He can't help it Çeviri Türkçe
199 parallel translation
I can only tell you that he needs help. If it isn't too late.
Sadece yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim, eğer henüz çok geç değilse.
- Well, he can't help it.
- Elinde değil.
Don't you think he needs me? It takes a pretty special kind of woman... in a lot of ways. Don't you think I can help him?
Bana ihtiyacı olduğunu, ona yardımcı olabileceğimi düşünmüyor musunuz?
He must see that. He can't help seeing it. You figure they're there to jump the stage?
o bunu görmeli, görmeden olmaz onların çitten atlayacağını anladın mı?
- He can't help it.
- Elinde değil.
This one understands you, but still he can't help it.
Bu seferki seni anlıyor ama yine de yardım edemez.
Well, you know Pops. He can't help it.
Babaları bilirsin, birşey diyemezsin.
He couldn't help it any more than you can.
Onun da senin kadar elinden bir şey gelmiyordu.
Not if I can help it, he won't.
Yardımım olmazsa, olamaz.
He can't help it if he's a bright man.
Zeki olması onun elinde değil.
I can't help it if he's on board.
Kendisi de teknedeyse, yapabileceğim...
If he says something, that's because it's true. If he said he can't help you, he can't help you.
Eğer o bir şey söylüyorsa doğrudur, yardım edemem diyorsa edemez.
He can't help havin a hideous great hooter... the poor little head tremblin'under the weight of it.
Elinde değil, çirkin ve büyük bir burnu var baş ağırlığını anca taşıyor.
He said, "It may not help, but it can't hurt."
Yardımcı olmayabilir ama zarar veremez.
We can't help it if he's square.
O salaksa suç bizde mi?
I agree - he can't help it.
Haklısın, yardımda bulunacak halde değil.
I guess he can't help it.
Sanιrιm elinde değil.
He can't help it.
Onun yardımı olmaz.
I can't help it if he likes to gamble, the old shark.
Yaşlı köpek balığı kumarı seviyorsa ne yapabilirim?
he can't help it.
Onun elinden bir şey gelmez.
Because he can't help it.
Çünkü ona yardım edilemez.
He can't help it he white.
Beyaz olması onun suçu değil.
"Siegesmund can't help it if he's handsome."
Sigismund'un elimde değil. Yakışıklı.
"Siegesmund can't help it if he's loved..."
Sigismund'un elinde değil. Maşuk.
I can't help it if he was on the take, your brother. Nobody twisted his arm.
Tahsilât işine bulaşmış ise bir şey yapamam, kimse kolundan sürüklemedi.
He can't help it.
O bize yardım edemez.
He doesn't wanna do it but he can't help himself.
O yapmak istemiyor ama elinde değil.
I know all about those things... and sometimes it just doesn't work out and he can't help you.
Ben de bu işleri çok iyi bilirim, bazen önün açılır ama menajerin bu yükü kaldıracak biri değildir.
He's a stranger, I know, we can't help it, darling.
O bir yabancı, biliyorum, ama elimizden bir şey gelmez, canım.
I can't help it if he's weird.
O bu kadar acayip oldukça elimde değil.
he's fine. try not to worry. you know i can't help it.
Kamyonet'ini stüdyoda çalışmak için satmaya götürdüğün günü hatırlıyor musun?
I can't stand it and he isn't any help.
Artık dayanamıyorum ve bu çocuğun da yardımı olmaz.
In the trenches. He was... in a gas attack, and... he can't help it, it got worse.
Siperdeyken gaz saldırısına uğramış, ve... elinde değil, durumu daha da kötüleşti.
And if it isn't, call Dr. harmon. I'm sure he can help you.
Eğer değilse Dr. Armand'ı ara, eminim o sana yardım edebilir.
When he gives you this knowledge, you can't help but to run out and share it- -
Bu bilgiyi sana verdiğinde... -... paylaşmadan duramazsın.
He can't help it. He never had a father.
Bir şeyden haber yok, babası hiç olmadı.
I told him not to follow me, but he can't help it.
Beni takip etmemesini söyledim, ama bunun faydası olmadı.
It's only petty theft and so forth, but I can't help feeling that if I had been part of his life then he wouldn't be so troubled now.
Adi hırsızlık ve benzeri ama hayatının parçası olsaydım bu kadar sorunlu olmazdı diye düşünmekten geri duramıyorum.
I know that, beetle brain, but it's common knowledge that if you tongue kiss a boy, he'll automatically think you'll do the deed with him, they can't help it, they are driven, it's the male curse!
Bunu biliyorum. Ama şu da bilinir ki, bir oğlanı dilinle öpersen otomatik olarak onunla imzayı atacağını düşünür. Buna engel olamazlar.
And he can't help it.
Ve ona yardım edemedi.
I can't help thinking that while we're all out there scrambling around for an edge like we're never gonna die, this boy's looking right at it, and he's doing it almost alone.
Bizler sanki hiç ölmeyecekmiş gibi keyifli bir hayat sürmeye çalışırken bu çocuğa doğru bir bakış açısı yakalaması için nasıl yardım edebilirim, zaten hemen hemen tek başına bunu beceriyor.
- He can't help it.
Bir daha yapmayacağını söylüyor.
Let's see... they've been going out for awhile, and he's upset because other people keep asking her out, and she saying she can't help it if she's attractive and popular, and besides, nobody ever said they were going steady,
Bir bakalım... Bir süredir çıkıyorlar ve bir sürü erkek kıza çıkma teklif ettiği için çocuk üzgün, ve kız da "çekici ve popülersem bunda benim suçum ne?" diyor. Ayrıca hiç kimse bunun ciddi bir ilişki olduğunu falan söylemedi.
He can't help it. I got to do that paper.
Neyse iste yapisi oyle.
It doesn't mean he's better than me. You can't help yourselves.
Bu, onun benden iyi olduğu anlamına gelmez.
His social worker says he can't help it.
Ona bakan sosyal hizmet görevlisi, kendine hakim olamadığını söylüyor.
Shush, he can't help it.
Kes artık, zavallının suçu yok.
He can't help it.
Buna engel olamıyor.
He just can't help it. Just think Barney Fife, Gomer Pyle.
Barney Fife düşün, Gomer Pyle'ı.
I, I can't help but wonder it - -is he bi?
Elimde değil merak ediyorum. Adam biseksüel mi? Elaine ipucu verdi.
Not even unpacked and the first thing- - l can't help it if he's on my mind.
Bavullarını bile açmadan ilk şey... Eğer o aklımdaysa yapacağım bir şey yok.
he can't swim 20
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't come 19
he can't help himself 22
he can't help you 16
he can't talk 39
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't come 19
he can't help himself 22
he can't help you 16
he can't talk 39