Have a drink with me Çeviri Türkçe
318 parallel translation
Would you like to have a drink with me?
Benimle içki içer misiniz?
But I'd feel better about it if you'd have a drink with me.
Yine de benimle bir kadeh içerseniz kendimi daha iyi hissedecegim.
Will you have a drink with me?
Benimle bir içki içecek misin?
Will you have a drink with me, Mr Beaumont?
Benimle bir içki alır mısınız Bay Beaumont?
Have a drink with me.
Benimle iç.
But I'm so glad you came to have a drink with me tonight.
Ama benimle içki içmeye gelmene çok sevindim.
Have a drink with me, Varvara Vasilyevna.
Bizimle iç, Varvara Vasilyevna.
I want you guys to come and have a drink with me.
Gelip benimle bir içki için.
Will you have a drink with me?
Benimle bir içki içer misin?
I would consider it a great honor if you and Nikolas would have a drink with me.
Siz ve Nikolas benimle bir kadeh içerseniz bundan büyük onur duyarım.
Would you have a drink with me?
Benimle bir içki içmek ister misin?
Have a drink with me, my dear.
Benimle bir içki iç, tatlım.
Have a drink with me?
Benimle bir kadeh içer misin?
Have a drink with me, sailor.
Benden bir içki iç, denizci.
Why not skip garbage disposals and have a drink with me.
Çöpü boşver, benimle içmeye gelsene!
Please have a drink with me.
Lütfen benimle içer misiniz?
Say, Doris? Would you like to have a drink with me?
Doris, benimle içki içmek ister misin?
- Come have a drink with me.
- Bir şeyler içelim mi?
Have a drink with me.
Bir şeyler içelim mi?
So have a drink with me!
İçelim o zaman!
Have a drink with me, please.
Benimle iç lütfen.
Can't have a drink, too good to have a drink with me.
İçemezmiş, benimle içemeyecek kadar iyisin.
Please stay and have a drink with me.
Lütfen kalıp benimle bir içki için.
Have a drink with me.
Bir içki içelim.
- You'll have a drink with me, captain?
- Benimle içer misin, Kaptan?
Have a drink with me, my friend.
Benimle bir içki iç, arkadaş.
I thought maybe you'd like to come out and have a drink with me.
Belki bir yerlerde bir şey içeriz diyordum.
Have a drink with me and all these pretty girls.
Benimle ve bütün bu tatlı kızlarla bir içki iç.
Have a drink with me before you go.
Gitmeden önce benimle bir içki iç.
- Have a drink with me tonight.
- Bu gece benimle içki iç.
Would you like to have a drink with me?
Benimle bir içki içmek ister misin?
Come on, have a drink with me.
Gel de benimle bir şey iç.
You come by someday and you have a drink with me.
Bir gün gel ve benimle iç, olur mu?
Maybe he wants to have a drink with me.
Belki de benimle içki içmek istiyor.
I want... Somebody's gonna have a drink with me.
Ben... birinin benimle içki içmesini istiyorum.
Well, you — Well, you could have a drink with me.
Mesela, Benimle bir içkiye ne dersin?
Have a drink with me, Zhong Tang
Hadi gel içelim, Zhong Tang
The least you could do is have a drink with me.
En azından benimle bir içki içebilirsin, değil mi?
It was Jones from the grog shop... who begged me to have a drink with him.
Meyhaneden Jones'tu kendisi. Onunla içki içmek için beni ikna etti.
You could sit with me and have a drink.
Benimle oturup bir içki içebilirsin.
No, I'm just inviting you to have a friendly drink with me.
Hayır, sadece dostça içki içmeye davet ediyorum.
I'd like to invite you to come downtown with me and we'll go to a charming little place called Charlie's and we'll have a drink.
Sizi şehirdeki evime davet ediyorum, Charlie'nin Barı diye ufak, güzel bir bar var, oraya gidip bir şey içeriz.
But are you sure you wouldn't have time to come downtown with me and have a drink?
- Şehre gelip benimle bir şey içmek için vaktiniz olmadığından emin misiniz?
When I see you across the room with a girl... when I see you dancing with her... something inside of me jumps... and I think I'll just have to have a drink or I'll do something terrible.
Seni karşı odada bir kızla birlikte görünce.. ... onunla birlikte dans ettiğini görünce içimde garip bir his oluyor ve içmeliyim diye veya korkunç bir şey yapmalıyım diye düşünüyorum.
Walk town to the tavern with me and let's have a Christmas drink.
Benimle kasabaya birahaneye gel, bir Noel içkisi içelim.
That's right, Mary Ann, you come and have a little drink with me.
Sorun yok, Mary Ann, sen benimle bir içki içebilirsin.
My Colonel, have a drink for me with Prince Grigory.
Komutanım, benim için Prens Grigory ile bir içki için.
You always told me if I was ever clean, you'd have a drink of whiskey with me.
Hep bana yeteri kadar temiz olsam benimle viski içmek isteyeceğini söylerdin.
Would you like to have a drink with me?
Bir kadeh içelim mi?
Would you come and have a drink with me?
Bir şeyler içmek için benimle gelir misin?
Have a last drink with me.
Benimle son bir içki iç.