun ki, Jason'ın sabah 4'te garaja girdiğini gördün.
They found it at the garage.
Garajda buldular.
No, people need to come to a garage without graffiti on the wall.
İnsanların tamirhaneye geldiğinde duvarda grafiti görmemesi de gerek.
When they opened the van doors, we were already inside a garage, so I couldn't see any of the landscape around the plant.
Onlar kamyonetin kapısını açtıklarında, çoktan bir garajın içerisindeydik bu yüzden tesisin çevresinde herhangi bir şey göremedim.
Hey, why don't I just open up the garage door?
Garaj kapısını açsak ya?
And this is all hosted at a data center they built themselves in their garage.
Bir de bu yayını garajlarında inşa ettikleri veri merkezinden yapıyorlar.
This is the shortest distance to the garage.
Garaja en kısa mesafe burası.
Hey, um, Stevens, when I checked, there was no security detail in the garage.
Stevens dinle. Garajı kontrol ettim ama hiçbir güvenlik tedbiri alınmamış.
The explosion was centered in the underground garage.
Patlama yer atındaki garajda gerçekleşti.
Get him to the garage.
Onu garaja götürün.
There's a Matthew Cole who owns a garage about an hour away.
Bir saat uzaklıkta Matthew Cole adında bir tamirci var.
Is this his garage?
Burası ona mı ait?
The garage registered his remote exiting just over an hour ago.
Garajda 1 saat öncesine kayıtlı uzaktan çıkışı var.
I'm only allowed to ride my bike in the garage.
Bisikletime sadece garajın içinde binebiliyorum.
All right, and then we just forget everything that happened in the garage?
İyi olunca, sonra garajda olan her şeyi unutacak mıyız?
In the garage, next to it.
Yandaki otoparka bıraktım.
So, I went all over Branch's house and the garage.
Branch'a ait her yere gittim, evine ve garajına baktım.
First one is owned by a collector who kept it in his garage which burned down six months ago.
Altı ay önce yandı onun garajda muhafaza Birincisi, bir koleksiyoncu tarafından aittir.
Left it in the garage when he went to college.
Ben biraz eski aldığımda Ve sonra, Ben okula gitmek için bir yol gerekli, bu yüzden... O üniversiteye gittiğinde garajda onu bıraktı.
I'll put the watch in the garage.
Saati garaja koyayım ben de.
Okay, I'm not trying to make things worse, but a few weeks ago, the garage was torn apart by killers.
Tamam, işleri daha kötü hale getirmeye çalışmıyorum ama bir kaç hafta önce, bu garaj katillerce talan edildi.
In the parking garage?
Otoparkta. O zaman tam havamdaydım.
They're in the garage in a box labeled "Molested Girls."
- Garajda "Taciz Edilmiş Kızlar" kutusunda.
Garage door was open.
Garaj kapısı açıktı.
If you want your shit, it'll be in the Butlers'garage.
Ivır zıvırını istiyorsan, Butler'ın garajında olacaklar.
Found these in my garage.
Bunları garajımda buldum.
In an accident in the garage.
Garajda bir kaza yaşadı.
And I dragged his body into the garage and I made it look like an accident.
Cesedini garaja götürüp kaza süsü verdim.
There was a blowtorch in his garage.
Garajında bir pürmüz vardı.
And why do you have a blowtorch in your garage?
Ayrıca garajında bir pürmüzün ne işi var?
Hey, while I'm setting up the grill, grab that extra tank of propane from the garage, will you?
Ben ızgarayı hazırlarken sen de garajdaki yedek propan tankını getir olur mu?
You find the garrotte conveniently located in his garage, and then he gets shot right before he can deny anything?
Boğulup düzgünce garajına yerleştirildiğini bulmuştun, şimdi de o birşey inkar edemeden vuruluyor.
If it weren't for me and our marriage, you'd still be some Bay Area dyke teaching crafting out of your garage.
Ben ve evliliğimiz olmasa, hala Bay Area'da garajında takılan lezbonun biri olurdun.
If it weren't for me and our marriage, you'd still be some Bay Area dyke teaching crafting out of your garage.
Ben ve evliliğimiz olmasa, Hala Bay Area'da garajında takılan lezbonun biri olurdun.
And her car is still parked in the garage.
Ve arabası da hala garajda duruyor.
- Outside the garage and at the front door.
- Garajın dışında ve ön kapıda var.
Didn't you say that the garage footage was really dark, right?
Garajın görüntülerinin karanlık olduğunu söylememiş miydin?
God, I wish you could have seen his smug little face in the parking garage.
Tanrım, otoparkta o kendini beğenmiş... küçük yüzünü görmeni isterdim.
Mike bought me a Bluetooth at the McVaney's garage sale'cause for some reason, he thought I needed a hands-free phone.
Mike bana McVaney'in garaj satışından bluetooth aldı çünkü bir sebeple ahizesiz telefona ihtiyacım olduğunu düşünmüş.
He had a secret room in the garage.
Garajda gizli bir odası vardı.