Groove Çeviri Türkçe
662 parallel translation
I just wanted to get you back in your groove.
O zaman gördüklerini anlat.
And your friend the princess you seem to be cutting such a groove with.
- Arkadaşın prensesle epey yakınlaşmış durumdasınız.
All monies must be slid in and out through the groove.
Paraların hepsi bulundukları oyuğun içinde sadece ileri ve geriye doğru kayarlar.
Right in the groove!
Oluğa gir!
You must think we're in a groove.
Bizi monoton sanıyor olmalısın.
I've got to groove the car for tomorrow's race.
Arabayı yarınki yarışa hazırlamalıyım.
" That's a groove, daddy!
Harika!
This record will self-destruct when it reaches the final groove.
Son çizgiyi geçince bu kayıt kendini yok edecektir.
Grayson has been holding the lead now for the last hour-and-one-half... riding the high groove and pulling away as we come to the last five laps.
Grayson son bir buçuk saattir en önde... yolun en dışından gidiyor ve son beş tura geldik.
It's a pity we can't include a live Klingon. That would just about wrap... Will it not be difficult to cut the small groove into the barrels?
Ne yazık ki canlı bir Klingon...
There is a groove inside for poison.
Orada zehir için bir oluk var.
I played Miss Galileo in a groove and I played Mrs. Jesus Christ in a geological syncline.
Bayan Galileo'yu olukta oynadım Bayan İsa'yı jeolojik bir yarıkta oynadım.
I want you to cut a groove in the shaft of this arrow just deep enough for a good pinch of gunpowder.
Senden bu okun gövdesine bir oyuk açmanı istiyorum. Sadece bir miktar barut alabilecek kadar derinlikte.
Fill the groove.
Oluğa doldur.
And even if they don't get into a festival, it's just a groove being with all the people.
Yani festival olmasaydı bile bu kadar milletin bir arada olması bile heyecan vericiydi.
Dave, people, is gonna bring you five hours of mellow groove.
Dave'le birlikte çok keyifli beş saat geçireceksiniz.
Say, this is a groove.
Burası şahane olmuş.
You groove behind Alvina, get some kicks tonight?
Bu akşam Alvina'nın arkasında, birkaç gol attın değil mi?
I tear your clothes, beat your body feel your blood and then kiss your body, inch by inch kiss the groove of your back kiss the darkness of your armpit kiss the round...
Elbiselerini yırtıyor ve bedenini görüyorum. Kadını hissediyorum... Daha sonra karış karış bedenini öpüyorum.
You can swing, you can groove it, you can really start to move it at the hop
İster Swing yap, ister yavaş takıl Dansta gerçekten eğlenebilirsin
You're wearing a groove in the floor.
Çok rutin giyiniyorsun.
ANNOUNCER : All right, out there, it's time to get back in the music groove. But first...
Şimdi müziğe dönme zamanı.
Sure they're always in that order, unless... you happen to come across someone who grooves you and you want to groove with- -
Elbette sıralama böyledir, ta ki içini gıcıklayan biriyle karşılaşana ve onunla beraber olmaya karar verene kadar.
Three would groove me.
Beni memnun eder.
It's got groove, it's got meaning
Kıyaktır, anlamlıdır
Uh-oh. Zoot's skipped a groove again.
Zoot yine kafayı sıyırdı.
They have sticky shells and become glued to the hair on her underside in a temporary groove that develops across her stomach.
Yumurtaların kabukları yapışkandır ve alt taraftaki kıllara hayvanın karnında geçici olarak oluşan bir oyukta yapışık kalırlar.
By now, glands on either side of the groove in the mother's stomach are producing rich, creamy milk.
Bu zaman geldiğinde, annenin karnındaki oyuğun iki tarafındaki bezler zengin ve kremsi süt üretiyor olur.
The baby echidnas remain inside the groove for the next eight weeks, steadily taking in milk and growing.
Yavru ekidneler oyukta sekiz hafta daha kalırken düzenli olarak süt içip büyürler.
In the groove.
Doğru çizgidesin.
Down on Orange Grove.
Orange Groove'nin ilerisinde.
You've been ordered back to Smith's Grove.
Geri Smith's Groove hastanesine dönmeniz emredildi.
- The funk is here so you can go groove -
- Funk burada sen groove'a yönlen -
It's got tongue and groove.
Bir çekmecesi var.
It was a stone groove, my man.
Adamım, muhteşemdi.
I can tell by an inspection of the groove between your left forefinger and thumb, that you have decided not to invest your small capital in the gold fields.
Sol elinin başparmağıyla işaret parmağı arasındaki boşluğu gözleyince, küçük birikiminle altın madenlerine yatırım yapmayı düşünmediğini söyleyebilirim.
Well, you can swing it, you can groove it
Evet, çevirebilirsin, Aralayabilirsin.
Let's groove. "
Acayip güzelsin.
- Happy as can be in the old groove.
- Hem de olabileceğimiz kadar mutlu.
Heh heh heh! Well, uh, if it's your bag, Uh, let's go groove on it.
Pekala madem bunları bulduk o halde oynatalım.
Our marriage was working out fine but she wore herself a groove in that house and she can't help but swerve back into it.
Evliliğimiz iyi gidiyordu fakat o evi alışkanlık edinmiş ve kendini durduramıyor ve bilinçsizce oraya geri döndü.
To step out of the Leary groove and stay out.
Leary çukurundan çıkıp bunun dışında kalabilmem için.
Couple flares drop in for me, I'm right back in the groove.
Bir çeşit ışık parlaması oldu tam önümde. Tam da dipde iken.
Nuke never quite got in the groove, though he didn't pitch bad... and the winning streak came to an end with a 3-2 loss.
Atom Bombası kötü atışlar yapmasa da bunlar asla eski atışları gibi değildi... Ve galibiyet serisi 3-2'lik bir mağlubiyetle sona erdi.
A song that I'd usually get a groove going with.
Sadece keyifliyken dinlenecek bir şarkıydı.
OK, you stand here like this, you take one of the slugs... and put it right in there where the groove is. Put your foot on the pedal down here so, like this, and then you press down.
Tamam, burada böyle duruyorsun, bu parçalardan birini alıyorsun ve tam oyucunun altına koyuyorsun ve bu sırada aşağıdaki pedala basıyorsun.
This is the Addams groove right here. Ah-ha!
Burası Addamsların çukuru Ah-ha!
We'll take a short break here, but we'll be back, so stay in the groove.
Şimdi kısa bir ara veriyoruz ama geri döneceğiz bi yere ayrılmayın
I'm here to groove on my boyfriend. Okay.
Burada erkek arkadaşımla beraberim.
Groove it, cats.
Haydi kediler.
Let's groove.
Acayip güzelsin.