He knew that Çeviri Türkçe
3,885 parallel translation
He knew that.
- Bunu biliyorsun.
I wonder what the director of the Belgian National Museum would have to say if he knew that you had returned your work to him and passed it off as the real thing.
Belçika Ulusal Müzesi müdürü... kendi kopyanızı orijinaliymiş gibi kakaladığınızı öğrenseydi, ne yapardı çok merak ediyorum.
She knew that he wanted to die, be reunited with his one true love.
Tek gerçek aşkıyla tekrar birleşmek için Silas'ın ölmek istediğini biliyordu.
She knew that he wanted to die, be reunited with his one true love.
Tek gerçek aşkına kavuşmak için ölmek isteyeceğini biliyordu.
He knew that we'd try and analyze the call to Ziva and determine where he was, so I did exactly what he wanted me to do.
Ziva'yla görüşmesini analiz edeceğimizi ve yerini belirleyeceğimizi biliyordu ben de tam olarak onun benden istediğini yaptım.
Because he knew that you raped Kendra Murphy.
Çünkü Kendra Murphy'e tecavüz ettiğini biliyordu.
He's either changing his victimology or he knew that the first two were unfaithful.
Ya kurban tipini değiştiyor ya da ilk ikisinin sadakatsiz olduğunu biliyordu.
And he knew that.
Bunu biliyordu.
If he knew that you were coming.....
Gelecek olduğunu bilseydim...
This was not the father that I knew, but he never said another word.
O benim tanıdığım kişi değildi sanki. Ama bana tek bir kelime bile etmedi.
He went off to jail, left me in the care of an aunt that I barely knew.
Hapse girdi ve beni çok az tanıdığım halamın yanına bıraktı.
You're saying that my father knew the men that he killed?
Yani babamın öldürdüğü o adamları tanıdığını mı söylüyorsunuz?
I only knew him a short time, but I was certain that he had great things ahead of him.
Dostluğumuz kısa sürdü ama kendisini harika bir gelecek beklediğine emindim.
Is there any evidence that he knew Deanna Barbieri?
Deanna Barbieri'yi tanıdığına dair hiç kanıt var mı?
Today, I knew, and I brought him knowing full well that he was a prostitute, but I was going to pretty woman him.
Bugün öğrendim ve onun jigolo olduğunu bilerek onu buraya getirdim. Ama Pretty Woman numarası yapacaktım.
I knew that he was strong.
Onun güçlü olduğunu biliyordum.
Jack knew I needed the money, so he even set me up with some gigs that he couldn't handle'cause of his finance thing.
Jack, paraya ihtiyacım olduğunu biliyordu, hatta bana kendisinin finansal zorluklarından dolayı yapamayacağı birkaç gösteri ayarladı.
The family he kept here in Bronson Springs that everybody knew about, or the second secret family he kept 3 hours east?
Bronson Springs'teki herkesin bildiği ailesini mi yoksa doğuda 3 saatlik ötede sakladığı ikinci ailesini mi?
The son of a bitch would throw it away if he knew I had that.
Eğer sakladığımı bilse adi herif bunu da atardı.
My father, he told me that he failed the city, but I never knew what he meant until now.
Babam bana sehri hayal kirikligina ugrattigini söylemisti ama su ana kadar ne demek istedigini anlamamistim.
I knew it from this evening on, that he was the one.
Onun benim için özel olduğunu o gece anladım.
That's when he knew she will be the woman he will marry.
Annemin evleneceği kadın olduğunu anlamış.
Look, she knew he was working late at the store that night, right?
O gece dükkânda geç saatlere kadar çalıştığını biliyordu.
If he saw me... If he knew all the things that I've done... What would he think of me?
Ya beni görmüşse ya yaptıklarımı biliyorsa benim hakkımda ne düşünürdü?
That would mean he already knew that Sutter killed Wallace Rourke.
Bu, Moriarty'nin Wallece Rourke'u, Sutter'ın öldürdüğünü bildiğinin gösterir.
You think that's how Moriarty knew he killed Rourke?
Deran'ın, Rourke'u öldürdüğünü Moriarty öyle mi öğrenmiştir?
I never knew that he was making meth.
Metamfetamin ürettiğinden hiç haberim yoktu.
They call them cold-blooded killers they say they are heartless and mean but I say this with pride, that I once knew Clyde when he was honest and upright and clean.
Kendilerine soğuk kalpli katiller derlerdi. Kalpsiz ve kötü insanlar olduklarını söylerlerdi ama bunu gururla beyan ediyorum ki, Clyde'ı ilk tanıdığımda dürüst, namuslu ve temiz bir adamdı.
I don't think he knew anything about that recording.
Kayıt hakkında bir şey bildiğini sanmıyorum
Before you knew anything about him, you had memorized his smile, the color of his eyes, how he always smelled of chlorine and sunscreen- - of summer--and when he finally looked at you, you could live off that smile for a week.
Savaş demek bu. - Bak, bir de B skoru diye bir şey var. * YÜZ 4
Talk to everybody that Brad Adams knew... neighbors, the ex-wife, everybody that he worked with at the club.
Brad Adams'ı tanıyanlarla konuş. Komşuları, eski karısı kulüpte onunla beraber çalışanlar.
They might think that I knew what he was planning to do.
Ne planladığını bildiğimi zannederler.
He knew what that box would do to me.
O kutuda bana ne olacağını biliyordu.
If Wilson knew that Anne was after him, he might have been following her, preparing to kill her.
Eğer Wilson, Anne'in peşinde olduğunu biliyorsa onu öldürmek için takip etmiş olabilir.
And there's no evidence suggesting that Markus was at Jill Pembrey's house, or that he knew her before.
Markus'un Jill'in evinde bulunduğuna ya da önceden tanıştıklarına dair bir delil yok.
And that was before I knew what he was capable of.
Onun yapabileceklerini görmeden önceydi.
You knew that the paper trail would make it look like he had embezzled money from the company.
O raporların izlerinin zimmetine para geçirmiş gibi görüneceğini biliyordun.
He knew we would track that payment from Molly's bank account.
Molly'nin banka hesabından yapılan ödemeyi takip edeceğimizi biliyordu.
I knew that he wanted to be king, but I did not know that he would confine such a splendid witch as you.
Kral olmak istediğini biliyordum ama senin gibi azametli bir cadıyı esir tutacağını bilmiyordum.
And her brother Joe and that little firecracker he's been rubbing noses with, it's no leap to link them to the death of Dodee Weaver, seeing as Dodee knew all about this mysterious object that they're taking such great pains to keep to themselves.
Kardeşi Joe ve birlikte sürttüğü öbür ateş parçasına gelince... Dodee Weaver cinayetiyle onları ilişkilendirmek zor olmaz. Dodee'nin şu gizemli nesneyi bildiğini ve çocukların onu kendilerine saklamak için neleri göze aldıklarını düşünürsek.
Colonel Harding assured me that was the only one that knew the exact details, and that he alone would relay the information.
General herşeyi sadece kendisinin bildiğine beni ikna etti.
If he knew he was gonna be gone that long, he paid me in advance.
Eğer bu kadar uzun süre için gideceğini önceden biliyorsa, bana kirasını önceden öderdi.
And when he saw that Lucille 2 was having a campaign event at Cinco, he knew there was only one thing he could give her instead of the money.
Lucille 2'nin Cinco'da etkinlik düzenlediğini gördüğünde ona para yerine verebileceği tek bir şey olduğunu biliyordu.
I knew, in that moment, that he wasn't the same monster that had killed my sister.
O an anladım ki ; o artık kardeşimi öldüren canavar değildi.
I think the person who killed Marko knew that he was trying to sell his land.
Bence Marko'yu öldüren kişi arazisini satmaya çalıştığını biliyordu.
But we still have that video, she's on it, and he says she knew.
Ama video hala bizde Ava da videoda, ayrıca adam da onu tanıdığını söylüyor.
Like he knew you were vulnerable in that area?
Oranın hassas olduğunu biliyormuş gibi?
I knew that he was very interested in me.
Sadece benimle çok ilgilendiğini biliyorum.
I decided the criteria for my references would be that they knew all my work on more of a day-to-day basis, and Leon is Leon dengraf, certainly, but he's also mostly on the golf course these days, so...
İşimi gün be gün takip eden kişileri referansıma koymaya karar verdim, ve Leon, Leon Dengraf elbette ki, ama o zaten çoğunlukla golf kursundaydı, bu yüzden...
I also knew that if I didn't meet your dad, he'd never let you out of the house again, so better to just get it over with.
Şunu da biliyorum ki babanla konuşmasaydım, seni bir daha evden dışarı çıkartmazdı, ben de üstesinden geldim.
That night that he arrested me, he knew what happened with me and my sister.
Beni tutukladığı akşam kardeşime ve bana olanları biliyordu.
he knew everything 22
he knew 176
he knew it 21
he knew what he was doing 33
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
he knew 176
he knew it 21
he knew what he was doing 33
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334