English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Get used to it

Get used to it Çeviri Türkçe

3,242 parallel translation
But we get used to it.
Ama biz alıştık buna.
She tells me to hang on, that I'm doing well, that I'll get used to it with time.
Bana ileriye bakmam gerektiğini, böyle iyi gittiğimi ve günün birinde her şeye alışacağımı söyler.
Get used to it.
Buna alış.
I could bring myself to do it as quickly and skillfully as possible, but I would never get used to it.
Mümkün olduğu kadar çabuk ve saf bir biçimde bu konuma gelebildim. Ama buna asla alışamadım.
My eyes had to get used to it, after a year in the narrow, deep, circular valley.
Dar bir vadide geçirdiğim bir yılın ardından gözlerimin uzun mesafeye alışması gerekiyordu.
I shall have to get used to it, its indifference and omnipresence.
Buna alışmak zorunda kalacağım. Ehemmiyetsizliğine ve her yerde oluşuna.
- It's not that bad once you get used to it.
- Sen buna alışınca o kadar kötü gelmeyecek.
Don't get used to it.
Hep böyle olmaz.
Get used to it.
Alış buna.
You must accept the fact or somehow to get used to it that some of the children are very sick.
Bunu kabul etmelisiniz ya da bir şekilde buna alışmalısınız ki bu çocukların bazıları çok hasta.
Get used to it, that will not change.
Alışsan iyi olur, bu değişmeyecek.
I'll never get used to it.
Buna hiçbir zaman alışamayacağım.
I had to get used to it.
Buna alışmam gerek.
Guess you'd better get used to it now, huh?
Alışsan iyi olur, değil mi?
I'm in your life until the world finds out what happened to Stacy, so get used to it!
Dünya Stacy'ye ne olduğunu anlayana kadar ben buradayım, yani buna alış!
Well, get used to it.
Buna alışsan iyi olur.
It's not so bad once you get used to it.
Alisinca o kadar da kötü degil.
Might as well get used to it now.
Şimdiye kadar alışmış olmalıydın.
Well, she's not coming back, ever, so get used to it.
O geri dönmeyecek, hem de asla o yüzden bu duruma alış.
Nothing special. You get used to it right away.
Özel bir şey yok, çok geçmeden alışıyorsun.
You get used to it.
Buna alıştım.
It sucks, but I just got to get used to it.
Berbat ama alıştım artık.
We'll get used to it.
Üstesinden geliriz.
Well, get used to it.
Alış o zaman.
I'm gonna be here a while, so get used to it.
Bir süre daha buradayım. Alışsan iyi olur.
- No, I'd better get used to it. - I was...
- Yok, buna alışmam gerek.
Well, it means there are a lot of guys out there with a lot of power, and they're hard to deal with, so you should get used to it.
Dışarıda çok fazla güce sahip, çok fazla anlaşması zor adam var. - Bu yüzden alışmalısın.
Don't get used to it. This is extremely uncomfortable.
Fazla alışma hiç rahat değil
You'll get used to it.
Kendinde değilsin. Alışacaksın.
You'd think you'd get used to it.
Artık buna alışmayı düşünmelisin.
Get used to it.
Alışsan iyi olur..
So I suggest you get used to it.
O yüzden buna alışsan iyi edersin.
I'll get used to it.
Alışırım.
Well, you get used to it.
Bir süre sonra alışıyorsun canım.
- Get used to it.
- Alışsan iyi olur.
I`m here, l`m bear. Get used to it.
Ayıyım.. alış
It's like how gay people used to get married.
Önceden geylerin evlendikleri gibi.
I used to think church music was all corny, and then you get up there and it's like :
Kilise müziğini klişe bulurdum ama sen şarkı söyleyince şey oldum :
By the beginning of June I'd managed to get used to the pasture, but it was never the same as the previous year.
Haziran ayının başında nihayet yaylaya alışmaya başlamıştım. Ama geçen senekine hiç benzemiyordu.
So I just--I wouldn't get too used to it, you know?
Yani ben olsam, çok alışmazdım, anlıyor musun?
She knew her history, she used it to get into the apartment.
Geçmişini biliyordu bunu evine girmek için kullandı.
You'll get used to it.
Alışacaksınız.
You used to just do it late at night, which, you know, I get, but...
Bunu gece geç saatlerde yapardın eskiden, bilirsin bende yaptım, ama..
We just decided that, you know, since it's gonna take us a little while to get used to one another, that we might as well just, you know, get started.
Birbirimize alışmamız biraz vakit alacağı için bari şimdiden başlayalım diye karar verdik.
I throw away a broom after I've used it once, and you think I want to get married at a campground? I
Bir kere kullandıktan süpürgeyi çöpe atarım kamp alanında evlenebileceğimi mi sanıyorsun?
Man, I don't get it. I mean, she used to look at me like I was God's gift or something
Adamım, anlamıyorum.Yani, eskiden bana sanki tanrıdan bir hediyeymişim gibi bakardı.
Well, get used to it.
- Alış o zaman.
I don't wanna get used to it.
- Alışmak istemiyorum.
Obviously, it's a pose you'll have to get used to.
Görünen o ki, bu alışman gerekecek bir duruş.
I think it's gonna take me a while to get used to what you can do.
Senin neler yapabileceğine alışmam biraz zaman alacak sanırım.
People that I used to talk to just don't get it.
Genelde konuştuğum insanlar bunu anlamıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]