Greyhound Çeviri Türkçe
241 parallel translation
Okay, Muscles, there's my Greyhound for Birherari.
Peki Bay Kas, Birherari için servis aracımı buldum.
Is this all the speed you can get out of this ocean greyhound?
Bu okyanus tazısının bütün yapabileceği hız bu mu?
Yes! There's a fellow up there starting a new greyhound track.
Orada, yeni bir tazı koşu pisti açan bir arkadaşım var.
But not for any greyhound track.
Ama bu bir tazı pistine harcanacak para değil.
I was born on a Greyhound bus somewhere between Tucson and Los Angeles.
Tucson ve Los Angeles arasında sefer yapan bir Greyhound marka otobüste doğmuşum.
Greyhound bus smacked him broadside... and tipped him over.
Greyhound otobüsü de, yandan çarpmış, ve onu bu hale getirmiş.
Greyhound and Burza should be with her in half an hour.
Greyhound ve Burza yarım saat içinde orada olur.
Take the Greyhound Bus that leaves Chicago for Indianapolis at 2 : 00 and ask the driver to let you off at Prairie Stop, Highway 41.
Greyhound şirketinin saat ikide kalkan... Indianapolis otobüsüne binip 41. Otobandaki Prairie durağında ineceksin.
I know, but those things don't always run on schedule like a Greyhound bus.
Biliyorum evlat ama bu tür işler otobüs tarifesi gibi işlemiyor.
- Where's the Greyhound Express?
- Grayhaund Ekspres nerede? - Bıraktığın yerde.
That's why I got on a Greyhound bus to come to get her.
Şubat ayında dönecekmiş. Bu yüzden Lula'yı almaya geldim.
- Madam, the greyhound too?
- Tazılarda mı, hanımefendi?
Yeah, goes like a bleeding greyhound, does old Smudgey.
Evet, tıpkı yaralı bir tazı gibi koşuyor.
Goes like a bleeding greyhound, that old Smudge.
Tıpkı yaralı bir tazı gibi koşuyor, şu yaşlı züppe.
Because if it is, I'll just catch a Greyhound back.
Eğer öyleyse, hemen otobüsle dönerim.
And then when he heard that the police were knocking on his door in Miami Beach... he had to scuttle out of town on a Greyhound bus to Texas.
Miami sahillerinde polisin peşine düştüğünü anladığında da... hop, bir otobüsle Teksas'a tüyüyordu.
People walk in and out of here like it was a Greyhound terminal.
Kafasına esen girip çıkıyor buraya. Sanki Greyhound terminali.
Greyhound.
Tazı.
You'll take the Greyhound in the morning.
Sabahleyin Greyhound'u alırsın.
♪ I'll catch the Greyhound bus for home ♪ ♪ They all say ♪
# Hepsi, bir an önce otobüse binip Evin yolunu tutacağımı sanıyor. #.
So when did this seagoing Greyhound float in here?
Greyhound ne zaman denize açıldı?
You call the Greyhound bus station.
Bu arada Greyhound otobüs istasyonunu ara.
We got more chance of catching a Greyhound bus.
Bir gezi otobüsü yakalama şansımız daha fazla.
If you don't stick this bottle back in your mouth this very second, you're gonna find yourself on the next Greyhound to Duluth!
Biberonu hemen ağzına dayamazsan kendini Duluth'a giden ilk otobüste bulursun, anladın mı?
She's given more rides than Greyhound.
Otobüsten çok ona binmişlerdir.
I can tunnel out under the fence, go to the bus station, grab me a handful of Greyhound, and get hell out of Dodge.
Veya sana mı baba diyeceğiz? Şey, bence çek kendi adına konuşabilir. Bölge mağazasına gidelim mi?
Your attention, please.
GREYHOUND ISTASYONU Dikkat dikkat.
Take a goddam Greyhound?
Otobüsle mi geliyor!
By Greyhound. I see you got a real problem staying put.
Bir yerde dikiş tutturma konusunda sıkıntın olduğunu görüyorum.
- We had to get on a Greyhound.
- Greyhound'la gitmemiz gerekti.
And I wouldn't be picky? Greyhound.
Ve çok düşünmezdim, tazı gibi kaçardım.
When I was young, I had one of those greyhound hardbodies.
Gençliğimde diri bir tazı vücuduna sahiptim.
I took the Greyhound.
Greyhound " a bindim.
Well, you can bet he tells that to all the girls... who get off the Greyhound bus.
Greyhound otobüsünden inen bütün kızlara aynı şeyi söylediğine eminim.
You know, for those people who can't quite afford the luxury of Greyhound.
Bilirsin, Greyhound lüksüne parası yetmeyenler için.
God, this place is as cold as a greyhound's nostril.
Tanrım, burası tazının burun deliği kadar soğuk.
He's headed to the greyhound racing track where we found him.
Onu bulduğumuz tazı yarışlarının yapıldığı yere gidiyor.
But a greyhound-fur tuxedo Would be best
Ama bir tazı smokini en iyisi...
You chained our car to the back of a Greyhound bus.
Arabayı önümüzdeki un kamyonuna zincirledin.
Dad never stops marveling at the beauty of the greyhound.
Tazıların güzelliği babamı hep etkiler.
He reckoned he finished like a champion greyhound.
Şampiyon bir tazı gibi bitirdiğini söyledi.
No, you got to ask for a fast car, or a Lear jet or a Greyhound bus.
Hızlı bir araba istemelisin, bir jet ya da Greyhound otobüsü.
I straddled that Greyhound And rode him into Raleigh
Greyhound'un gazına bastım Ve Raleigh'e sürdüm
I'm sorry that your honey was a demon, but most girls don't hop a Greyhound over boy troubles.
Yavaşla biraz, Xander. Kendini az birşey Buffy'nin yerine koy. Tamam mı?
So basically, theywere boffing the whole way to the Greyhound station, huh?
Yani basitçe, Greyhound * durağına giden yol boyunca fingirdeşmişler?
" Go Greyhound!
" Aferin Greyhound!
Is that faster than a Greyhound?
- Greyhound'dan hızlı mıdır?
Ma'am, can I have the Italian Greyhound over here?
İtalyan Greyhound buraya gelebilir mi lütfen?
HONESTLY? I THOUGHT IT WAS GOING REALLY WELL TILL THE GUY TURNED THE GREYHOUND RACES UP.
Adam tazı yarışlarını başlatana kadar her şey iyiydi diye düşündüm.
You're not a greyhound in a race.
Tanrım, yarış tazısı mısın?
Take the Greyhound to Stillwell, off the 25.
Eğer 6 : 45'teki otobüse binersen, seni 8'de... alabilirim. 25. karayolunda.