Having Çeviri Türkçe
83,275 parallel translation
Yes, if a family member disappears... It may not be nice having a stranger around.
Evet, anlıyorum, aileden bin'kaybolunca, ortalıkta bir yabancının olması hoş olmayabilir.
You're having a dream, okay?
Rüya görüyorsun tamam mý? Hadi uyan.
Putting them back and then not having Dan find out I took his stuff.
Dan, eşyalarını aldığımı anlamadan onları geri koymak.
Now having explained myself, I'll go.
Her şeyi açıkladığıma göre artık gideceğim.
But having you around makes it okay.
Ama... yanımda sen olunca sorun olmuyor.
This is Bob, the guy I'm having an affair with.
Bu Bob. Yasak ilişki yaşadığım adam.
- Having him there makes me feel better.
- Yanımda olması iyi hissetmemi sağlıyor.
You have issues in your life that are going to keep you from having real relationships.
Seni gerçek bir ilişkiden alıkoyan ciddi sorunların var.
- Are we having fun?
- Eğleniyor muyuz?
- I'm having another drink.
Bir içki daha içiyorum.
- I'd tell you to put food in your stomach, but unfortunately, I only ordered enough to give the appearance of having food.
Sana midene biraz yemek girmesini söylerdim fakat maalesef sadece yemek varmış gibi görünecek kadar yemek ısmarladım.
- You just might as well keep drinking,'cause if we're not having fun, what the hell are we doing here?
İçmeye devam edebilirsin çünkü eğlenmiyorsak burada ne halt yiyoruz?
I am having fun.
Eğleniyorum burada.
Just having my monthly woe.
Aylık üzüntümü yaşıyorum.
Are you saying that we will be having intercourse with the men between the wives'legs?
Şimdi siz, karısının bacakları arasında... adamla cinsel birleşme yaşayacağımızı mı... söylüyorsunuz?
She must be having trouble coping.
Bununla baş edemiyor olmalı.
And we'll be having a side dish of "How's Abby doing?"
Yanında da biraz "Abby neler yapıyor?" olacak.
What if we kill that dentist who got that woman pregnant while she was having her wisdom teeth out?
20 yaş dişini aldırmaya giden kadını hamile bırakan dişçiyi öldürmeye ne dersin?
Actually, we're real estate brokers who have been having trouble selling this place.
Aslında burayı satmakta zorlanan birer emlakçıyız.
I grew up, I tried to get out of it and my dumb sister gets a divorce so I end up having to help her out.
Büyüdüm ve bunu bırakmaya çalıştım ama aptal kız kardeşim boşandı ve ona yardım etmek zorunda kaldım.
- I just miss going out, having a life.
- Çıkıp hayatımı yaşamayı özledim.
You two should be having more fun.
İkinizin daha çok eğlenmeye ihtiyacı var.
She's also having a corrupting influence on Eric Bemis.
Eric Bemis'i de kötü etkiliyor ve...
- We were having sex.
- Sevişiyorduk!
We were having sex and it turned into fighting.
Sevişiyorduk ve sonra kavgaya dönüştü.
Can you arrest a 16-year-old for having a foul mouth?
Ağzı bozuk diye 16 yaşındaki bir kızı tutuklayabilir misiniz?
I won't be having sex in your lifetime.
Ömrün boyunca seks yapmıyor olacağım.
But I kinda like having a home office.
Ama ev ofisini sevmiyor değilim.
- [Rick] They don't have a motive yet, but having the guy's finger makes Dan pretty suspicious.
Henüz bir gerekçeleri yok ama adamın parmağının onda olması Dan'den şüphelenmeye yeter.
I was just trying to teach my daughter a lesson about doing the right thing but having experienced you, I think you should give her the money back.
Kızıma doğru şeyi yapmakla ilgili ders vermeye çalışıyordum. Ama sana maruz kaldıktan sonra bence onun parasını geri vermelisin.
Yesterday, she asked me what I was having a bad day about.
Dün neden kötü bir gün geçirdiğimi sordu.
Make it two of whatever he's having.
- Ne alıyorsa bir tane de bana.
I feel like I deserve it after having to sit through that with a straight face.
O kadar süre gülmeden durduğum için hak ettiğimi düşünüyorum.
Louis, the thing I'm having trouble dealing with has nothing to do with that person at your firm.
Louis şu an zor zamanlar geçirmemin şirketindeki adamla hiç alakası yok.
And we only have one shot at having someone speak for me.
Adıma konuşacak kişiyi seçmek için tek bir şansımız var.
And I certainly don't call it having integrity.
Hele de dürüst olmak hiç demem.
I stopped being your secretary, you started having panic attacks, and I'm not saying that's gonna happen again, but you just got a look on your face, and I wanna make sure you're okay with all of this.
Tekrar olacağından değil ama yüzünde garip bir ifade var. Bununla bir sorunun olmadığından emin olmak istiyorum.
Well, maybe you didn't notice, but you and Louis were having a private meeting.
Belki fark etmemiş olabilirsin ama o toplantı Louis ile senin arandaydı.
Yeah, well, if you can't figure out a way to win without Rachel's help, then maybe I shouldn't have brought you back in the first place because I've had about enough of having every employee I have question every decision I make.
Eğer Rachel'ın yardımı olmadan kazanacak bir yol bulamıyorsan belki de en başta seni tekrar işe almamalıydım çünkü her çalışanımın kararlarını sorgulamasından artık bıktım.
I've been having the episodes again.
Nöbetler yeniden başladı.
I'll have what they're having.
Onların içtiğinden istiyorum.
He took care of me, promised that I'd never have to go back to my home or my dad or his girlfriend, who made me have an abortion'cause she thought the only reason I was having a baby
O benimle ilgileniyordu, evime asla geri dönmeyeceğim için ona söz vermiştim, Babam ve bana kürtaj yaptıran kız arkadaşı, bir bebeğim olmasının nedenini dikkat çekmek için olduğunu düşünüyordu.
I think about it, and I see there's a lot of good that comes from having a baby with you.
Düşünüyorum ve seninle bebek sahibi olduğumuzda gelecek olan birçok güzel şeyi görüyorum.
I actually haven't even told Moira that we've been having lunch and hanging out.
Öğle yemeğine çıktığımızı Moira'ya söylemedim. Ve takıldığımızı.
Exactly, that's why I'm just, like, we're having lunch in broad daylight.
Aynen öyle. Sadece gündüz vakti yemek yiyoruz.
They're having dinner at the home of a very powerful Commander.
Guclu bir komutanin evinde aksam yemegi yiyecekler.
Handmaids are having children for the entire nation.
Hizmetciler butun bir ulus icin cocuk sahbi olur.
It was about breaking him and having her watch him go on tilt.
Onu parçalarken, kadının da izlemesini istiyordun.
The last time I saw her, she was having fun.
Onu son gördüğümde eğleniyordu.
Do you really wanna chance Damien Darhk having the power to rewrite reality?
Damien Darhk'ın gerçekliği yeniden yazma gücüne sahip olması riskini göze almak ister misin?
And that already on top of me having to make Mon-El a suit.
Ve zaten Mon-El içinde kostüm yapmam gerekiyor.