Grub Çeviri Türkçe
621 parallel translation
I think there's more grub on the side.
Kenarda biraz daha kurtçuk olacaktı.
And if she makes good, it's $ 40 a week and her grub the first week.
Başarırsa, ilk hafta 40 Dolar ve yemek.
No, finish your grub.
Yo, sen yemeğini bitir.
- Get some grub.
- Köpeğe biraz yemek getir.
And no decent grub.
Adam gibi bir yemek yiyememek.
Get in there. Come on, get some grub.
Hadi, sen de biraz yemek al.
Come and have some grub.
Gel de bir şeyler ye.
- What's the matter with a little grub?
- Biraz yemeğe ne dersin?
- Yeah, a little grub.
- Evet, biraz yiyelim.
- Here's your grub!
İşte yemeğiniz.
- [Door Closes] - Grub's ready.
[Door Closes] Yemek hazır.
I want some grub.
Biraz yemek istiyorum.
I haven't any grub left.
Hiç yemeğim kalmamış.
Rosenthal's getting some grub ready.
Rosenthal sana yemek hazırlıyor.
I'll handle the grub and the juice
Yiyecek içeceği ben ayarlarım.
Smell that grub.
Ţu yemeđi bir kokla.
- Oh, yeah. - Could you spare a mite of that grub?
- Bu gruba ufaklıkları mı aldılar?
The only dish out that grub once.
Yemeği yalnız bir kere veriyorlar.
Sit down, folks, and eat your grub.
Oturun ve yemeğinizi yiyin.
And tonight, double portions of grub for everybody.
Ve bu akşam herkese iki porsiyon yemek verilecek.
Now, where can I get some grub?
Nerede karnımı doyurabilirim?
A table filled with grub and booze, that bed and a dame.
Yemek ve içki dolu bir masa, bir yatak ve bir kuş...
- Grub's good, too, isn't it?
- Yemek de güzel mi peki?
- How's the grub around here?
- Burada yemekler nasıl?
Rotgut and your best grub.
Viski ve en iyi yiyeceğini getir.
Come grub, you get-um.
Sen yemek istemek, onları almak.
- Grub finish?
- Yemek bitti?
After we lost that other grub wagon, we should've turned back.
Öteki erzak arabasını kaybettikten sonra geri dönmeliydik.
I'll leave you some grub.
Sana biraz yiyecek getireyim.
Made him open up his store to get his grub.
Yiyecek almak için dükkanını açtırdı.
Help Ma with the grub.
Anneme yardım et.
Brought you some grub.
Sana yemek getirdim.
Tommy, rustle up some grub.
Tommy, yiyecek bir şeyler al.
Give him some grub and water and charge it to the county.
Ona yeteri kadar su ve yiyecek ver ve hesabı bize yaz.
Throw a little grub into my new partner.
- Ortağıma yiyecek birşeyler ver.
How is the grub?
Yemekler nasıldı?
And when you've a mind to do a bit of exploring', just you ask ol'John, and he'll put up a bit of grub for ye to take along.
Ve eğer etrafı dolaşmak istersen, ihtiyar John'a sor yeter. Seni istediğin yere götürür.
Our pack horses stampeded with all our grub and I fell and bust my shoulder.
Yük beygirlerimiz tüm yiyecekle beraber kaçtı, ben de attan düştüm ve omzumu sakatladım.
They got grub, water and a doc to tend my arm.
Yemekleri, suları ve kolumla ilgilenecek bir doktorları var.
We're running a little low on grub.
Yiyeceğimiz de baya bir azaldı.
Blasting gelatin, tinned grub, cylinders of oxygen and hydrogen, heaps of things them Germans could use. You can trust them for that.
Patlayıcı jelatinler, oksijen ve hidrojen tüpleri... bu gemide Almanların işine yarayacak yığınlarca şey var hanımefendi.
We got heaps of grub here, miss, so we're all right as far as that goes.
- Doğru. Epeyce yiyeceğimiz var, yani durumumuz kötü değil.
- Not till we get this grub aboard.
- biz bu domuzları içeri alıncaya kadar kesinlikle olmaz.
From a grub.
Tırtıldan kelebeğe...
We can't get through the winter without grub.
Yiyeceğimiz olmadan kışı çıkaramayız.
Anything you paid for that grub, we'll give you ten times what it cost.
O yemeği kazı alanına götürürseniz size maliyetinin on katını veririm.
Army grub seems to agree with him.
Anlaşılan ordu onu beğenmiş.
Give me another tin of grub.
Bana biraz daha yiyecek ver.
We're getting out here and buy some grub.
Hadi gidip yiyecek birşeyler alalım.
- Well I was riding up to Tip Henry's shack to take Andy some grub.
Bakın, Tip Henry'nin evine gitmiştim,... Andy'nin siparişlerini vermek için.
How much grub did they take?
Ne kadar erzak aldılar?