Hasty Çeviri Türkçe
793 parallel translation
Don't be too hasty...
Fazla acele etmeyin.
No hasty arrests, please!
Tutuklama yok!
You shouldnt have been so hasty.
O kadar aceleci olmamalıydın.
Uh, don't be hasty.
Bu kadar aceleci olma.
- Not so hasty.
- Acele etmeyin.
- Aren't you a bit hasty, Mr. Bradley?
- Biraz aceleci değil misiniz bay Bradley?
No need to be hasty.
Sinirlenmene gerek yok
Maybe I was a little hasty when I...
Düşüncesizlik etmiş olabilirim...
- Oh, well, I... wouldn't come to hasty conclusions.
- Ben olsam hemen bu sonucu çıkarmazdım.
I'd hate to see you take any hasty action in a matter like this.
Böyle bir konuda düşünmeden hareket etmeni istemem.
Pop don't make no hasty judgments.
Babam kabalıktan hoşlanmaz.
Judy, it seems to me, if I may say so we are making rather a hasty decision.
Judy, bana öyle geliyor ki... ... çok acele bir karar veriyoruz.
Well, Little Miss Hasty Pudding.
Evet, küçük tatlı telaşlı bayan?
I'm afraid I was too hasty
Çok aceleci davrandım maalesef.
Hasty work is sloppy work
Acele işe şeytan karışır.
- I may have been hasty...
- Önyargılı davranmış olabilirim.
Not so hasty, Sir Guy.
O kadar çabuk değil Sör Guy.
Don't be hasty, Saveliy!
Acele etme, Saveliy!
Perhaps we were a bit hasty, but I'll soon put that right.
Belki biraz acele oldu ama yakında düzeltirim.
Are you sure we're not being too hasty?
Fazla aceleci davranmıyor musun?
- Perhaps I was a little hasty.
- Belkide biraz aceleci davrandım.
Just a moment, Frances, let us not be hasty.
Dur biraz, Frances, acele karar vermeyelim.
That would be as unwise as it is hasty. Why?
Acele davranmak akıIsızlık olur.
" Hildy, don't be hasty.
" Hildy, acele etme.
Don't make any hasty decisions.
Acele kararlar verme.
Why, you are too hasty, sir!
Neden bu kadar acelecisiniz!
I was making a hasty departure.
Ayrılma telâşı içindeydim.
Well, any hasty random discussion would be of no scientific value.
Aceleye getirilen bir görüşmenin hiçbir bilimsel değeri olmayacaktır.
Maybe we're being too hasty, Ashley.
Belki de fazla aceleci davrandık, Ashley.
- Please, Ilsa, don't be hasty.
- Lütfen, Ilsa, telaşlanma.
Nothing's to be gained by hasty action.
Acele ederek hiçbirşey elde edilmez.
Sure. Maybe we were a little hasty.
Evet, belki de aceleci davrandik.
I guess maybe I was a little hasty.
Sanırım biraz aceleci davrandım.
By the rather undignified scuffling which I heard when I came into the hall... I gather that she beat a hasty retreat down the back stairs.
Salona geldiğimde duyduğum oldukça onursuz seslerden arka merdivenlerden telaşla kaçtığı sonucunu çıkarıyorum.
And don't make hasty decisions.
Ve çabuk karar verme.
Their hasty escape.
Ya alelacele kaçışlarına ne demeli!
You shouldn't be so hasty, Specs.
Çok acele etmesen diyorum, Specs.
Now, hold on, that's a bit too hasty.
Dur bakalım hele, çok acele etmeyelim.
Possibly you're being hasty.
Aceleci davranıyor olabilirsiniz.
I've seen too many hasty marriages.
Aceleyle yapılmış çok yanlış evlilikler gördüm ben.
Frizzy, don't you think you're being a bit hasty?
Frissy, çok aceleci davranmıyor musun?
Gentlemen, I'm afraid we were a little hasty.
Beyler, korkarım acele ettik.
However, all reputable scientists warn against jumping to hasty conclusions.
However, all reputable scientists warn against jumping to hasty conclusions.
All I ask is that you two don't do anything hasty.
Sizden tek istediğim düşüncesizce bir şey yapmamanız.
But this time, I think he's been a little hasty.
Ama bu kez sanırım biraz acele etti.
I may have been hasty.
Ben acele ettim galiba.
Well, I wouldn't make a hasty decision.
Karar vermekte aceleci davranmazdım.
With hasty reverence.
Sonsuz saygılarımızla.
Do not do anything hasty.
Aceleci davranma.
Maybe I were a bit hasty.
Belki de biraz acele ettim
Wait a minute. Let's not be hasty.
Durun bir dakika.