Greve Çeviri Türkçe
379 parallel translation
- The Committee is preparing a strike.
- Komitemiz greve hazırlanıyor.
- We're going on strike today.
- Biz bugün greve gidiyoruz.
- We're going on strike!
- Biz greve gidiyoruz!
It is a general strike.
Genel greve gidildi.
They're going on strike!
Greve gidiyorlar!
In the face of the external enemy, let's forget internal class strife and stop the strike.
Harici düşmanın karşısında, dahili sınıfsal anlaşmazlıkları unutup greve son verelim.
I will not be the excuse for any strike.
Greve gitmek için bahane olmam.
They knew that my father had opposed the strike... and now it was they who opposed him.
Babamın greve karşı çıktığını biliyorlardı. Şimdi de onlar babama cephe alıyordu.
- They've come out.
- Greve gidiyorlar. - Ne?
- What? - On strike.
Greve çıkıyorlar.
Here, don't you know there's a strike on?
Greve çıkıldığını bilmiyor musun?
They can strike when they like.
İstedikleri zaman da greve gidebilirler.
If we pull a walkout, it might be a few bucks from the shippers.
Greve gidersek nakliyecilerden de biraz para koparabiliriz.
They're striking for longer hours.
Onlar greve daha fazla vakit ayırıyorlar.
Then let the principles strike.
O halde prensipler greve gitsin.
You, the railway workers, are a tight union... and if we all go on strike, solidarity increases.
Niçin geliyorlar? Siz demiryolu işçileri sendikal olarak güçlü durumdasınız,... hep birlikte greve gidersek birlik beraberlik dalga dalga yayılır.
The railway workers can't go on strike.
Demiryolu işçileri greve gidemez.
They are militarised, they'd be condemned as deserters.
Hepsi asker onların, greve çıkarlarsa asker kaçağı muamelesi görürler.
Those who do not want to go back in... and carry on striking, put your hands up.
Geri dönmeyip greve devam etmek isteyenler ellerini kaldırsınlar.
You will be burned at a stake on the Plaza de Grev.
- Sen kazıkta yakılacaksın Place de Greve'de.
Everyone quickly to Plaza de Grev!
Acele, Place de Greve gidiyoruz!
In the Place de Greve. Strung up high!
- Place de Greve'de. yukarıda!
Beginning Monday, the FLN is calling a week-long general strike.
Pazartesiden başlayarak FLN, bir haftalık genel greve çağırıyor.
Lenin voiced criticisms of a general strike... insofar as it tends to preclude other forms of struggle.
Lenin, diğer mücadele yollarını imkânsız hale getirmesinden dolayı genel greve olan eleştirilerini dile getirmişti.
" Various opposition forces in the Basque region... have jointly decided to call a general strike... beginning April 30th at 8 : 00 a.m.
" Basque bölgesinde bulunan çeşitli karşıt görüşlü güçler 30 Nisan günü saat 08 : 00'de ortaklaşa bir şekilde genel greve gitme kararı aldılar.
Students will also participate.
Ayrıca, öğrenciler de greve katılacak.
In the foreseeable future, there will be no capitalist crisis great enough for the workers to fight for their vital interests by a general revolutionary strike or an armed revolt.
Oluşum Halinde Bir Film Yakın gelecekte Avrupa'da, işçi kitlelerinin yaşamsal çıkarlarını savunmak üzere genel devrimci greve ya da silahlı ayaklanmaya kalkışacağı bu denli büyük bir kapitalizm krizi yaşanmayacaktır.
Go on strike, go back home!
Greve gidin, eve gidin!
General Confederation of Labour calls for a nation-wide strike on November 1955.
Genel Emek Konfederasyonu, Kasım 1955'de ülke çapında bir greve çağrı yapıyor.
That same year, the oil industry goes on strike and in the confederation of trade unions, there is resistance against the contracts signed by Frondizi with the imperialists.
Aynı yıl, petrol endüstrisi greve gidiyor ve sendika konfederasyonu, Frondizi'nin emperyalistlerle imzaladığı antlaşmaya karşı direniş örgütlüyor.
In January 1959, the slaughter-house workers went on strike and occupied it to prevent its return to private management.
Ocak 1959'da, mezbaha işçileri greve gitti ve özel yönetime geçmesini engellemek için mezbahayı işgal etti.
Three months later, it's the bank clerks who strike for sixty days.
Altı ay sonra, banka memurları, 60 günlük bir greve başladılar.
If he don't slow down, them girls are gonna strike for shorter hours.
Eğer çocuk yavaşlamazsa, kızlar daha kısa mesai için greve gidecek.
This led to a kind of strike among viewers.
Bu, izleyiciler arasında bir tür greve yol açtı.
Sir kenneth clarke has said he will talk to any painting if it can help bring a speedy end to the strike.
Sör Kenneth Clarke, greve son verecekse resimlerle konuşabileceğini söyledi.
How can a big city like this have a transit strike?
Böyle büyük bir şehir nasıl greve girer?
These are the presents that piecework gives you... let's strike together, everyone united!
Parça başı işin bizlere hediyeleri bunlar. Hep birlikte greve gidelim.
It goes on strike... on strike...
Greve çıkıyor.
It strikes, it strikes.
Greve. Sonra görüşürüz.
Let's go on strike!
Greve çıkalım!
Look that each time we go on strike, it's not only the owner who loses out it's also us who don't bring home any money...
Greve her çıkışımızda, sadece patron kaybetmiyor. Bizler de evlerimize hiç para götüremiyoruz.
They strike. We pose as scabs and enter the building.
Onlar greve giderler, biz de grev kırıcı gibi davranır ve binaya gireriz.
With Tom Hanks and Julia Roberts, we'll get everyone to strike.
Tom Hanks ve Julia Roberts'la birlikte herkesi greve gitmeye ikna edebiliriz.
He convinced them to strike.
Onları greve gitmeye ikna etti.
They have a right to strike.
Greve gitme hakları var.
In 1941, four times had made strike more diligent than in 1940.
1941'de greve giden işçi sayısı bir önceki yıla göre 4 kat artmıştı.
But when they could stand these conditions no more, they struck.
Fakat bu koşullara daha fazla katlanamadıklarında, greve gittiler.
And in 1944, in Yorkshire and South Wales, over 200,000 miners came out on unofficial strike.
Ve 1944'te Yorkshire ve South Wales'te, 200.000'den falza madenci gayri resmi greve gitti.
- Never!
Her durumda, Peyrac, Place de Greve.'de yakılacak.
Sir, the teamsters have finally gone on strike.
Efendim, arabacılar en sonunda greve başlamışlar.
But had to this strike, it must have had many Jews.
Kendilerini kimsesiz ve tek başına kalmış gibi hissettiler. Greve daha fazla sayıda Yahudi katılmalıydı ancak aslına bakarsınız katılım azdı.