English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He's angry

He's angry Çeviri Türkçe

923 parallel translation
He said you'd be angry if I tried to make trouble.
Eğer sorun çıkarmaya çalışırsam çok sinirleneceğini söyledi.
Now he's angry because you're late
Geç geldiğin için bak kimi kızdırdın.
He couldn't be angry at you, could he?
Sana kızmış olamaz, ne dersin?
But when he's angry, that's terrible.
Ama kızgınken korkunç oluyor.
He's angry with me.
Bana kızgın.
- He's angry
- Çok sinirli ona göre.
- See you later. He... he's angry?
Sonra görüşürüz.
He's always angry.
O her zaman kızgındır.
Ah, he's a disagreeable man. He's an angry man, and he always keeps to himself. [Scream]
- O kaba ve sinirli bir adam, daima kendini düşünür.
- But, but, he.. he's angry, he said that...
- O sinirli. O dedi ki...
- That's why he's so angry with me.
- İşte bu yüzden, bana çok kızgın.
Something tells me he's angry.
İçimde bir his, kızdığını söylüyor.
He said to tell you he's not angry.
Kızgın olmadığını bilmeni istedi.
He's been through two wars and quite badly, really, with all the stupidity and waste of the first and the angry pride and despair of this one.
İki savaşa girdi ve çok kötü şeyler yaşadı. İlkinin aptallığı ve ziyanı ve bunun kızgın gururu ve umutsuzluğu yüzünden.
He's angry.
Kızdı.
He's a wild, angry kid.
O yabani, kızgın bir çocuk.
And in the light thrown by this angry fire... the young face of the dead copilot could be seen... his eyes still open, as though even in death he could still watch for the enemy.
Ve bu kızgın ateşin ışığında... ölmüş ikinci pilotun genç suratı görünüyordu. Gözleri hala açıktı, sanki ölümde bile düşmanı gözleyebilirmişçesine.
"It's father ; he's angry"
"Baban, kızgın"
He's still angry.
Hala kızgın.
He's angry.
Sinirlenmiş mi?
He's an angry man, yes and bitter and frustrated, but...
Öfkeli bir adam, evet ve kırgın ama...
He's the one who's angry
Gördüğün gibi, kızan da o oldu!
But maybe hejust says that because he's angry. - Get out!
- Bize kızmış, belki de darılmıştır.
My grandfather was a clergyman, and he'd have been very angry to have thought any of his family had taken up with Molly Seagrim's leavings.
Babam bir rahipti. Molly Seagrim'in artıklarıyla arkadaşlık ettiğim düşüncesi bile onu çok ama çok kızdırırdı.
Not while he's still angry.
ama önce sakinleşmesi gerek.
Or been cornered in an office by some angry old bull of a businessman who was out to take what he figured was coming to him.
Veya bir ofiste, başına gelecekleri anlamış kızgın ve yaşlı bir işadamı tarafından köşeye sıkıştırılacaktın.
He opens his mouth and I get angry. It's so stupid!
Bu salak her ağzını açtığında sinirden gözüm dönüyor.
He's angry with us, isn't he?
Bize çok sinirlenmiş, değil mi?
He's angry. He's going to say : "That's domestic slavery!"
"Bu iç kölelik!" diyecekti.
He's angry, yes?
O kızgın, evet?
I got angry because he told me it was a false alarm.
Yanlış alarm olduğunu söylediği için kızdım.
He's not in a position where he can get angry, is he?
Sinirlenecek konumda olmaması gerekir, değil mi?
Actually, he's angry at the girl.
Aslında kızgınlığı kıza.
- He's angry.
- Kızdı.
You sold Mr. Johansson a car, and he's very angry now.
Bay Johansson'a bir araba sattın ve şu an çok sinirli.
I'm sad and angry that he's become like this.
Böyle birisine dönüştüğü için çok üzgünüm ve öfkeliyim.
He's very angry with somebody.
Birine çok kızgındı.
So he's not angry.
Yani, kızgın değil.
He's an angry, bitter man.
Öfkeli, sinirli bir adam.
I should think he's very angry with you at the moment.
Eminim şuanda senin için baya öfkelidir.
He's very angry.
Çok kızgın.
I can't imagine why he's so angry. All I said was that he reminded me of Romeo.
Tek söylediğim, bana Romeo'yu andırdığıydı.
Would you like to see what he does when he's angry?
Kızdığında ne yaptığını görmek ister misiniz?
I don't think a man kills with his hands unless he's angry.
Bir adamın kızmadıkça elleriyle cinayet işleyeceğini sanmıyorum.
- He is angry with me?
- Benden rahatsız mısın?
He's angry with me, but now I'll apologise and we'll make a peace.
Bana kızdı, bana. Ama şimdi özür dileyeceğim, barışacağız ; ver şu elini.
But one day the dog got angry and after the first kick he started to bite.
Ama birgün köpek kızdı ve adamın ilk tekmesinden sonra onu ısırmaya başaladı.
He's very young and frightened and because of it, very angry and hostile.
Çok genç ve korkmuş durumda. Korktuğu için de çok öfkeli ve düşmanca davranıyor.
Then I became angry, and said to him, "He's dead."
Sonra kafam kızdı, ona "öldü" dedim.
I think he's angry with you.
Bence sana biraz sinirli.
He's very angry.
Çok sinirliydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]