He doesn't mean it Çeviri Türkçe
447 parallel translation
Now look here, boys, just because a fellow wears a hat, you know... it doesn't mean he can't throw a snowball.
Dinleyin beni çocuklar, bir adam sırf şapka takıyor diye kartopu atamayacak değil ya?
Oh, I'm sure he doesn't mean it.
Öyle demek istemediğine eminim.
Because a chap becomes a ghost, it surely doesn't mean that he ceases to be a gentleman.
Çünkü, bir adamın hayalete dönüşmesi onun bir centilmen olacağı anlamına gelmez.
He does mean it, doesn't he, Aunt Sissy?
Ciddi, öyle değil mi Sissy teyze?
He doesn't mean anything by it.
O sözlerinin altında kötülük yok.
Maybe he did have some ideas. It doesn't mean that I shared them.
Belki bir iki fikre kapıldı ama ben onları paylaşmadım.
I mean, maybe he doesn't mean it... but he acts like he does.
Yani belki öyle demek istemedi... ama sanki öyleymişim gibi davranıyor.
Gas doesn't bother me a bit. He's seen photos of gas cases, but it doesn't mean anything to me.
Gazla saldırıların fotoğraflarını görmüş ama bence bir anlam taşımıyor.
Len, he doesn't mean it.
- Len, öyle söylemek istemiyor.
He doesn't mean it's bad or anything
Araba kötü falan demek istemiyor.
It doesn't mean he'll do it again!
İnsanlar değişir ama!
Listen, mam, I wish you'd tell him... he really doesn't think that he's guilty, and he should keep it to himself, you see what I mean?
- Kahvaltı hazır. - Şu adam amma da inatçı.. .. suçlu olduğunu kabul etmiyor.
- It's mean! He doesn't have any right!
- Onun hiç hakkı yok mu?
- He doesn't mean it.
Öyle demek istemedi.
He doesn't really mean it, boys!
Öyle söylemek istemedi, çocuklar!
Look, we know he doesn't mean any harm but the judge doesn't know it.
Bak, biliyoruz ki onun amacı zarar vermek değil fakat hakim bunu bilmiyor.
- It would mean he doesn't exist!
- Ne mi ifade eder? Onun var olmadığını!
- It doesn't mean he'll let you in.
Olsa bile seni kabul edeceği anlamına gelmez.
He doesn't mean it.
Öyle demek istemedi.
He doesn't mean it.
Böyle söylemek istemedi.
- He doesn't mean it. - He's been too long in the East.
Suriye, Romalı bir çocuğun büyütüleceği yer değil.
When Brian says he's canceling the tour, he doesn't mean it... in a pejorative or a punitive way, sweetheart.
Brian turneyi iptal ediyorum dediğinde bunu aşağılayıcı veya cezai bir şekilde kastetmedi tatlım.
He doesn't mean it.
O böyle birşey demez.
If a child steals bread, it doesn't mean he's a thief.
Bir çocuk ekmek çalarsa, bu onun hırsız olduğu anlamına gelmez.
He doesn't mean it like that.
Öyle demek istemiyor.
No doubt we're all crazy in some ways, believe me, but that doesn't mean we have to go parading out our psychosis to some other psychotic just because he has a white coat and a degree, does it?
Hepimiz öyle ya da böyle kaçığız, inan bana. Diploması var ve beyaz önlük giyiyor diye psikozlarımızı başka bir psikopatın önüne sermemiz gerekmiyor.
He doesn't mean anything by it.
Belli bir niyetle bakmıyor.
But just because he disappointed you, it doesn't mean you can shut out everybody else who tries to care for you.
Sadece bunları yaşadın diye,... seninle ilgilenmek isteyen... herkeze kapılarını kapatamazsın.
One thing it does mean... is that he doesn't have to walk around here being harassed by you.
Tek bir şey ifade eder... Senin buralarda dolaşıp onu rahatsız etmeye hakkın olmadığını.
He may be our father, but after 32 years... it doesn't mean much, does it?
O bizim babamız olabilir, ama 32 yıl aradan sonra... bunun pek bir anlamı kalmıyor, değil mi?
I mean, it's like you always tell me - "If a man doesn't work, he's no use at all."
Demek istediğim, bana her zaman dediğin gibi "bir adam çalışmıyorsa, hiçbir işe yaramıyordur."
If a man knows your frailties, it doesn't necessarily mean that he's your enemy, you know.
Bir erkeğin zayıf noktalarını bilmesi düşmanın haline gelmesini gerektirmez.
That doesn't mean he did it.
Bu onun suçlu olduğunu kanıtlamaz.
Just because Tucker builds a car doesn't mean he can mass produce it.
Çünkü Tucker'in otomobil imal etmesi... toplu üretim yapabileceği anlamına gelmiyordu.
He doesn't mean it.
Söylediklerinde ciddi değil.
It doesn't mean that I've to love you when he's not aside
Bu o kenardayken seni sevmek zorundayım anlamına gelmiyor.
I know it doesn't mean that he likes me.
Biliyorum bu beni seviyor demek değil.
Tell him I know he doesn't mean it.
Söyle ona isteyerek yapmadığını biliyorum.
He doesn't mean it when he does things like this.
Böyle şeyler yaptığı zaman ciddi değildir.
- He doesn't mean it, Gregory.
Öyle söylemek istemedi, Gregory. Sadece sinirli.
I mean, maybe he doesn't mind paying for it.
Yani, belki ödemesinde sakınca yoktur.
It doesn't mean that he doesn't love you.
Seni sevmediği anlamına gelmez bu.
But it doesn't mean he cares any less for you.
Ama bu seni daha az sevdiği anlamına gelmiyor.
Kelly what Father Teresa is trying to say is that just because Buck is getting old it doesn't mean he's gonna die immediately.
Kelly, Baba Teresa'nın söylemeye çalıştığı şey şu : Buck yaşlanıyor diye hemen ölecek demek değil ki.
He doesn't mean anything by it.
Öyle demek istemedi.
It's right, Andy, he doesn't mean it.
Andy, öyle demek istemedi.
He- - He doesn't listen. I mean, I don't know whether it's all kids or just him.
Bütün çocuklar mı yoksa sadece o mu bilemiyorum.
- He doesn't really mean it.
- Ciddi değil.
But that doesn't mean for the rest of your life, everyone's gonna say : " He did it, it's him.
İleriki hayatında herkes sana bakıp "o yaptı, suçlu o" demezler.
A man is recovering from a life-threatening illness... And just because he is unconscious it doesn't mean he can't hear and understand everything we say!
Babamın hayatını tehdit eden bir hastalığın pençesinde olması ve bilincinin yerinde olmaması, onun, söylediklerimizi duyamayacağı ya da anlamayacağı anlamına gelmez.
I mean, he is really smart. Giles doesn't know it.
Giles bilmiyor.
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29