He doesn't know anything Çeviri Türkçe
385 parallel translation
Maybe he doesn't know anything about it.
Belki de hiçbir şeyden haberi yoktur.
He doesn't know anything about the jewels.
Mücevherler hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- He doesn't know anything.
- bir şey bildiği yok.
He doesn't know anything about it.
O hiçbir şeyi bilmiyor.
You know, a guy who's got himself a place, he doesn't have to worry about anything.
Kendine ait bir yeri olan adamın hiçbir şeyden korkusu olmaz.
- He doesn't know anything. - Anyway I was scared.
Şayet alırsak bunu sizin için düzelteceğiz.
He doesn't know anything.
Hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything.
O birşey bilmiyor.
Yeah, I know. I saw it. - He doesn't know anything, does he?
"ismi Büyükbabanın Küçük Sırrı olan..."
But Carroon was an engineer, he doesn't know anything about chemistry.
Fakat Carroon bir mühendisti, kimya hakkında bir şey bilmiyor.
He doesn't know anything yet.
Henüz hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything about it.
Bu konuda bir şey bilmesin
He doesn't know anything about his father's business, Mom.
O, babasının işleriyle ilgili bir şey bilmez, anne.
According to grant, he doesn't know anything about these matters except what he sees in the movies.
Grant'e göre kendisi bu konulardan hiç anlamıyor filmlerde gördükleri hariç
He doesn't know anything.
Hiçbir şey bilmiyor, görüyorsunuz ya.
- No, he's a boy who doesn't know anything about kissing.
- Hayır, o çocuk öpüşmekten hiç anlamayan biriymiş.
He doesn't know anything.
Bir şey bilmiyor.
He doesn't know anything about us, does he?
Bizim hakkımızda bir şey bilmiyor, değil mi?
He doesn't know anything!
Hiçbirşeyden haberi yok!
He says he doesn't know anything, and I believe him.
Hiç bir şey bilmediğini söylüyor. Ona inanıyorum.
If he doesn't learn, he'll never know anything.
Düşünmezse, bir daha asla bir şey öğrenemez.
He doesn't know anything about it.
Hiç bir bilgisi yok işte.
He doesn't know anything about this sort of thing.
Bu tarz şeylere aklı ermez.
He doesn't know where anything is.
Hiçbir şeyin yerini bilmez.
You know how he's always telling me to be careful with my mouth on account of the dental plan doesn't cover anything cosmetic.
Diş sigortasının estetik şeyleri kapsamamasından dolayı hep ağzıma dikkat etmemi söyler ya hani.
He swears he doesn't know anything.
Hiçbir şey bilmiyor.
I know he doesn't gamble or anything, but it's good that he's out there trying to meet new people.
Kumar oynamadığını biliyorum fakat çıkıp da, yeni insanlarla tanışması iyi bir şey.
He doesn't say anything, but I know every time he looks at me, he's thinking about how he caught us in that car.
Bir şey söylemiyor, ama bana her baktığında bizi arabada nasıl yakaladığını düşünüyor.
- So what? He doesn't know anything.
- Olsun, bir şey bilmiyor ki.
Because he's very bright, but at the same time, he doesn't know anything.
Cunku, cok zeki ama ayni zamanda, hic birsey bilmiyor.
He doesn't know anything about babies.
Bebekler hakkında hiç bir şey bilmiyor
Maybe he doesn't know anything.
Belki de hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything.
O hiçbir şey bilmiyor.
- He doesn't know anything.
- Birşey bildiği yok.
I said he doesn't know anything.
O, birşey bilmiyor, dedim.
Capt Picard doesn't know anything. He has a theory.
Kaptan Picard hiçbir şey bilmiyor, sadece bir teorisi var.
- He says he doesn't know anything.
- Hiç bir şey bilmediğini söylüyor.
He doesn't know anything about bras.
Sutyenler hakkında hiçbir şey bilmiyor ki.
He doesn't know if anything was taken.
Bilmiyorum diyor ama biliyor.
- He doesn't know anything.
Buraya geliyorum ve çocuk burada. - O bir şey bilmiyor.
He doesn't know anything about that.
o konuda bir şey bilmiyor.
No, he doesn't know anything about that.
Bunun hakkında hiçbir şey bilmiyor.
If he captures me, he doesn't know that I don't know anything.
- Eğer beni yakalarsa, hiçbir şey bilmediğimi bilmiyor.
Listen Leyla I raised Reza and I know him well If he doesn't say anything it's just for your sake But deep down inside he loves children
Dinle Leylacığım, Rıza'yı ben büyüttüm, onu iyi tanırım bir şey demiyorsa, sırf senin hatırın için ama içten içe çocukları çok seviyor.
He doesn't know anything about my pass, and he doesn't want to.
Geçmişim hakkında hiçbir şey bilmiyor. ve bilmek de istemiyor.
He doesn't know, so you mustn't say anything.
Bilmiyor, hiç bir şey söyleme ona.
He doesn't know how to be anything else.
Başka biri olmayı bilmez.
- he doesn't know anything.
- Hiç bir şey bilmiyor.
If he's married, his wife doesn't know anything about the crimes he's committing.
Eğer evliyse, karısı işlediği suç hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Leave him, he doesn't know anything.
Bırak onu hiç bir şey bilmiyor o.
He says to the guy... he doesn't even wait hardly for the guy to talk... and the next thing I know, Phil whacks this guy... so unbelievably hard. Never seen anything like it.
Adama dedi ki... konuşması için adamı hiç beklemedi bile... ve ondan sonra hatırladığım Phil, bu adam öyle inanılmaz sert vurdu ki, hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't have to 52
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29
he doesn't 603
he doesn't have to 52
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29