Goof Çeviri Türkçe
438 parallel translation
- A man is a goof to marry any woman.
Bir kadınla evlenen erkek enayidir.
- You'll make me goof up.
- Elimdekini yüzüme gözüme bulaştırtacaksın.
A man is a goof to marry any woman.
Erkeklerin, kimle olursa olsun, evlenmeleri ahmaklık.
- Lf you want to goof off...
- Kaytarmak istiyorsan...
An old goof who said he was the real Jesse James... until they found out he was a chicken thief from Gallup... by the name of, uh, Schimmelmacher.
Galuplu bir tavuk hırsızı olduğu anlaşılana kadar gerçek Jesse James'in kendisi olduğunu iddia eden Schimmelmacher adında bir ihtiyar.
- You've got to goof off, don't you?
- Çalışıyorum. - Ara vermeyecek misin?
It's nice, easy work if you check in and goof off on a coffee bag.
Güzel, kolay bir iş. Kahve çuvallarının üstünde pineklersin.
I want him to teach me because I know he won't get mad if I goof.
Bana onun öğretmesini istiyorum, çünkü hata yaparsam bana kızmaz.
Just let him goof once more.
Tek hatası yeter.
The only way we can get caught is if we leave the old goof alive to talk.
Ancak yaşlı bunağın birileriyle konuşmasına izin verirsek yakalanırız.
And so are you, you old goof!
Aynı senin gibi, seni mankafa.
Now, don't goof.
Sakın aptalca davranma.
We mustn't goof today.
Bugün hata yapmayalım.
Say, um, I've been having a little engine trouble. Would it goof anything if I pulled over and had a look at it?
Şey, motorumda ufak bir sorun vardı da kenara çekip bir bakmam sorun olur mu?
I like you, George, don't goof.
Seni seviyorum George, şaka değil.
Boy, did he goof off.
Vay be, kafayı mı yedi.
And the landlord is a goof
Ve otelci sersemin teki.
Not one goof-off.
Eksik yok.
I goof the whole thing up.
Her şeyi mahvettim.
- Oh, brother, did I goof that one.
- Pot mu kırdım acaba?
No goof.
Serserilik, hayir.
He didn't goof off.
Serserilik yapmamis.
I told you he'd goof it up.
Sana beceremeyeceğini söylemiştim.
Remember, you'll pay for this goof up!
Yüzüne gözüne bulaştırırsan, bunu pahalı ödersin!
Two of his best goof, and he dances for joy.
İki hata yapıyor ve eğlence olsun diye dans ediyor.
If we goof this up, just bear with us.
Eğer hata yaparsak, bizi mazur görün.
I won't cry if the goof dies.
Aptal herif ölürse, ağlamam.
My goof.
Benim hatam.
Oh, my goof.
Tamam, benim hatam!
All you do is goof off!
Tüm yapaman gereken işten kaçmak!
We should be hunting for Arbal and we goof off.
Arbal'i bulmamiz gerekiyor ama biz aylaklik ediyoruz.
Hey, you, you goof!
Hey, sen, sen gerizekalı!
Goof.
Kahretsin.
But no, you gotta be a goof.
Ama hayır, illa ahmaklık edeceksin.
That goof will be on the cover of Saturday Review someday.
O budala bir gün Saturday Review'ün kapağında olacak.
That goof is probably gonna be on a beach tomorrow, rubbing suntan oil on his ex-wife.
O budala muhtemelen yarın sahilde uzanıyor olacak, eski karısının sırtına güneş yağı sürerken.
What am I, a goof?
Neyim ben, enayi mi?
You're gonna remember that time I bought you the baseball glove when you thought we were too broke, or when I read you those stories, or when I let you goof off instead of mowing the lawn, lots of things like that.
Paramız yokken sana beyzbol eldiveni alışımı veya öykü okumamı çimleri biçtirmek yerine, aylaklığına izin verişimi hatırlayacaksın.
Fresh from another goof-up?
Yine bir işi beceremedin değil mi?
Carl, don't be a goof.
Carl, aptallık etme.
I quit goof in'off... - I've calmed down...
Ben de saçma sapan işleri bıraktım, uslandım artık, duruldum.
If we goof some day, it'll be your fault!
Bir hata yaparsam, bu senin yüzünden olacak.
You didn't goof it up.
Beceremedin diyemem.
No lucky goof with a machete, no head wound.
Palayla salakça bir hata yapma, başta yara olmasın.
Come on, you goof.
Hadi, seni şapşal.
Don't goof up.
Beyler, saçmalık istemem.
What a goof!
Ne aptalca bir hata!
That goof Acme squirted me with some the other night.
Acme önceki gece üzerime sıkmıştı.
This isn't my office, this is just a little goof-off place, you know?
Bu benim bürom değil, burası küçük bir dinlenme yeri, bilirsin?
Get back here, you goof.
Buraya gel seni salak.
"l-l-I'm stuttering l-l-l-like a goof."
"Doktor, salak gibi kekeliyorum."