English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He doesn't know me

He doesn't know me Çeviri Türkçe

485 parallel translation
But I, believe me... if a man doesn't know death, he doesn't know life.
Ama inanın bana... ölümü bilmeyen biri yaşamayı bilmiyor demektir.
If your brother doesn't pay that $ 2,5OO he owes to Kent... - I don't know what's gonna happen to him. - Nothing's gonna happen to me.
Eğer abin Kent'e olan 2.500 dolar borcunu ödemezse başına ne geleceğini bilmiyorum!
" Invites me to dinner when he doesn't even know me
"Tanımadığı halde beni yemeğe davet ediyor"
Maude, Mrs. – Don't tell me he doesn't even know your name!
Adını bilmediğini söyleme bana!
He doesn't want to see me because he's lost his leg and he doesn't even want me to know it's happened till he gets a new leg and learns how to use it.
Beni görmek istemiyor, çünkü bacağını kaybetmiş. Bacağının kesildiğini bilmemi bile istemiyor. Yeni bir bacak takılana ve onu kullanmayı öğrenene dek bir şey bilmemi istemiyor.
He doesn't know me.
Beni tanımıyor.
He doesn't know me, nor even what I look like.
Beni tanımıyor, neye benzediğimi bile bilmiyor.
He doesn't even know me.
Babam o kadar meşgul ki beni tanımıyor.
He doesn't know anybody - neither Rosa nor me, understood?
O kimseyi tanımıyor. Ne Rosa'yı ne de beni. Anladın mı?
You know, Fitz doesn't like me to kill them, but I do when he's out of the room.
Biliyorsun, Fitz onları öldürmemden hoşlanmaz, ama o dışarıda iken öldürürüm.
Of course, he is nervous, sort of high-strung, doesn't want me out of his sight, watches me a little too closely sometimes, but he's sweet when you get to know him.
Kuşkusuz, o sinirli, bie şekilde oldukça gergin, Beni hep gözünün önünde istiyor, bazan beni çok yakından izliyor, fakat onu tanıdığında tatlı biri.
He doesn't know about me, does he, Nicky?
Beni bilmiyor, değil mi Nicky?
He doesn't know me from Adam.
Dur bir dakika! Beni hiç tanımıyor ki!
Well, he doesn't know me.
Beni tanımıyor.
But he doesn't even know me.
O ne bilir.. beni tanımıyor bile.
He doesn't know a thing about you and me so please watch what you say.
İkimiz hakkında bir şey bilmiyor. Lütfen sözlerine dikkat et.
But what he doesn't know... is that you swore never to see me again.
Bilmediği şey ise bir daha beni görmek istemediğindi.
He doesn't want to know, he's forgotten me.
Osman öteye kalsın. Ben gözden çıkarttım onu.
He doesn't know what's happened to me.
Bana ne olduğunu bilmiyor.
Well, I know when something doesn't strike me right, and he doesn't.
Ondaki bir şey bana garip geliyor.
- Missing me, Johnny? - I know Mr. Edelman says he doesn't know what he'd do without you helping him around here.
- Mr. Edelman'ın sen ona yardımcı olmadığın takdirde ne yapacağını bilmediğini söylediğini biliyorum.
If he thinks I'm put off by a locked door, he doesn't know me!
Kilitli bir kapının beni durduracağını sanıyorsa, yanılıyor!
He doesn't even know me!
Beni tanımaz ki!
My bishop doesn't know, but he's given me exactly what I wanted :
Piskoposum bilmiyor ama, tam olarak ne istediysem onu verdi bana :
Is he thinking about me now by some coincidence, even though he doesn't know me?
Şimdi beni düşünüyor mu tesadüfen, beni henüz tanımadığı halde?
But he doesn't even know me.
Ama beni tanımıyor bile.
He doesn't want me to find him or know why he's hiding out there.
Verringer'in yerinde niye polisten saklandığını bilmemi istemiyor.
He doesn't know me, he knows my father.
Tanımam!
He pretends he doesn't know me.
Beni tanımıyormuş gibi davranıyor.
He doesn't know? He doesn't know me?
Beni tanımadı mı?
But I know... when he locks that door... he doesn't want me to see the way he becomes, you know?
Ama biliyorum ki o kapıyı kilitlediğinde dönüştüğü kişiyi görmemi istemiyor, anlıyor musun?
He doesn't know. Do me a favor.
Bilmiyor, bana bir iyilik yap.
I don't, but if there is one there and he doesn't find it, he wouldn't know what to do, anyway. Give me a hand.
Bilmiyorum, ama bir tane varsa... ve bizimki onu bulamazsa, zaten ne yapılacağını bilmiyor demektir.
I don't know why, but he doesn't believe me.
Nedenini bilmiyorum ama bana inanmıyor.
You're right, he does need me, but he doesn't know it.
Haklisin, ihtiyaci var ama bunun farkinda degil.
He gets upset when people he doesn't know follow me home.
Tanımadığı insanlar beni eve kadar takip edince rahatsız oluyor.
I know he doesn't love me.
Onun beni sevmediğini biliyorum.
No, he doesn't know me.
Hayır, beni tanımıyor.
You know how he's always telling me to be careful with my mouth on account of the dental plan doesn't cover anything cosmetic.
Diş sigortasının estetik şeyleri kapsamamasından dolayı hep ağzıma dikkat etmemi söyler ya hani.
- It's normal, he doesn't know me.
- Normal, beni tanımıyor.
Well... there's some things he doesn't know about me.
Şey... Benimle ilgili bilmediği şeyler var.
He doesn't know me.
O beni tanımıyor.
Well, he doesn't know me, but if I could talk to him...
Beni tanımaz, ama konuşursam...
He doesn't even know me.
Beni tanımıyor bile.
He doesn't say anything, but I know every time he looks at me, he's thinking about how he caught us in that car.
Bir şey söylemiyor, ama bana her baktığında bizi arabada nasıl yakaladığını düşünüyor.
YOU KNOW THE DOCTOR DOESN'T LIKE ME TALKING TO ANYONE WHEN HE'S NOT HERE.
Doktorun bilgisi dışında yapmamalıydık. - O olmadığı zaman kimseyle konuşmam.
I KNOW THE DOCTOR DOESN'T LIKE ME TALKING TO YOU WHEN HE'S NOT HERE.
Doktorun olmadığı zamanlar konuşmak istemediğini biliyorum.
No, not talk, Michele, but there are some things that need to be said. How can I know if my son wants to be a guru... in a place like this, if he doesn't tell me, if he's like a wall?
ama söylenmesi gereken bazı şeyler var. nasıl bilebilirdim.
Why doesn't he know me?
Beni neden tanımadı?
- Oh? He doesn't know so awfully much about me.
Benim hakkımda çok şey bilmez ama...
He is like me... but he doesn't know it yet.
Benden hoşlanıyor ama henüz farkında değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]