English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He's incredible

He's incredible Çeviri Türkçe

247 parallel translation
That Mr Gantry, he's absolutely incredible.
Şu Bay Gantry, kesinlikle inanılmaz biri.
He's incredible.
O olağanüstü.
This submarine was powered with some incredible method he'd invented himself.
Denizaltı onun bulduğu inanılmaz bir yöntemle çalışıyordu.
He's incredible.
İnanılmaz biri.
He's done incredible work in Asia and some awful place in Africa.
Asya ve Afrika'daki sefil yerlerde inanılmaz işler yapmış.
It's got the most incredible bomb you've ever seen in your life. He's got a C —
adam C patlayıcısı...
I'd be out of nursing, but he says it's the best way to get promoted! Incredible news.
Kore'ye gelmeye parası yetmeyen kör ağabeyim için çalışıyorum.
For incredible that it seems, it did not have communications saw radio nor he was on for telegraph to the other quartéis-generals.
Telsiz bağlantısının dahi olmaması şaşkınlık vericiydi. Sahra birlikleriyle telsiz iletişimi kurulmuyordu.
Well, there was that one time when he got that incredible bottle of claret.
Şu inanılmaz bordo şarap şişesini getirdiği sırada bir kez ayrıldı.
He's proud and aloof, with incredible swordplay.
Inanılmaz kılıç yeteneğiyle çok kibirli ve soğuktur.
It's incredible what he's...
Bu inanılmaz
Those players are much better than we used to be... Number four, that tall blonde guy... He's incredible!
14 00 : 39 : 32 : 22 Şimdiki oyuncular, bizim 23 00 : 39 : 36 : 02 4 Numara, uzun, sarışın olan... 03 00 : 39 : 38 : 24 inanılmaz!
He's incredible.
Harika biri.
He's incredible.
İnanılmaz birşey.
He's been incredible.
Bize çok yardımı oldu.
And he's got this incredible girlfriend.
Çok güzel bir kız arkadaşı var.
You're a great skier, but he's incredible.
Sen harika bir kayakçısın Lane, ama o inanılmaz.
He's incredible.
İnanılmazdır.
It's so incredible he can wake up to open and close the gate at every high or low tide without fail.
Hiç aksatmadan her gelgitte geçidi açıp kapatmak için uyanabilmesine akıl sır ermiyor doğrusu.
I think there's an incredible coincidence here. I think he sounds exactly like Mister Ed.
Bence sesi Bay Ed'e çok benziyor.
I don't know where he's going. All of these people, I'm sure they have incredible families. But I have...
Bütün bu insanların mükemmel aileleri var, ama benim harika bir kardeşim var.
You should see this painting he made for me. It's like, incredible, so...
Benim için yaptığı resimleri bir görmelisiniz.
He's incredible. And he's just my type.
İnanılmaz biri. ve benim tipim.
He's met with incredible success.
İnanılmaz bir başarı elde etti.
Oh, and then after an incredible night go back to your high school sweetheart tell him he's the only one and plan the wedding.
Ve inanılmaz bir gecenin ardından lisedeki sevgiline dönüp hayatının aşkı olduğunu söylersin ve düğün planlarına başlarsın.
He's incredible.
İnanılmaz.
He ain't here, but for him to leave this incredible a Ki behind...
Burada değil, ama ayrılırken arkasında inanılmaz bir Ki bırakmış...
Once he learned of Broli's incredible battle power, your father, King Vegeta...
Bir kere Broly'nin inanılmaz gücünü öğrenince, baban, Kral Vegeta...
He has this "unique" opportunity for an "incredible" Christmas.
- Öyle mi? Neden? - Muhteşem bir Noel geçirme fırsatı çıkmış.
He's this incredible jerk who...
Herif tam bir pislik.
- He's incredible!
- İnanılmaz birisi!
He's an incredible plastic surgeon.
Duydun mu Frasier? Her şey iyi geçmiş.
Do you think it incredible that Mr Collins could procure any woman's good opinion, because he didn't succeed with you?
Sence Mr Collins seninle olmadı diye başka bir kadının sevgisini kazanamaz mı?
Chandler's coming and he has incredible news.
Chandler geliyor, ve mükemmel bir haberi var.
He's incredible.
İnanılmaz bir şey.
I felt this incredible surge of power... like God must feel when he's holding a gun.
Bu inanılmaz dalgalanma gücüne tutuldum tıpkı elinde silah tutarken Tanrı'nın hissettiği gibi.
He's hid himself with incredible speed!
İnanılmaz bir hızla kendini sakladı!
He was an incredible painter.
- Bence müthiş ressammış.
- He's incredible.
- O inanılmaz.
He drove a Corvette in The Magician, A Ford pickup truck in The Incredible Hulk, and in The Courtship of Eddie's Father, he walked.
"Sihribaz" da Corvette, "Müthiş Hulk" ta Ford Kamyonet kullandı "Eddie'nin Babası" nda ise yürüdü.
He's so incredible!
O inanılmaz!
Sometimes he's like an incredible genius.
Bazen inanılmaz bir dahi gibi.
It's incredible what a recovery he's made.
Müthiş bir hızla iyileşiyor.
He just called, he's in the building.He sounded so incredible!
Az önce aradı. Binada. Sesi inanılmazdı.
Since then, I keep thinking, is he gonna become president, or an astronaut, or, like, this fantastic pastry chef who would make the most incredible flan?
- O andan beri, devamlı başkan, astronot ya da dünyanın en inanılmaz meyveli pastasını yapacak muhteşem bir pasta aşçıbaşısı olacak diye düşünüyorum.
My father said it's the most incredible invention he'd ever seen.
Babam, bunun gördüğü en inanılmaz icat olduğunu söylemişti.
- He's incredible.
- İnanılmaz biri.
He's like this beautiful face and this incredible body, and I genuinely don't care that he's kind of lame.
Çok güzel bir yüzü ve inanılmaz bir vücudu var. Aslında salak olmasına aldırmıyorum.
But before, he was thrown on these shelves with incredible force.
Ama ondan önce inanılmaz bir güç onu bu raflara fırlatmış.
Incredible. He can solve Tomo's whacky riddles.
İnanılmaz.Tomo'nun kaçık bulmacalarını çözebiliyor.
He's an incredible kid.
İnanılmaz bir çocuk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]