Hac Çeviri Türkçe
4,302 parallel translation
Dude, we just circumcised Jeff Chang. - Who cares?
- Hacı Jeff Chang'i sünnet etmiş olduk az önce.
No, dude, are you serious?
- Hacı ciddi misin lan?
Dude, that's really racist.
- Ne? Hacı ırkçı oldu bu bak.
- Hey, man, how you doin'?
- Hacı n'aber?
♪ Soon our pilgrimage will cease
♪ Hac yolculuğumuz yakında bitecek.
I told Cora one day... that he was my cross, and he would be my salvation.
Bir gün Cora'ya dedim ki... o benim hac yolculuğum oldu ; kurtuluşum da olacak.
Good night, buddy.
İyi geceler, hacı.
They symbolise the desire to atone for any evil that the pilgrim has done in life.
Hacıların hayatta yaptıkları kötülükler için kefaret ödeme arzusunu sembolize ediyorlar.
This is my 57th pilgrimage.
Bu benim 57.hac yolculuğum.
I make pilgrimages.
Hac ziyaretleri yapıyorum.
Peace be with you.
Selamün aleyküm, Hacı.
Peace be with you, pilgrim.
Selamün aleyküm, hacı.
Mate, it's-it's my boyfriend.
Homofobik mi? Hacı, bu benim sevgilim.
Man, these sandwiches are so bad.
Hacı bu sandviçler çok kötü.
No of fence, mate.
Yanlış anlama hacı.
Can't fix a goddamn air conditioner, but they can target Haji halfway around the fucking world.
Lanet bir klimayı bile tamir edemiyorlar,... ama dünyanın diğer ucunda bir hacıyı hedef alabiliyorlar.
I bet every single one of the Hajis knows about his plan to attack the U.S., you know?
Eminim bu hacıların hepsi onun ABD'ye saldırma planını biliyordur.
And Mrs Gillyflower's dipping her Pilgrims in a dilute form to protect them. Preserve them.
Bayan Gillyflower da onları korumak için hacılarını sulandırılmış bir çeşidine batırıyor.
I will set my Pilgrims onto him.
- Üzerine hacılarımı göndereceğim.
# I'll labour night and day
# Hacı olmak için...
The party high command has decided that... at least one member of every Hindu family will go on a pilgrimage to Ayodhya.
Partinin üst düzey yetkilileri Hindu olan her aileden en bir kişiyi hac için, Ayodhya'ya göndermeye karar verdi.
Sorry bro... I've been neck deep in organising this pilgrimage... I have to coordinate a million things.
Üzgünüm dostum... Bu hac organizasyonu işiyle uğraşıyorum... Milyonlarca şeyi ayarlamak zorundayım.
- The sacred mystery of the cross commands you.
- Hacın kutsal gizemi sana emrediyor.
- I. I carved the letters from our Savior's cross into his neck, driving out the demons.
Şeytanları çıkarmak için kurtarıcı hacımızın harflerini boynuna kazıdım.
You are not a pilgrim!
Sen de hacı değilsin!
In the week leading up to passover, Jewish pilgrims visit the temple daily.
Fısıh Bayramının ilk günlerinde Yahudi hacılar tapınağa günlük ziyaretlerini gerçekleştirirdi.
Now thousands of Jewish pilgrims come to Jerusalem... for the festival of Pentecost.
Binlerce Yahudi hacı Pentekost bayramını kutlamak için Yeruşalim'e geliyordu.
Let's do it. Let's be Pilgrims.
Hadi yapalım, hacı olalım.
- Pilgrims? - Yes.
- Hacı mı?
No, I've returned from a pilgrimage.
Hayır, hac'dan döndüm.
You're quoting my book!
Onu bir hacı, asker ve bir vatansever olarak nitelendirdi. - Kitabımdan alıntı yapıyorsun!
Alchmund was the first pilgrim to bring the Word to Northumbria.
Alchmund sözü Northumbria'ya getirmeyi amaçlayan ilk hacıydı.
Well, I don't see a crucifix on his neck.
Bunun boynunda hac görmüyorum.
Let's do it. Let's be pilgrims.
Hadi yapalım, hacı olalım.
- Pilgrims?
- Hacı mı?
Gonna wear that cross tomorrow?
O haçı yarın takacak mısın?
Recipient of an Iron Cross.
Demir Haç madalyasını almıştım.
What about the Red Cross and FEMA, and those guys?
Peki ya Kızıl Haç ve FEMA ve diğerleri?
I draw on you the holy cross
Kutsal haç üzerinizde olsun.
Uh, no, I'm still volunteering at the cafeteria at the red Cross blood drive.
Ah, ben, aslında Kızıl Haç kan merkezinin oradaki kafeteryada, gönüllü olarak çalışmaya gidiyorum.
- Under the shadow of the cross?
- Haçın gölgesinde mi?
Now we have had submissions from experts from Malaria No More, from UNICEF, from USAID.
Şimdi, alt komisyonları ağırlayacağız. Sıtmaya hayır, UNICEF, Amerikan Kızıl Haç.
- Oh, what a beautiful cross.
- Ne güzel haç bu. - Teşekkürler.
'That is the message of the Cross.
Bu Haç'ın mesajıdır.
'The cross reminds us that there is no'true love without suffering, there is no gift of life without pain.'
Haç bize ıstırap çekmeden gerçek aşkın olmayacağını, acı çekmeden de bir hediye olmayacağını hatırlatır.
'The Cross reminds us that there is no true love without suffering. 'There is no gift of life without pain.
Haç bize ıstırap çekmeden gerçek aşkın olmayacağını, acı çekmeden de bir hediye olmayacağını hatırlatır.
'That is the message of the Cross.'
Bu Haç'ın mesajıdır.
Does it not resemble the cross?
Haç'a benzemiyor mu?
So, were you, like, burning crosses and shit with those guys or like, "Heil Hitler"?
O heriflerin yanındayken haç falan yakıp "Sen çok yaşa Hitler" falan mı diyordun?
"Please deliver to the Red Cross."
Lütfen KızıI Haç'a verin.
You need some help getting up on that cross, or did you bring a ladder?
O haçın üstüne çıkmak için yardım lazım mı, yoksa merdiven getirdin mi?