Gone forever Çeviri Türkçe
626 parallel translation
Hath his mercy clean gone forever?
# "Rahmeti sonsuza dek mi yok oldu?"
- Gone forever, huh?
- Sonsuza kadar gitti, değil mi?
In another minute, my intercostal clavicle will be gone forever.
Bir dakika sonra köprücük kemiğim sonsuza kadar yok olacak.
Ahhh... it's gone forever.
Ahhh sonsuza dek yitip gitti.
She's gone forever.
Sonsuza kadar gitti.
Gone forever, What a grand morning it was too.
Öğlen oldu. Harika bir sabahtı ama.
Ah, Connelly, the old days, they've gone forever.
Ach, Connolly, eski günler bir daha geri gelmeyecek.
Gone forever, I'm afraid.
Sonsuza dek geçtiler, korkarım.
Gone forever.
Asla geri gelmez.
He's not gone forever.
Sonsuza dek yok oImadı.
Gone, gone forever
Gone, gone for ever
You see, when he was wounded at Dunkirk, he felt that the England he had loved had gone forever.
Bakın, Dunkirk'te yaralanınca sevdiği İngiltere'nin sonsuza dek yok olduğundan korktu.
Iwas hungry for names that meant something to me... but among them, unhappily, came the names of those gone forever.
Tanıdık isimlere hasrettim. Ama maalesef, sonsuza göç edenlerin isimleri de bunlar arasındaydı.
But these symbols mean that she has gone forever.
Bu semboller sonsuza dek gittiğini gösterir.
"Nadia's left. She's gone forever."
'Nadia gitti selam söyledi'dersin.
I began to think that whatever it was that had been troubling him had... gone forever.
Sanmıştım ki, onu üzen her ne ise, artık temelli ortadan kaybolmuştu.
Then the bell will be gone forever.
Çan da ebediyen bulunamaz.
And dead means gone forever.
Ölmek, bu diyardan ebediyen göçmek demek.
I can never forget those beautiful days but they are gone forever.
O hiç aklımdan çıkmayacak güzel günler bir daha geri gelmemek üzere gitti.
At the same time, I knew this was gone forever.
Ama aynı anda, bunun gerçekleşmeyeceğini de biliyordum.
Her mind was gone forever.
Tamamıyla aklını kaçırdı.
With all that ammo, you could be gone forever.
Bütün o cephane sonsuza kadar yeter.
Something must've told him we'd never live these days of happiness again that they were gone forever.
Bir şey ona bu mutlu günleri bir daha yaşamayacağımızı, sonsuza dek bittiğini söylemiş olmalıydı.
That's gone forever.
O yaşam biçimi sonsuza kadar yok oldu.
The dead are gone forever.
Giden geri gelmeyecek.
Filled with friends, gone forever.
Artık aramızda olmayan dostlarla.
'I went back to my office after a week,'after the toughest few minutes of my life,'telling Tommy Ray's wife she was a widow,'and the kid that his daddy was gone forever.
'Bir hafta sonra ofisime gittim.' 'Tommy Ray'in karısına artık bir dul olduğunu...''... ve çocuğa, babasının sonsuza kadar gittiğini...''... söyleyerek geçirdiğim hayatımın en zor birkaç dakikasından sonra.'
You are lost and gone forever
You are lost and gone forever
We thought you had gone forever.
Sonsuza kadar gittiğini sandık.
I mean, do I really care if some of my poems are read after I'm gone forever?
Yani... Ben öldükten sonra geride kalan birkaç şiir benim için önemli mi?
Isn't it natural that I should feel happiness, even joy... at the thought of him being dead, out of the way and gone forever?
Onun ölüp tamamen yolumdan çekildiğini düşündüğüm zaman... Mutluluk vs huzur hissetmem doğal değil mi?
Now I'm gone forever.
- Beni tamamen kaybettin.
To try and recapture with an old fool who's never done a straight thing in his life, yahrens that are gone forever?
Hayatında doğru hiçbir şey yapmamış yaşlı bir aptalla geçmiş yılları telafi edebilmek için.
The gods of once are gone forever.
Bir zamanların tanrıları sonsuza dek yok oldu.
She's gone forever.
Sonsuza dek yitirdim onu.
The past is gone forever, Enrique.
Artık geçmişte kaldı.
The old order is gone forever, and now we too must crumble into dust.
Eski düzen sonsuza dek gitti. Şimdi, biz de yine toprağa döneceğiz.
I thought you were gone forever.
Seni kaybettim sandım.
Gone forever!
Sonsuza dek!
That time has gone from us for good yet it will stay with us forever.
Bizler için sonsuza dek sürecek olan vakit geldi.
He has gone... forever.
Sonsuza kadar... gitti.
Gone past forever
Ebediyen sona erince başlayacak yeniden...
He's gone forever.
Gerçek bir gözüpekti.
Max is gone forever.
Şimdi ne yapacaksın? Max, dönmemek üzere ayrıldı.
When we are gone, the people will finish with monarchies forever and return to the sanity of the Republic.
Bizden sonra, halk sonsuza dek monarşiyi bırakacak aklıselim Cumhuriyet'e dönecek.
Clouseau is gone, and I am free forever.
Clouseau gitti, ve ben sonsuza dek özgürüm.
To try and recapture with an old fool who's never done a straight thing in his life, yahrens that are gone forever?
Sonsuza dek gitmiş olan yılları..
But it's gone. Utterly and forever.
Ama yokedildi, tamamen ve sonsuza kadar.
Things couldn't have gone on like that forever.
Her şey sonsuza dek böyle gidemez.
When I was a girl, I could've gone on dancing forever.
Ben kızken, sonsuza dek dans edebilirdim.
Are you gone forever?
Sen şimdi ebediyete kadar yok musun artık? - Saburo!