Hammered Çeviri Türkçe
647 parallel translation
I'm getting some sense hammered into me now.
İçimde bir şeylerin ezildiğini hissediyorum.
The rocks hammered in that old saguaro cactus indicate three directions... but only the one pointing north leads anywhere, though... to some signs carved in those rocks up there.
Bu yaşlı saguaro kaktüsüne çakılan taşlar üç yönü gösteriyor... ama sadece kuzeyi gösteren taşı izlersen... yukarıdaki kayalara oyulmuş işaretlere ulaşıyorsun.
She's like something hammered out of silver.
Sanki çekiçle gümüşten dövülmüş bir şeye benziyor.
Every step of the way, you hammered, drove, pushed, shoved...
Her fırsatta, balyozu indirdin, yönettin, itip kaktın,
At the "Bar des Amis" Getting hammered.
"Bar des Amis" de.
- Yes, sir. Those piles of yours could be hammered below water level before they'd hold.
Temel kazıklar köprüyü taşıyabilmek için su seviyesinin altına çakılmalıydı.
The prison grapevine hammered out the news that a Federal Bureau of Prisons had been created by an act of Congress.
"Kongre'nin isteği ile bir Federal Cezaevleri Bürosu..." "... kurulduğu dedikodusu kulaktan kulağa tüm cezaevine yayıldı. "
Are you so sure this girl will retain everything you've hammered into her?
O kızın kafasına soktuğun her şeyi hatırlayacağından bu kadar emin misin?
Sam hammered away all evening at what he thought were my weak points.
Sam akşam boyunca çalışıp durdu. Eminim aklında benim zayıf noktalarım vardı
Well, my boys kind of hammered it out for me.
Şey, oğlum benim için kendisi çekiçle döverek yaptı bunu.
You're quite hammered.
- Keyifsiz gibisin.
Them critters hammered me into the ground.
O mahlûkatlar beni toprağa gömdüler.
They recognised copper because it's sometimes found in raw lumps on the surface, and in that form, it had been hammered and worked for over 2,000 years already.
Bakırı tanıdılar, çünkü daha önce yüzeyde rastladıkları bir metaldi. Ve bu haliyle şekillendirilerek 2000 yıl boyunca işlenildi.
He has at his command, a material which can be moulded, drawn, hammered, cast, which can be made into a tool, an ornament, a vessel, and which can be thrown back into the fire and reshaped.
Artık elinde eritip, şekillendirip, eşyaya dönüştürebildiği,... ziynet eşyası, hatta karmaşık araçlar üretebildiği ve ateşe atarak yeniden şekil verebildiği bir malzeme vardı.
That's hand hammered.
Elde işlenmiştir.
And beginning with London, whole cities were hammered.
Ve Londra başta olmak üzere şehirler olduğu gibi dümdüz edildi.
( newsreel ) Nation by nation, the delegates stand up for the great new charter they hammered out.
Delegeler, son şeklini verdikleri büyük, yeni antlaşma için ulus ulus ayağa kalkıyor.
Aurora just got hammered!
Aurora ağır bir darbe aldı!
I hammered you good. I've won a lot.
Seni iyi benzettim bunda, değil mi?
I went to my work as usual but the door was shut and locked with a little square of cardboard hammered onto the middle panel.
Her zamanki gibi işe gitmiştim ama kapı kilitliydi ve küçük bir not asılıydı. ( Kızıl Saçlar Kulübü, bu günden itibaren lağvedilmiştir. )
If she were your daughter, would you want her hammered to a pulp by attorneys and the press?
O sizin kızınız olsaydı, küçük düşmesini ister miydiniz? Avukatlar ve basın tarafından yerden yere vurulmasını ister miydiniz?
We'd hammered Oxford's tiddlywinkers only the week before, and there we were, off to hammer the Bosche.
Daha geçen hafta, Oxford'un oyuncularını sopalamıştık. Artık, sıraya girmiş Hans'ları sopalamaya gidiyorduk.
He's trying to lavish luxury on her... -... impress her. - He's trying to get her hammered.
Lüks bir yemek yediriyor ona etkilemeye çalışıyor.
We hammered it. We tried everything.
Her şeyi denedik.
Jesus, it's only 8 : 00, and I'm hammered.
Tanrım, saat daha sekiz ve ben sarhoşum.
Ouiser, you look like hammered shit.
Ouiser, ezilmiş boka benziyorsun.
- It's hammered! - Did you hear that, Mr Boggs?
Bunu duydunuz mu, Bay Boggs?
You look like hammered shit.
Bombok görünüyorsun.
The US News hammered us, but they're always tough.
"US News" bize çullandı, ama onlar hep acımasızdırlar.
And I have hammered out a method to prevent them.
Ve onları engellemek için bir yöntem buldum.
The heel fell off. I hammered it back on.
Topuğu düşmüştü, onu çaktım.
For God's sake, I just hammered her shoe.
Tanrı aşkına, ayakkabısını tamir ettim.
" I have stridden the fuming way Of sun-hammered tracks
" Yürüyorum gündüz gece Güneşin kavurduğu, buhar tüten yollarda
We got hammered the last four games. and it stops right now!
Son dört maçtır yeniliyoruz ve bu şimdi duracak!
- Great tradition. - Who hammered in?
- Güzel bir gelenek
Hammered into killing tools?
Ölüm makineleri yapılmış olmak mı?
They`re hammered.
Yemekten olmalı.
These are students I have hammered into Europe.
Bunlar, Avrupa'nın zihnine kazıdığım öğrencilerim!
Well, I'm hammered.
Doğrusu, sarhoş oldum.
When you put your foot, on this marble threshold your heart must have hammered. Am I right?
sen bu mermere ayağını bastığın zaman senin yüreğin sızlamış olmalı.
Your only destiny is to be the nail that gets hammered down.
Senin kaderin, duvara çakılan bir çivi olmaktan ibaret.
I thought we were gonna get hammered and do it on the "Pac-Man."
Zom olduktan sonra o işi tilt üstünde yapacaktık.
They hammered on the stovepipe to tell me dinner was served.
Yemeğin hazır olduğunu söylemek için bile soba borusuna çekiçle vurdular.
I am hammered. I gotta go home.
Yenildim, evime gidiyorum.
And were going to turn the Coors Brewery over to the beer drinking assholes and everyone can stay wasted, wired, stoned, bombed, hammered, smashed and shit-faced around the clock on another new cable channel,
Ayrıca Coors Biracılık'ı da bu bira içici dallamalara açacağız ki herkes 24 saat dilediği gibi dağılmış, uyarılmış, uçmuş, kafa olmuş, kör kütük zom ve bok suratlı kalabilsin ve onları diğer bir şifreli kanaldan izleyebilelim :
That sound you hear is a nail being hammered into my coffin.
İşte bu ses, tabutuma çakılan çivinin sesidir. Piyasaya donmuş bir çerez çıkarmaya çalışıyorlardı.
No, let's go and get hammered.
Hayır, hadi çıkıp dayak yiyelim.
Oh, all right, you got me. It's the ugly, obnoxious, toothless loser... who got hammered and wouldn't leave you alone all night.
Seni bütün gece rahat bırakmayan o dişsiz zavallıyım.
Just hammered out of his gourd. Just wrecked.
Çok fena sarhoş.
He was so fuckin'hammered he drove the wrong car home.
O kadar sarhoş ki yanlış arabaya binmiş.
He'd come home hammered, lookin'to whale on somebody.
Eve gelip dövecek birilerini arardı.