Go through Çeviri Türkçe
13,577 parallel translation
Are you sure you wanna go through with this?
Bu şekilde olmasını istediğinden emin misin?
We have a lot to go through here and it's not easy reading.
Bakmamız gereken çok şey var ve okuması hiç de kolay değil.
It still has to go through the House, then out of Jim's committee before it even gets to the Senate floor.
Senatoya varana kadar hala kongreden geçmesi gerek, Jim'in heyetinden de.
And if anybody has anything to say about that, they gotta go through me.
Biri bu konuda bir şey söylerse benimle uğraşması gerekecek.
I mean why go through the trouble of writing all those letters and never send them?
Yani... Neden tüm o mektupları yazma zahmetine girip de hiçbirini göndermedin?
You gotta go through me before her..
Beni ondan önce çıkarmalısın..
She can't go through life hating you.
Senden nefret ederek yaşayamaz.
She'll go through some specifics of our proposal.
Önerimizin bazı detaylarından bahsedecek.
"Should we go through all this again",
"Tüm bunlarla baştan mı uğraşacağız",
How many of those you generally gotta go through before you pick a winner?
hadi seç artık birini ne zor işmiş
Go through.
Geç.
We go through that door together, we come out together, and anything other than that, you're a piece of shit.
Kapıya doğru beraber gideceğiz, beraber çıkacağız ve bundan fazlası olmayacak, seni bok herif.
I won't go through that.
Öyle ölmeyeceğim.
No, you don't want to go through there.
Yok, oradan geçmek istemiyorsun.
But I had to go through hell to get here.
Ama buraya gelmek için resmen cehennemden geçtim.
One of the robbers didn't have the heart to go through with it.
İçlerinden birinin bunu yapacak cesareti yoktu.
And that's what I go through every day.
Her gün bu mücadeleyi veriyorum.
Thing I can't figure out... why would somebody... go through all this hell outside, cause all this mayhem, and then leave the money behind?
Anlayamadığım şey şu neden biri bu kadar sıkıntıya göğüs gerip bu kadar kargaşa çıkardıktan sonra parayı olduğu yerde bıraksın?
I go through.
Direkt dalarım.
Are you really going to go through with this?
Planınızı sahiden uygulayacak mısınız?
You wanna go through all this again?
Tüm bunları tekrar mı yaşamak istiyorsun?
We still have to go through security.
Daha güvenlikten geçmemiz gerek.
I'm gonna go through'em, see if I can find any connection.
Bunları araştırıp bir bağlantı bulabilir miyim bir bakacağım.
We have a lot of records to go through still,
Hala üzerinde geçmemiz gereken kayıtlar var,
I'll go through all the cars exiting, see if I can find him.
Bütün çıkışları araştıracağım, bakalım onu bulabilecek miyim?
We bring out our whole staff and we have them go through the motions, making pretend burgers and fries.
Bütün ekibimizi götürdük ve bütün hareketleri yapmalarını sağladık, sanki hamburger ve kızartma yapıyorlarmış gibi.
And an albatross of a contract that requires you to go through a slow approval process to enact changes if they're approved at all.
ve her değişiklikte, değişikliği yürürlüğe koymak için sizi uzun bir onay sürecine tabii tutan saçma sapan bir sözleşmeniz var.
I can't go through this shit again.
Her şeyi baştan yapamam.
You Highness, if you're having difficulty understanding his accent, then I can go through the plan with you at a later date.
Ekselansları şayet şivesini anlamakta zorluk çekiyorsanız daha sonra ben size planı tekrar anlatabilirim.
You gonna have to go through me.
Önce beni geçmen lazım onun için.
you go through all the witness statements yet?
- Tanıkların ifadelerini almadın mı daha?
Sure you're ready to go through with this?
Bunu yapabileceğine emin misin?
Somebody from HMIT will want to go through your first account with you in a bit more detail at some point today.
Bugün Soruşturma Ekibi'nden birisi onunla ilk karşılaşmanı detaylı dinlemek isteyecektir.
I forged her signature so that you would get your money without having to go through five years of litigation,
Böylece sen de beş yıl davayı... beklemeden paranı alabilecektin.
Oh, go through this part of your life.
Oh, hayatının bu bölümünden geçmek.
And we'll have to go through Iraq.
Biz Irak tarafından gideceğiz.
If, someone were to follow these mountains they will go from here to Pakistan, Kyrgyzstan, Kazakistan and then through Russia... will reach that small village in Bulgaria... where a girl named Olga has her home.
Birisi bu dağları takip edecek olsa burdan Pakistan'a, Afganistan'a Kırgızistan'a, Kazakistan'a ve sonra Rusya üzerinden Bulgaristan'daki o küçük köye ulaşır.
Promise me that if the time should come, you will go back through the stones.
Söz ver bana, öyle bir zaman gelirse taşlara gidip geri döneceksin.
You... you promised me that if it came to this, ye'd go back through the stones, back home.
İş buraya gelirse taşlardan geçip eve döneceğine söz verdin.
Even if I could... go back through the stones... It's not my place.
taşlardan geçip gitmek benim işim değil.
Man, the next spike's gonna go right through your skull.
Dostum, bir dahaki kazık doğruca kafa tasına girecek.
George says the piston's gonna go right through the block any minute now.
George pistonun her an bloktan fırlayabileceğini söylüyor
Through the great kingdoms on earth we go to Paradise with song.
Geçip ~ Büyük krallıklarından dünyanın ~ Gireceğiz cennete ~
I'll go out through the kitchen ; you go out the front way.
Ben mutfaktan çıkayım sen de ön taraftan dışarı çık.
There we go, in through your nose. Out through your mouth.
Aynen öyle burundan alıp ağızdan verin.
Go on through, sir.
Bu taraftan efendim.
So we'll go out through Meridian, then into the Black Mountains.
Meriden'den geçip Black Mountains'a gideceğiz.
Shouldn't go looking through other people's private things.
Başkalarının özel eşyalarını karıştırmamalısın.
I say Terry and I go in through the roof and do some recon.
Bence Terry ve ben çatıdan girip ortalığı kolaçan edelim.
If I go into this bathroom, I could climb through this vent, drop down into the archive room, and steal the file.
Eğer bu tuvalete gidersem havalandırma deliğinden tırmanır oradan arşiv odasına inip dosyayı alabirim.
Look, Dev, if this deal goes through... I just want things to go back to normal.
Bak, Dev, şu anlaşma olursa her şeyin normale dönmesini istiyorum.