He's lucky to be alive Çeviri Türkçe
41 parallel translation
- He's lucky to be alive.
- Yaşadığı için şanslıymış.
- He's lucky to be alive.
- Yaşadığı için şanslı. - Biz de öyle.
He's lucky to be alive.
Haklısın.
He's lucky to be alive.
Yaşadığı için çok şanslı.
He's lucky to be alive.
Hayatta olduğu için şanslı.
He's lucky to be alive.
Yaşadığı için şanslı.
- He's lucky to be alive.
- Adam yaşadığı için şanslı.
HE'S LUCKY TO BE ALIVE, MA'AM.
Hayatta olduğu için şanslı efendim.
Well, he's lucky to be alive.
Peki, yaşadığı için çok şanslı.
He's lucky to be alive. If he doesn't rest, he will die.
Yaşadığı için şanslı, ama dinlenmezse ölür.
The guy was septic. He's lucky to be alive.
Adam mikrop kapmış. hayatta olduğu için şanslı.
He's lucky to be alive. There's hoofprints everywhere.
Yaşadığı için şanslı, her yerde nal izi var.
He's lucky to be alive.
Hayatta kaldığı için şanslı.
Basically, he's very lucky to still be alive.
Doğrusu, hayatta kaldığı için çok şanslı.
Bob's lucky to be alive, and he needs constant nursing.
Bob yaşadığı için çok şanslı, ve sürekli bir bakıcıya ihtiyacı var.
Doctor says he's very lucky to still be alive.
Doktorlar hala hayatta olduğu için onun çok şanslı olduğunu söylüyorlar.
He's lucky to be alive.
Hayatta kalması büyük şans.
Doctors say the next few hours will give them a better understanding of his condition, but he's lucky to be alive.
Doktorlar durumu hakkında net bir bilgi vermek için birkaç gün bekleme gerektiğini ancak hayatta kaldığı için şanslı olduğunu söylediler.
The doctors say he's lucky to be alive.
Doktorlar, yaşadığı için şanslı diyor.
He's lucky to still be alive.
- Hayatta olduğu için şanslı.
He's still in a coma, but they said he's lucky to be alive.
Hala komada ama yaşadığı için şanslı diyorlar.
You're lucky to be alive. - He's after Hank.
- Hayatta olduğun için şanslısın.
Put a bomb in his car. He's lucky to be alive.
Arabasına bomba koydular.
He's lucky to be alive.
Hala hayatta olduğu için şanslı.
Offscreen... " He's lucky to be alive.
Sahne arkasında... " Hayatta olduğu için şanslı.
At this point, he's lucky to be alive.
Bu noktada, hayatta olduğu için bile şanslı.
Well, he's lucky to be alive.
Hayatta olduğu için şanslı.
Well, he's got... Impulse control issues and he's lucky to be alive.
Aslında, onun dürtü kontrolü sorunu var ve hayatta olduğu için çok şanslı.
- He's lucky to be alive.
- Hayatta olduğu için şanslı.
Greg's lucky to be alive, but he's out of the fight.
Greg hayatta olduğu için şanslı, ama dövüşten çekildi.
He's lucky to be alive.
- Hayatta olduğu için çok şanslı.
You have a new orphan, and he's lucky to be alive.
Yeni bir yetim var. Ve hayatta olduğu için şanslı.
He's okay. He's lucky to be alive.
Yaşadığı için şanslı.
He's lucky to be alive, really.
Hayatta olduğu için çok şanslı gerçekten.
He's lucky to be alive.
Hala yaşadığı için şanslı.