He's not answering his phone Çeviri Türkçe
168 parallel translation
He's not answering his phone. Sorry.
Maalesef telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering his phone.
Telefonu cevap vermiyor.
He's not at home, he's not answering his phone.
Evine gitmemiş. Telefonlarına cevap vermiyor.
But if he's there, he's not answering his phone.
Ama telefonuna cevap vermiyor.
Dude didn't come to work today, and he's not answering his phone.
Bugün işe gelmedi, telefonu da cevap vermiyor.
He's not answering his cell phone.
Cep telefonu cevap vermiyor.
Well, he's not answering his cell phone.
Şey, cep telefonu cevap vermiyor.
And he's not answering his phone.
Ve telefonu cevap vermiyor.
- He's not answering his cell phone.
- Cep telefonunu açmıyor.
Obviously he's not answering his cell phone and...
Telefonuna cevap vermiyor...
He's not answering his cell phone.
Cep telefonunu da açmıyor.
- He's not answering his phone.
- Telefonunu açmıyor.
Now he's not answering his cell phone
Şimdi de cep telefonu cevap vermiyor.
Well, his key's at reception and he's not answering his phone.
Anahtarları resepsiyonda ve telefona da cevap vermiyor.
He's not answering his cell phone.
Cep telefonuna cevap vermiyor.
I don't know, he's not answering his phone or his door.
Bilmiyorum, Telefonuna cevap vermiyor Kapısını açmıyor.
Nobody's answering the phone in Bryce's office, and he's still not picking up his cellphone.
Bryce'ın ofisindeki telefona kimse yanıt vermiyor... ve cep telefonuna da cevap vermedi.
He's not answering his phone.
Telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering his phone.
Telefona cevap vermiyor.
Owen's still not answering his phone. he's been even more erratic than usual since that thing with Diane.
- Owen hala telefona cevap vermiyor. - Diane olayından beri... -... pek keyfi yok.
- He's not answering his cell phone.
Cep telefonuna cevap vermiyor.
I--I'M TRYING TO GET IN TOUCH WITH HIM, BUT HE'S NOT ANSWERING HIS PHONE.
Be--ben ona ulaşmaya çalışıyorum, ama telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering his home phone or his cell phone.
Ne ev telefonunu, ne de cep telefonunu açmıyor.
You weren't answering your phone, and Mr. Gable is checking in, and he's not happy with his room, and he's being really high-maintenance about it, and I don't know what to do with him.
Odasını beğenmemiş ve bununla ilgili çok nükteli davranıyor. - Adamla ne yapacağımı bilemedim.
He's not answering his cell phone, and his van is missing.
Cep telefonuna cevap vermiyor, minibüsü de kayıp.
Well, he's not at home, not at the hangar not at AeroNomics - and he's not answering his cell phone.
Evinde değil, hangarda değil, AeroNomics'te değil cebine de yanıt vermiyor.
He's not answering his phone.
Telefonunu açmıyor.
- He's not answering his phone.
- Telefonuna cevap vermiyor.
Jack went to see CC, and he hasn't come back yet, and he's not answering his phone.
Jack C.C.'yi görmeye gitti, henüzgeri gelmedi ve cep telefonuna da cevap vermiyor.
You try calling him? He's not answering his phone.
Telefona cevap vermiyor.
The door's locked, he's not answering his phone.
Kapı kilitli, telefonuna cevap vermiyor.
He's an independent plumbing contractor, so he makes his own schedule, and he's not answering his phone
Serbest çalışan bir sıhhi tesisatçı, kendi programını kendisi yapıyor, ve telefonuna yanıt vermiyor.
Dubaku hasn't arrived at the airfield, and he's not answering his cell phone.
Dubaku havaalanına gelmedi, ve telefonu cevap vermiyor.
We've been calling his cell phone for three days. He's not answering.
Üç gündür cep telefonunu arıyoruz, yanıt vermiyor.
Listen, he's not answering his cell phone.
Juan cep telefonuna cevap vermiyor ama.
- I need sleeping pills. but he's not answering his phone.
Uyku hapına ihtiyacım var. Wilson'dan isteyecektim ama telefonunu açmıyor.
He's not answering his phone.Is he with you?
Telefonuna yanıt vermiyor. Yanında mısın?
He didn't return his car and he's not answering his cell phone.
Dün geceden beri ne geri dönmüş, ne de aramalara cevap vermiş.
He's not answering his phone. He's not at his place, either.
Telefonuna cevap vermiyor, evinde de değil.
I'm looking for carter. He's not answering his phone.
Carter'ı arıyorum, telefona cevap vermiyor.
Well, he's not answering his phone, he handed in his resignation at the university and he sent me a text that said, "I'm nning away."
Telefonunu açmıyor, üniversiteden istifa etmiş ve bana "kaçıyorum" diye mesaj attı.
I just tried calling his cell phone. He's not answering.
Telefonunu arıyorum ama cevap vermiyor.
I'm looking for him, but he's not answering his phone.
Onu arıyorum ama telefonuna cevap vermiyor. Delireceğim. Evet, tamam.
He's not even answering his phone.
Telefonu bile açmıyormuş.
He's not answering his phone...
Telefonuna cevap vermiyor...
Now he's not answering his phone.
Ama şimdi telefonuna cevap vermiyor.
He... he's not answering his phone.
Telefonu cevap vermiyor.
He's still not answering his phone, mom.
Hala telefonuna cevap vermiyor anne.
He isn't at the lab, and he's not answering his phone.
Laboratuarda değil ve telefonu da cevap vermiyor.
So would I, chief, but he's not answering his phone.
Ben de öyle şef, ama telefonlarını açmıyor.
He's late and he's not answering his phone.
Geç kaldı ve telefonuna cevap vermiyor.