He's still alive Çeviri Türkçe
1,372 parallel translation
Last he knew, she was still alive.
Bildiği kadarıyla kız hala sağmış.
Holy God, he's still alive.
Aman Tanrım, hala yaşıyor.
If Dylan still is alive, you just know he's out there doing everything he can to save us and that planet.
Dylan yaşıyorsa, bizi ve gezegeni kurtarmak için elinden geleni yapacağını biliyorsun.
He's still alive!
- Yaşıyor! - Ölmemiş.
Your buddy, he's still alive after all this time with Mr. Gray?
Dostun, Bay Gray'le bunca zamandan sonra hala hayatta mı?
Have no fear, he's still alive.
Korku yok, hala yaşıyor demek.
So it ran into our woods... and I want you to go see if he's still alive.
Yaralı geyik ormana kaçtı, ben de yaralı mı öldü mü diye peşinden gittim.
One reason he's still alive... the guards make a lotta money putting'inmates in his cell.
Hala hayatta olmasının tek nedeni... gardiyanların hücresine koydukları mahkumlardan çok para kazanmaları.
Just tell me if he's still alive.
Hayatta olup olmadığını söyle yeter.
He's still alive!
Yaşıyor!
- If he's still alive.
- Yaşıyorsa hâlâ.
I'm afraid he's still very much alive.
Hâlâ birazcık hayatta sanırım.
We don't even know if he's still alive!
Hayatta mı onu bile bilmiyoruz!
Sydney, if Agent Lennox is still alive, he may have undergone psychological reconditioning.
Sydney, Ajan Lennox yaşıyorsa beyni yıkanmış olabilir.
Means he's still alive.
Yani o hala hayatta.
I need to know that he's still alive.
Onun hâlâ hayatta olduğunu bilmem gerek.
You'll be pleased to know he's still alive.
Hala yaşadığını bilmekten mutlu olacaksınız.
Considering his father, I'm surprised he's still alive at all.
Babasını göz önüne alırsak, hâlâ canlı olmasına bile şaşırdım.
He's still alive!
hala yaşıyor.
But he's just talking to make sure he's still alive.
Ama o hala hayatta olduğundan emin olmak için konuşuyor.
He's at Syracuse now, where his dream of becoming an architect is still alive.
Şu anda mimar olma hayalini gerçekleştirmek için Syracuse'da.
Maybe he's still alive because he was meant to suffer more. I don't know.
Belki daha çok acı çekmek için hala hayattadır, bilmiyorum.
He's ill but he's still alive, isn't he?
Hasta olabilir ama hâlâ hayatta, değil mi?
The greatest thief of all time was, without question Gaspar LeMarc, who either died in Portugal in 1988 or in Hong Kong in 1996, or he's still alive.
Tüm zamanların en büyük hırsızı şüphesiz 1988'de Portekiz'de ya da 1996'da Hong Kong'da ölen ya da hala hayatta olan Gaspar LeMarc'tı.
He's still alive down there!
Hala yaşıyor olabilir!
We don't know if he's still alive in there.
Hala hayatta mı bilmiyoruz. Niye meraklanıyorsun?
That means he's still alive!
Bu hâlâ yaşıyor demektir!
He's still alive.
Hala hayatta.
If he's still alive, that is.
Eğer hâlâ hayattaysa öyledir.
How he's still alive, I do not understand.
Hala nasıl yaşadığını anlamıyorum.
Until now, I always made myself believe that he's still alive.
Ben de o hayattaymış gibi, Davrandım hep.
She kept talking to him like he was still alive.
O sanki hâlâ hayattaymış gibi davranmaya devam etti.
He's still alive.
Halâ canlı.
If Beckett is still alive, and he's gotten to our boy....
Beckett hala yaşıyorsa ve adamımızı ele geçirmişse... Biliyorum.
He's still alive.
O hala yaşıyor.
I sometimes feel the same about Arthur and he's still alive.
Ayni seyi Arsur için hissettigim oldu. Ve üstelik hayatta da.
He's still alive...
Bu hala yaşıyor.
I can't bear knowing that he's still alive under the same sky as me
Duraksadım...
Well, thank God he's still alive.
- Ölmediğini olmadığına say kızım, hiç
Today, not only is the editor still alive... but he has become the director's key collaborator.
Bugün Kurgucular sadece hayatta kalmayıp... yönetmenlerin en önemli iş arkadaşları oldular.
- I don't know, but at least he's still alive.
Bilmiyorum. Ama en azından hâlâ hayatta.
There's no indication he's still alive.
Hâlâ yaşıyor olduğuna dair hiçbir iz yok.
Otherwise, the two of you and Jack, assuming he's still alive, are gonna take the fall for everything today.
Aksi halde, sizin ikiniz ve Jack, hala yaşadığını farzediyorum,
TYLER : Christ, he's still alive.
- Tanrım, hala yaşıyor.
No, he didn't kill her. She's still alive.
Hayır, onu öldürmedi.
See, the problem is that you are still alive... and he's dead.
Sen hâlâ hayattasın ama o ölü.
I wonder if he's still even alive.
Hala bile hayatta olup olmadığını merak ediyorum.
Frankly, with his amount of cellular chaos... I'm surprised he's still alive.
Açıkçası, hürelerindeki bu kadar keşmekeşlikle... hala hayatta olmasına şaşırdım.
Oh, he's still alive?
Hâlâ yaşıyor, değil mi?
He has no record, and we assume that he's still alive... since Metro hasn't reported any suicides in the last 48 hours.
Kayıtlarda bulunmuyor, ve bizlerde halen hayatta olduğunu farzediyoruz... Son kırksekiz saattirde herhangi bir intihar vakası rapor edilmiş değil.
Regardless of what you may think of me, Agent Gibbs, I truly hope that you find Bill, and that he's still alive.
Ne düşündüğüme aldırmıyor olabilirsiniz Ajan Gibbs, umarım Bill'i bulursunuz, ve umarım hala hayattadır.
he's still in surgery 52
he's still sleeping 25
he's still here 112
he's still asleep 25
he's still there 59
he's still breathing 71
he's still unconscious 20
he's still 19
he's still out there 85
he's still in there 38
he's still sleeping 25
he's still here 112
he's still asleep 25
he's still there 59
he's still breathing 71
he's still unconscious 20
he's still 19
he's still out there 85
he's still in there 38
still alive 122
alive 714
alive and well 49
alive or dead 65
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's my husband 167
he's mine 293
he's dead 3015
he's so handsome 49
alive 714
alive and well 49
alive or dead 65
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's my husband 167
he's mine 293
he's dead 3015
he's so handsome 49
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's gone 2224
he's my brother 335
he's an idiot 170
he's my best friend 106
he's my dad 94
he's back 468
he's a doctor 159
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's gone 2224
he's my brother 335
he's an idiot 170
he's my best friend 106
he's my dad 94
he's back 468
he's a doctor 159