Gunning Çeviri Türkçe
501 parallel translation
- They're gunning for you.
- Sana karşı silahlanıyorlar.
I don't blame you for gunning for Blake.
Blake'in peşine düştüğünüze şaşmadım.
Gunning for him?
Peşine düşmek mi?
These newshounds are gunning for you.
Gazetecilerin hedefisin.
Even if we do make it, you'll go back to flying and me to gunning, we'll keep fighting.
Dikkat et, sınırı geçersek sen bir filoya gideceksin, ben de bir bataryaya.
They was machine-gunning us pretty heavy, so I worked my way across up behind that log there under the hill.
Bizi yoğun ateş altında tutuyorlardı bu yüzden, şu kütüğün ardından, karşıya geçip, tepenin altına ilerledim.
You commented on Nazi methods - foul fighting, bombing refugees, machine-gunning hospitals, lifeboats, bailed-out pilots and so on - by saying that you despised them, that you would be ashamed to fight on their side and that you'd sooner accept defeat than victory
Nazi yöntemlerini yorumlamışsın. Çirkin savaşmalarını, mültecileri bombalamalarını hastanelere, can kurtaran botlarına, fener gemilerine paraşütle atlayan pilotlara mermi yağdırmalarını falan. Onlardan nefret ettiğini, onların yanında savaşmaktan utanç duyacağını ve bu metotlarla kazanacağına kaybetmeyi tercih edeceğini belirtmişsin.
They ain't gunning for anyone else in town.
Kasabada vurmak istedikleri başka biri yok.
- It's also my job to warn you that Frank Yordy is spreading stories that he's gunning for you.
- Seni uyarmak da benim işim,... Frank Yordy'yi Box H'ten kovduğun için başın belada,... söylenenlere göre, senin için silah bile almış.
I'm gunning just the same way for your Major Callaghan.
- Öyledir. Yüzbaşınız Callaghan ile bazı konularda biraz atıştık.
Well! Why don't you stand in back of her! when Noonan starts gunning?
Neden Noonan ateş etmeye başladığında kızın arkasına saklanmıyorsun.
You're gunning for trouble To your spoutings, go back where...
Senin atışlar problemli... geri sekiyor...
Who's gunning for me?
Peşimdeki kim?
I didn't come here to go gunning for you, Whitey.
Buraya seni yakalamak için gelmedim, Whitey.
How'd you know that sidewinder was gunning for me?
- Bana o yardakçıların ateş edeceklerini nereden biliyordun?
He's gunning for you.
Öldürmek için seni arıyor.
When he heard this morning that I was gunning for him... he saddled up and he hightailed it right out of town.
Bu sabah onu vurmak için aradığım duyduğunda... kasabayı terk etmek için bir an önce tabanları yağladı.
And they were machine-gunning me out there.
Ve makineliler üstüme mermi yağdırıyordu.
- Meaning that gunning a man like Billy Deal in self defense is one thing.
Billy Deal gibi bir adamı öldürmene kendini savunma denebilir.
So now they're gunning for you.
Şimdi senin peşine düştüler.
He was gunning for you, Steve.
Senin peşindeydi Steve.
He was gunning for me.
Beni vurmak için arıyordu.
Where were you, Lieutenant Pell, when Corona needed cover? He was gunning through Major Saville's line of fire... chasing the same MiG the major had staked out.
Binbaşı Saville'in ateş hattının arasında, MİG'i takip ediyordu.
And no whiskey and no gunning.
Viski ve ateş etmek de yok.
I never could figure that Ben Nicholson gunning for me.
Ben Nicholson'ın beni bulacağı bir an aklımdan çıkmıştı.
He came gunning for you.
Seni öldürmeye gelmiş.
Six weeks gunning for some farmers.
Bazı çiftçilere altı haftalık koruma.
Some guys are gunning for Chico.
Çünkü Chico'yu arayan ve ona bayramını kutlatacak tipler var.
Machine-gunning a police van.
Polis aracını makineliyle taramaktan.
Is that what you thought when you sent your sons gunning for me?
Oğullarını silahlarıyla üzerime gönderdiğinde de düşündüğün bu muydu?
You can't believe I went gunning for the Morrisons!
Ciddiyim! Morrison'ı vurmak için gittiğime nasıI inanırsın!
Figured you'd be gunning for me.
Beni vuracağını düşündü.
Only last week, another killing, another machine-gunning.
Daha geçen hafta bir cinayet daha, makineliyle taramış.
Williams is gunning for you.
Williams fırsat kolluyor.
Maybe you're thinking you can tell me any name and later come gunning for me.
Belki de bana her hangi birinin adını verip sonra vuruşmaya gelebileceğini düşünüyorsun.
They come gunning for him!
Tabancasının önüne çıkıyorlar.
- Gunning, there's no holly with berries.
- Gunning, çiçeklerde hiç püskül yok.
Gunning.
Gunning.
It's not the same thing as men gunning each other down in the middle of the street.
Bu sokakta bir adamı öldürmekle aynı şey değil.
You're gunning for the Supreme Court and to be Minister of Justice!
Yargıtay ve Adalet Bakanlığı için fırsat kollayan siz değil misiniz?
And you better behave, or I'll come gunning for you.
Ve uslu dursan iyi edersin, yoksa gelip seni ben vururum.
Reminds me of somebody machine gunning a seal.
Bir foku makineliyle tarayan birisini hatırlatıyor.
- Roger, gunning it, gunning it.
- Anlaşıldı, mıhlanıyor.
They are gunning directly at the Rolls-Royce.
Direk kafadan Rolls-Royce'a doğru gidiyorlar.
Tell Ty Webb I'm gunning for him.
Ty Webb'e söyle onun peşindeyim.
You think these guys are fooling around. It's not you they're gunning for.
Bu etraftaki adamlar seni vurmazlar mı sanıyorsun?
With 100 G's reward out there, every cab driver, hit man... or half a wise guy looking for a quick score is gonna be gunning for us.
100.000 dolarlık ödül için bütün taksi şoförleri, kiralık katiller ya da biraz cesareti olan herkes bizi avlayıp paraya konmaya çalışacaktır.
This dirtbag's gunning for me.
Bu pislik benimle çekişiyor.
And Stockwell, he didn't have any idea that this Trigorin was gunning for him?
Ya Stockwell, Trigorin'in onu avlayacağı konusunda bir fikri var mıydı?
Spangler's gunning for you.
Spangler seni öldürecek.
- [Barbara Speaking Polish ] - [ Motorcycle Motor Gunning]
Ayaklanmaya, kaçmaya?