He doesn't care Çeviri Türkçe
1,026 parallel translation
He doesn't care about you.
Seninle ilgilenmiyor.
He doesn't care a hoot about money.
Para hiç umurunda değil.
Papa says as long as I say my prayers and behave myself with the young lieutenants, he doesn't care if I ride like Lady Godiva.
Babam diyor ki dualarımı ettiğim sürece ve teğmenlerinin yanında,.. ... kendim gibi davrandığım taktirde, Lady Godiva gibi ata binsem de umursamazmış.
You're alright, he doesn't know, or doesn't care.
Sorun yok. Bilmiyor, ya da umursamıyor.
He doesn't care about me or Flora.
Ne beni ne de Flora'yı umursuyor.
He doesn't care what happens to us.
Bize ne olduğu hiç mühim değil onun için.
He doesn't care about that.
Bununla hiç ilgilenmiyor.
- He doesn't care about the sales.
- Eserlerin satıp satmaması ona göre aynı şey.
He doesn't care about all that respectful crap.
Saçma sapan saygı kurallarına takmış bir tip değil.
If he doesn't like you, he doesn't care and he can be nice to you.
Senden hoşlanmazsa umurunda olmaz ve sana iyi davranır.
But judging from your story, he must be a great man who doesn't care if you think he's a fool.
Ama dinleyin... öykünüze göre, güçlü biri o. Size aptal yerine koymasından korkmayın. Bravo!
- He doesn't care. - Ohhh.
Umursamıyor bile.
She doesn't care what he thinks. That's how it happens.
O adamın ne düşündüğü kızın umurunda olmuyor.
- He doesn't care about that.
- Onun umurunda bile değil.
He says he loves you, but he doesn't care... if you sell your body?
Seni sevdiğini söylüyor, ancak bedenini satmanı hiç umursamıyor, ha?
Sometimes, I think Ray... doesn't care whether he lives or dies.
Bazen sanırım Ray yaşayıp yaşamadığına aldırmıyor.
All he wants to do is see that thing fly... and he doesn't care who gets killed in the process.
906 01 : 23 : 42,908 - - 01 : 23 : 45,244 Hepiniz bu şeyin uçmasını umuyorsunuz. ve hiç kimse bu süreçte ölebilme ihtimalini düşünmüyor.
He's not her real father, so he just doesn't care about her.
Zaten üvey babası, bu yüzden kızıyla ilgilenmiyor.
He doesn't need to care.
Kimseden çekinmesine gerek yok.
He doesn't care, she could be in serious trouble if they find out.
Yakalansalar ona ne olacağını hiç önemsemezdi.
He doesn't care enough about her, but maybe somebody else does.
Ona yeterince değer vermiyor, ama belki başkası veriyordur.
I don't care, he doesn't understand anything!
- Umurumda değil! Zaten bir şey anlamaz!
He doesn't care.
Umurunda değil.
He doesn't care if it costs extra.
Ekstra ödemelere aldırmıyor bile.
He doesn't care about the people.
İnsanlar umrunda değil.
Doesn't he take care of his car after a race?
Yarıştan sonra arabasına özen gösterir mi?
He doesn't care!
Umursamıyor!
He doesn't care either.
O da umursamaz.
- He doesn't care about the money!
Zarar umrunda bile değil.
- He doesn't care.
Umrumda değil.
He doesn't care, you know. And there's only one time that where the first time he felt afraid in the whole thing, was a couple of I guess guards, or something, they started talking very loud.
İlk başlarda pek aldırmamış, sadece bir müddet sonra, birkaç gardiyan yüksek sesle bağırdıklarından korkmuş.
He won't get a bean if he doesn't finish it, but I don't care!
Eğer bitiremezse tek kuruş alamayacak ama umurumda bile değil!
But he doesn't care about other people's business.
Ama o başkalarının işiyle ilgilenemez.
Perhaps he even thinks he does but the real truth is that he just doesn't care.
Belki de sevdiğini sanıyor ama asıl gerçek benimle ilgilenmiyor bile.
He doesn't care a thing about me.
Beni istemiyor, benimle ilgilenmiyor.
He doesn't care about Billy Joe and me.
Billy Joe ile beni umursamıyor ama.
Shark, Barracuda the fisherman who doesn't care what he catches, and certain, clumsy scientists who believe that the easiest path to an animals brain is made with a scalpel.
Köpekbalığı, barakuda, ne yakaladığını umursamayan balıkçılar... Ve bir hayvanın beynine giden en kestirme yolun neşter olduğuna inanan beceriksiz bilimadamları.
The churches belong to God, but he doesn't seem to care about them.
Kiliseler Tanrı'ya aittir. Ama onları umursamıyormuş gibi görünmez.
You can say he doesn't care... but he's there anyway... pounding his mind into mine.
Onun, buna aldırmayacağını söyleyebilirsin... fakat o zaten burada... kendi aklını benimkine sokuyor.
Luckily, he doesn't care.
Şükür ki o da aldırmaz.
He's shoddy, he doesn't care, he's a liar, he's incompetent, he's lazy. He's nothing but a half-witted, thick Irish joke!
Adi, hiçbir şeyi umursamayan... yalancı, yeteneksiz, tembel... yarım akıllı, ahmak İrlandalının teki!
♪ He doesn't care for me ♪
# Beni umursamadı #
[sobbing] HE DOESN'T CARE.
Önemsemiyor.
HE DOESN'T CARE.
Önemsemiyor.
- Doesn't he care how they travel?
- Nasıl yolculuk ettiklerini umursamıyor mu?
He doesn't even care about money.
Paraya bile aldırış etmiyor.
He doesn't care if the mindless public hears your words or not.
AkıIsız halkın senin kelimelerini dinleyip dinlemediğini umursamıyor.
If he only knew that Robin doesn't care anymore... doesn't care if his father's alive or dead.
Artık Robin'in önemsemediğini bilmeli. Babasının ölmüş olup olmamasını önemsemediğini.
He doesn't care.
- Bu umurunda değil.
Because he doesn't expect me to bother enough, or to care.
Çünkü bu konuyla yeterince ilgilenmemi beklemiyor.
Dr. Ballinger, every time I've seen him, I get the impression... that he doesn't care whether he lives or dies.
Dr Ballinger, onu her gördüğümde, yaşamanın ya da ölmenin umrunda olmadığı hissine kapılıyorum.
he doesn't care about you 16
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29