Hawthorne Çeviri Türkçe
481 parallel translation
Brother Hawthorne here says you agreed to furnish him two yokes of oxen... to break up 20 acres of prairie sod ground.
Howthorne kardeş burada diyor ki 80 dönümlük arazisini sürmek için bir çift öküz tedarik edeceğin konusunda Onunla anlaşmışsın.
Now, it says here, Brother Hawthorne... that you owe Brother Woolridge $ 55.47 board... at the rate of a dollar and a half a week.
Hawthorne kardeş, burada yazılanlara göre Woolridge'e yarım haftalık çift sürme kirası yani dolar hesabıyla 55.47 dolar borcun varmış.
I attempt to instill a bunch of bobbysoxers... and drugstore Romeos with a reverence for Hawthorne... and Whitman and Poe.
Bir grup moda düşkünü kız ve acemi zamparaya Hawthorne, Whitman ve Poe'ya saygıyı aşılamaya çalışıyorum.
I trust he's a man of substance, Hawthorne.
Umarım iyi biridir.
Don't be penny-wise, Hawthorne.
Cimrilik etme Hawthorne.
Send him a sharp cable, Hawthorne.
Ona sert bir telgraf gönder Hawthorne.
Perhaps I'm being too severe, Hawthorne?
Çok mu sert oldu Hawthorne?
Add this, Hawthorne.
Şunu da ekle Hawthorne.
Hawthorne.
- Uçuşun iyi miydi?
Do look at essentials, Hawthorne.
Ayrıntılarda kaybolma Hawthorne.
You know, Hawthorne, we owe a great deal of this to you.
Hawthorne, bu konuda sana çok şey borçluyuz.
Well done, Hawthorne.
- İyi iş başardın Hawthorne.
A cable from Hawthorne in Jamaica.
Jamaika'daki Hawthorne'dan gelmiş.
London wouldn't want you to, whatever Hawthorne thinks.
Hawthorne ne düşünürse düşünsün, Londra'dakiler gitmeni istemezdi.
My name is Algernon Hawthorne... Col. Hawthorne. - You're a colonel?
Adım Algernon Hawthorne, Albay Hawthorne.
Give Mr. Hawthorne the keys or we'll never get there.
Bay Hawthorne'nun anahtarlarını ver. Yoksa gidemeyeceğiz
It's Russell and Mr. Hawthorne!
Russell ve Bay Hawthorne da orada!
Tell him they've cornered the infant at the Hawthorne School... in West Los Angeles.
Ona, bebeği Batı Los Angeles'daki Hawtorne Okulunda köşeye... sıkıştırdıklarını söyleyin.
Nathaniel Hawthorne.
Nathaniel Hawthorne.
Hawthorne Avenue, LA.
Hawthorne Avenue, Los Angeles.
Are you sure, Mr Hawthorne?
Emin misin Bay Hawthorne?
Mr Hawthorne...
- Bay Hawthorne.
It's just like Mr Hawthorne said, Wait.
Aynen Bay Hawthorne'un dediği gibi, Walt. Bate çılgının teki.
- Mr Hawthorne...
- Bay Hawthorne?
- Your father and I used to...
- baban ve ben... - Bay Hawthorne.
- I'm sorry, Mr Hawthorne.
Üzgünüm Bay Hawthorne. Ricky.
You're out of your skull. You know that, Mr Hawthorne?
Sen beyinsizin tekisin, bunu biliyor musun, Bay Hawthorne?
Thanks, Mr. Hawthorne.
Teşekkürler Bay Hawthorne.
I can explain, Mr. Hawthorne.
Açıklayabilirim Bay Hawthorne.
My father's mother, she was a Hawthorne.
Babamın annesinin soyadı ise Hawthorne'muş.
Listen, late last night a Hawthorne Hills man discovered his wife lying unconscious on top of their car.
Dinleyin, geçen gece Hawthorne Hills'te adamın teki karısını arabalarının üzerinde baygın bir şekilde yatarken bulmuş.
Hawthorne Hills?
Hawthorne Hills mi?
In the red corner, wearing gold trunks, from Hawthorne, California, at 207, the Heavyweight Champion of the State of California, Tiger Joe Jackson.
Kırmızı köşede ise, altın rengi şortuyla Hawthorne, California'dan, 94 kiloda Kaliforniya'nın ağır siklet boks şampiyonu, Kaplan Joe Jackson.
- Sergeant Hawthorne!
- Çavuş Hawthorne!
- Where's Hawthorne?
- Hawthorne nerede?
You'll be back in Boston before me sitting by the fire, reading Hawthorne, cup of decent coffee.
Benden önce Boston'a döneceksin, şöminenin başında oturup, Hawthorne okuyacak, kahve içeceksin.
I took your course at Columbia, Hawthorne, Original Sin and the American Experience.
Profesör Van Doren Colombia'da dersinize girmiştim.
Was it the Hawthorne or the sin?
Hawthorne mu yoksa, günah mı değiştirdi?
Oh, no, it's nothing. Just there was a question about Hawthorne.
- Hawthorne'dan bir soru vardı.
When I was finishing the Hawthorne book, I tossed and turned so badly your mother threatened to check into a hotel. Oh, sure.
Hawthorn'u tamamlarken yatakta öylesine debelenmişim ki... annen bir otele taşınmakla tehdit etti.
- What are you reading?
- Ne okuyorsun? - Hawthorne.
- What were you reading?
- Ne okuyordun? - Hawthorne.
Hawthorne. Nathaniel Hawthorne.
- Nathaniel Hawthorne
You know, bigger than a bread box ; Used to occupy the recently dead Colonel Hawthorne.
Bilirsin, ekmek kutusundan büyükçe, yeni ölmüş albay Hawthorne'da yerleşik.
Did you know an Arnold Hawthorne?
Arnold Hawthorne'u tanır mısınız?
Colonel Hawthorne was at Chosin.
Albay Hawthorne Chosin'deymiş.
My name's Hawthorne.
Adım Hawthorne.
Hello, Mr Hawthorne.
Merhaba Bay Hawthorne.
- So...
Hawthorne ve Hawthorne.
- Hawthorne and Hawthorne for ever.
- Daima. - Neden olmasın?
Nah, not Hawthorne.
Hayır, Hawthorne'un yoktu.