English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Handball

Handball Çeviri Türkçe

109 parallel translation
We got to go up and play handball.
Yukarıya çıkıp hentbol oynayacağız.
I play handball.
Hentbol oynarım.
You play handball?
Hentbol oynar mısın?
It's a locker room and a handball court.
Giyinme odasıyla eltopu sahası var.
John, be a swell scout. Ring up my club. A handball court for 6 : 15.
John, ahbap, kulübü arayın, saat 6. 15'e bir masa ayırtın.
We got just enough for handball.
Hentbol oynayacak sayıyı tutturduk.
I loved gymnastics... and athletics in summer... or games, like handball.
Jimnastikten yaz sporlarından ya da hentbol gibi oyunlardan hoşlanırım.
- Oh, a little tiny guest house with a handball court, and a little, swimming pool for fleas or something.
- Küçük bir konuk evi. - Çok doğru. El topu sahaları, küçük bir yüzme havuzu.
I knew my immediate neighborhood intimately every candy store, front stoop back yard, empty lot and wall for playing Chinese handball.
Yeni mahalleme çabuk uyum sağladım bütün şekerciler,... arka bahçeler, oyun için boş alanlar ve çin handbolü için duvarlar.
A soccer goal is twice as large as a handball goal!
Bir futbol topu bir hentbol topundan iki kat büyüktür!
I'll be the shame of our Handball team!
Hentbol takımımızı rezil ederim!
He said he was playing handball.
Hentbol oynadığını söyledi.
This is like handball... or cribbage or something.
Bu sanki hentbol iskambil ya da bunlar gibi bir şey.
Play handball with the Wall Street guys.
Borsacılarla hentbol oynarlar.
- Handball Tuesday night?
- Sali hentbola ne dersin?
There's American football every day on the town, as well as basketball volleyball, handball, baseball. Children, it's gonna be a ball.
Kentte her gün Amerikan futbolunun yanı sıra basketbol voleybol, hentbol, beysbol maçları oynanıyor.
- No. I play handball, though.
- Hayır ama hentbol oynuyorum.
I taught him handball, and he's my best opponent because the score's always tied.
Ona hentbol oynamayı örettim ve o benim en iyi rakibim oldu. Evde kavga etmeyiz çünkü sahada ediyoruz.
- 42 years old, collapsed playing handball.
Hentbol oynarken bayılmış.
Ours is out of whack and I got a handball game in two hours.
Bizimkisi bozuldu.Ve benim iki saat sonra handball um var.
- His handball shorts are in our dryer £ ¬ Ray. - Okay.
- Onun handball şortu bizim kurutucuda Ray.
handball £ ¬ all right.
- Tamam. Handball pekala.
How was the handball game today?
- Bugünkü maç nasıldı? - Biz kazandık.
They are handball-playin'motherfuckers.
İlginç adamlardır!
Ready to play some handball?
Ee şimdiye ne diyorsun?
From the women's handball team?
Kadınlar Hentbol takımından?
It's a handball court with a locker room.
Sadece soyunma odası ve hentbol sahası var.
It's a handball court with a locker room attached. And to stay there, I'd have to keep on winning my serve.
Ve orada uyumak için servisi hep kazanmam lazım!
Got you 7 points off your dad first time you ever set foot... on a handball court with him, huh? Who?
Bir hentbol sahasına ilk ayak bastığında babandan 7 puan kazanmanı kim sağladı?
I saw your bit on the handball court... you know, talking about being ready.
Hentbol sahasında ne yaptığını gördüm. Hazır olduğunu söylemenden bahsediyorum.
Walkin'off that handball court... dumping game after game to your fucking old man.
O hentbol sahasından her defasında kahrolası yaşlı babana oyun kaybettim.
We got a handball court and a sauna and way in the back we have this special room.
Hentbol kortumuz, saunamız ve en arkada özel bir odamız var.
Got the l.Q. of a handball.
Ama beyni bezelye kadar.
Did you talk to him about Kyle playing handball? - Maybe.
- Kyle'ın top oynaması ile ilgili konuştunuz mu?
I've tried boxing, handball.
Boks denedim, hentbol denedim.
Yeah, I hit my head playing handball with the soap in that shower.
Sabunla yakalama oynarken kafamı duşakabine vurdum.
Jessica and I were playing handball against the garage door.
Ben anlatabilirim. Jessica'yla ben garaj kapısında hentbol oynuyorduk.
Hey, Frank, that handball tournament starts next week.
Frank hentbol turnuvası haftaya başlıyor.
Bible class has been moved an hour later... to accommodate the teacher's handball schedule.
İncil sınavı bir saat sonraya alındı öğretmenlerin hentbol programına uydurmak için.
- The Reverend plays handball?
- Papazlar hentbol mu oynuyor?
It's back to handball.
Hentbola geri döndü.
I don't care, as long as you stay away from team handball.
Hentbol takımından uzak durduğun sürece umurumda değil.
Handball?
Hentbol mu?
I mean, who the hell remembers a single handball goal?
Demek istediğim, kim bir lanet hentbol golünü hatırlar ki?
Eight years of softball.
Sekiz sene handball.
Play some handball at the Y. Go see Aida at the Met.
Sendikada biraz hentbol oynardım.
The question you've been asking yourself with increased regularity, at odd moments, panting through the extra game of handball, when you ran for the plane in Delhi, when you sat up in bed last night and hit the floor in the office this morning.
Artan sıklıkla kendine sorduğun soru,...
We collided playing handball.
Hentbol oynarken karşılaşırdık.
It's a locker room and a handball court.
Sadece soyunma odası ve hentbol sahası var.
My brother always had this handball.
Kardeşim her zaman bunu taşırdı.
Handball?
- Hentbol mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]