English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Grope

Grope Çeviri Türkçe

165 parallel translation
Through the warm summer gloom, they grope in darkness toward the light of you.
Çünkü bu karanlıkta sizi el yordamıyla buluyorlar.
You and your girl must grope each other like this.
Senin kız kör olmalı.
- ♪ More a friend ♪ For your talent is employable So make your life enjoyable ♪ A world with pockets open wide Awaits your whim to grope inside
- Bir dost diyelim... yeteneğin para getiriyor hayattan keyif almalısın... bütün cepler açılmış, senin ellerini bekliyor...
Think it's quite exciting the way you grope and push and you're so bloody hopeless!
Ellemenin ve iteklemenin heyecan verici olduğunu düşünüyorsun. Seni beceriksiz lanet şey!
Georgette was talking in a soft voice about the factory, the assembly line, the inspectors who grope you hoping they'll get lucky.
Georgette yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu. Fabrika hakkında, montaj hattı hakkında... Seni yoklayan denetleyiciler şanslı olacaklarını umuyorlar.
But to grope for words, trying this and that...
Ama sözcük bulamaya çalışmak... O mu, bu mu? Ne gerek var?
You idiot! Grope, and if you feel something, pull out.
Elinle yokla, bir şey hissedersen çek.
I grope blindly.
" Kör gibi el yordamıyla arıyorum.
Oh, and one word, if you're going to grope a girl, have the gallantry to stay in the room with her while you're doing it, hmm?
Bir de sana tavsiye... bir kızı elleyeceksen... onunla aynı odada... bulunma nezaketini göster.
If you want to grope the guests, why can't you at least be honest about it without making up some pathetic song and dance...
Misafirleri ellemek istiyorsan... en azından dürüst olup... zavallı bir şekilde yaygara koparmasan...
Stretch out your hand and you grope in the emptiness.
El açıp duaya, adımını atarsın boşluğa.
Actually, I was thinking we could find someplace romantic and grope each other in the dark.
Aslında ben romantik bir yer bulup karanlıkta birbirimize....... dokunuruz diye düşünmüştüm.
Well, I really only do grope... group sessions.
Ben sadece grup yaparım yani grup seansları.
Grope and kill.
Tut ve öldür.
They grope in the darkness... looking for... your ear.
Bu karanlıkta kulağınızı el yordamıyla bulabiliyorlar.
And will a banker grope for money?
Ve bir banker para peşine düşer mi?
I was the girl all the guys wanted to grope when they got gassed after the game.
Bütün erkeklerin, maçtan sonra kafayı çektiklerinde, mıncıklamak istediği kız bendim.
All you ever want to do is grope me.
Tek yapmak istediğin şey beni mıncıklamak.
Miss Perfect Little Buns that all the guys wanna grope after the game.
Bayan mükemmel küçük çörekler, Bütün erkekler, maçtan sonra ellemek mi istiyor?
I like when you grope me from behind, as far as you can, and forwards, and then lift me off the ground.
Beni Mümkün olduğuca uzaktan okşamanı isterim,, arkamdan ve önümden, ve beni kalırıp.
Now, look if pouring some oil on some women that even Senator Packwood wouldn't grope is more important to you than reuniting your faithful and loving puppy with your faithful and loving family, then just go.
Bana bak. Senatör Packwood'un bile okşamaya tenezzül etmeyeceği birkaç kadını yağlamak sadık ve sevgi dolu köpeğini sadık ve sevgi dolu ailene geri getirmekten daha önemliyse, git.
So am I. I met Henri Chmara in Cairo. We'd meet every night at Grope's and at the Mena House.
Kahire'de Henri Chmara'yla tanışmıştım, daha sonra onunla her akşam Groppi ve Mena House'da görüşmeye başlamıştık.
And at the finish line... a scrumptious parfait of pudding, pickle brine and detergent... where a writhing pile of kids will grope blindly for hot dogs!
... Ve bitiş çizgisinde çocukların sosisleri bulmak için acıdan kıvranmasını sağlayacak harika bir puding, turşu suyu ve deterjandan oluşuyor...
Grope on.
Ellemeye devam.
- It gets to me. - Look, the kind of gal Alyssa is, you don't think she's been in the middle... of an all-girl group grope?
Alyssa gibi bir yavrunun hep kızlardan oluşan bir grupla oynaştığını düşünmüyorsun değil mi?
I won't grope you.
Sarkıntılık yapmam.
What's this city coming to when you can't let a total stranger grope you in a bar?
Artık barda bir yabancı seni elleyemiyorsa bu şehir ne hale gelmiştir.
I spend, we grope.
Ondan sonra öpüşürüz.
He said you tried to grope Sally Weaver?
Sally Weaver'a sarkmaya çalıştığını söyledi.
He tried to grope me in the lunch line.
Yemek kuyruğunda bana elle sarkıntılık etmeye çalıştı.
"the lie of authority... " whose buildings grope the sky.
Yalanla yıkanmış yetkiler, göklere uzanmış vaatler.
It's tradition, like aluminum bats and the seventh-inning grope.
Bu gelenektir, alüminyum sopalar ve yedinci oyuncuyu parmaklamak gibi.
You want someone who's sensitive to your needs...... but still decisive enough for a grope in the closet.
İhtiyaçlarına duyarlı, ama tuvalette macera yaşatacak cesarette birini arıyorsun.
I don't think that you should grope and maul the one you love.
Bence insan sevdiğine kaba davranmamalı.
Last grope.
Son çırpınış.
I mean we were trying to grope in a socialist way towards some future Where the world might be
Biz sosyalist tarzda bir gelecek arıyorduk içten içte.
- Well, this embarrassing grope fest.
- Bu utanç verici oynaşma olayına.
- Swell place for a grope-athon.
Teşhirciler için güzel bir yer olduğunu duydum.
The scene is a big grope spot.
Olay yeri, flört yapanların yeri.
If you must grope me, ladies, please, a little softer.
Yavaş, ille elleyecekseniz bayanlar yumuşak olun.
You want me to grope your balls?
Hayanı mı elleyeyim?
DON'T GROPE HER.
Onu elleme!
invisible in the gloom, they grope blindly for their prey.
Karanlikta görünmez olup avlarini el yordamiyla ararlar.
Invisible in the gloom, they grope blindly for their prey.
Karanlıkta görünmez olup avlarını el yordamıyla ararlar.
It's a group grope!
Bu bir grup!
There's a wall between us, we can't see each other or grope each other.
There's a wall between us, we can't see each other or grope each other.
He thinks he can grope every broad he sees?
Her önüne geleni taciz edebileceğini mi sanıyor?
Doesn't mean grope, you pig.
Bunun anlamı elle sarkıntılık değil, domuz herif!
Let's see what kind of grope you get on the open market.
Piyasaya çık bakalım, sana kim sarkıntılık yapacak?
To grope in the darkness and hope to stumble across my ship?
Karanlıkta el yordamıyla arayıp. Gemime denk gelmeyi umuyorsun?
I never grope in the darkness, Majumdar.
Majumdar, karanlıkta ateş etmem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]