Grimace Çeviri Türkçe
88 parallel translation
A strenuous grimace that terminates in a yawn.
Bir esnemeyle son bulan yüzdeki ekşi bir ifade.
Every tone of voice a lie, every gesture a falsehood, every smile a grimace.
Sesin her tonu bir yalan, her davranış bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme.
With a grimace he disgraced the holy ancestral places.
İhtiyarlara alayla gülüyor ve ecdadımızın kutsal yerlerini lekeliyor.
They should grimace.
Yüzlerinde o ifade yok.
They wear masks when they battle, to cover the grimace faces show, in the moment of death.
Savaş meydanında, öldükleri andaki yüzlerinin halini, etraflarındakiler görmesin diye de maske taktıklarını.
As a grimace of bitterness and prosaic plainness.
Acılı bir buruşukluk ve yavanlık olur.
I've gone beyond pride... but since I can't have the smile of love... I condemn myself to its grimace.
Gururun ötesine geçtim ama madem aşk yüzüme gülmüyor ben de kendimi aşkın asık suratıyla cezalandırdım.
- this grimace... this letting go... is life's struggle to hang on.
# - Bu surat asma... # Bu kavga... #... hayata tutunma mücadelesidir.
Do you want to go scarf some grimace proportions?
Beraber dolaşabilir miyiz?
Grimace, two.
Yüz buruşukluğu, iki.
I grimace...
- Yüzümü buruştururum...
It was a grimace, but you didn't care.
Yüzünü buruşturdun, ama buna önem vermedin.
Where my penis used to be, where my vagina never was It was a one-inch mound of flesh With a scar running down it like a sideways grimace
penisimin bir zamanlar olduğu, vajinamın olamadığı yer orası bir inçlik etten ağızdı ekşitilmiş dudakların iki tarafı gibi bir yara gözsüz bir yüzdeki
Could the virus kill the Grimace?
Virüs, McDonalds maskotunu öldürebilir mi?
Nothing can kill the Grimace.
Onu hiçbir şey öldüremez.
- Grim. Like Grimace?
- Grimm kardeşler gibi mi?
They grimace and all fucking run away.
Yüzlerini buruşturup senden kaçıyorlar.
Those women who grimace, they're all in my head.
Yüzlerini buruşturan o kadınlar, hepsi beynimde.
Maxie's glamour-boy smile is now a bloody grimace.
"Maxie'nin çekici, sırıtık suratı artık kanlı, ekşimiş bir hale dönüştü."
The Cold Shoulder, the Frenzied Eyebrow, the Grimace of Doom, the Sneer of Despair, the Crippling Wince of Guilt, the Scowl of Impending Wrath, and worst of all, the Nostril Flare of Total Rejection.
Sana soğuk davranır, tek kaşını kaldırır yüzünü ekşitir, küçümseyerek bakar. Suçluluk duymana neden olur. Kızgın bir şekilde kaşlarını çatar ve hepsinden de kötüsü seni tamamen görmezden gelir.
Cold Shoulder, Frenzied Eyebrow, Grimace of Doom, Sneer of Despair, Wince of Guilt,
Tek kaşını kaldıracak yüzünü ekşitecek, küçümseyerek bakacak, suçluluk duyacaksın.
How long will that smile last before it becomes a grimace?
Yüzündeki gülüseme ekşimeye dönüşmeden önce daha ne kadar sürecek?
Please, you could dress as Grimace and stop traffic.
Lütfen. Grimmith gibi giyinip trafiği durdurabilirsin.
Let's play grimace
Hadi yüz buruşturmaca oynayalım.
I barely caught sight of his grimace... more foul than how it has been depicted by ass-kissing painters.
Yağcı ressamların resmettiğinden daha buruşuk olan sıfatını zar zor görebildim.
Here comes, Grimace.
Geliyor, Ekşimsi.
Grimace is Ronald McDonald's autistic friend.
Ekşimsi Ronald McDonald'ın otistik arkadaşı.
Oh, come on, you love the dirty-talking Grimace.
Oh, hadi ama, ahlaksız konuşan Ekşimsi'yi seversin.
The grimace thing you do when you're carving.
Kabağı keserken yaptığın şu yüzünü buruşturma ifadesini.
Grimace is Ronald McDonald's autistic friend.
- Lütfen daha sonra gelin. - Oda temizliği?
Oh, come on, you love the dirty-talking Grimace.
- Şimdi olmaz. - Oda temizliği! - Git be.
So you really the number one draft pick, Grimace?
Pekala, asilden seçilen ilk kişi sahiden sen misin Grimace?
No more grimace on my face, no more place for my case.
Yüzümü artık asmayacağım. Benim için bir yer olmayacak.
It looks like I always picturing Grimace's McNuggets.
Kafamda canlandırdığım, Grimace'in tavuk butlarına benziyor.
Little Chubby, not Grimace.
Küçük Chubby'nin, Grimace'ın değil.
I'm sure Grimace pulls chicks left and right.
Eminim ki Grimace'in, kadın konusunda, çaktığı önünde, çakmadığı arkasındadır.
Right, right. Then there was Grimace.
O zaman Grimace'di.
You're not claiming Grimace as a brother.
Grimace'in, kardeşi olduğunu söyleyemezsin.
Grimace is a brother.
Grimace kardeşiydi.
What color was Grimace?
Grimace ne renkti?
His name was Grimace Jackson, Shawn.
Adı, Grimace Jackson, Shawn.
Grimace T. Jackson.
Grimace T. Jackson.
Yes, they grimace as if they bit into a lemon. - What?
- Ne?
When they took his picture, made a horrible grimace.
Ne zaman fotoğrafı çekilirse, hep şu korkunç yüz ifadesini yapardı.
An unloaded gun in one hand and a rather disturbing grimace on what was left of his face.
Elinde boş bir tabanca ve yüzünde endişeli bir ifade.
This monster's about as scary as grimace and the hamburglar.
Korkunç bir filmin yardımcı olabileceğini düşündüm. Bu canavar, yüz buruşturma ve hamburger hırsızı kadar korkunç.
This monster's about as scary as grimace and the hamburglar.
Bu canavar, yüz buruşturma ve hamburger hırsızı kadar korkunç.
... that was like watching Ronald McDonald eat a cheeseburger off the Grimace.
... McDonalds palyaçosunun Grimace'in elinden çizburger kapması gibiydi.
Grimace and Stretch Marks won't stand a chance.
Ekşi Yüzlü ve Çatlaklı'nın hiç şansı olmaz.
I told her we were going and she just- - she just laughed with that twisted grimace.
Gideceğimizi söyledim ama o sadece buna güldü. O buruşuk ağzıyla.
Don't grimace when you say it. It's more convincing.
Bunu söylerken yüzünü asma, daha inandırıcı olur.