He left a message Çeviri Türkçe
226 parallel translation
- He left a message... - Understand.
Bir de mesaj bıraktı.
You say he left a message?
Mesaj mı bıraktı demiştiniz?
He left a message for you.
Sana bir mesajı var.
He left a message for you, said he might be late for dinner.
- Sana bir mesaj bıraktı.
But he left a message.
Ama mesaj bıraktı. Jack!
He left a message about something.
Bir mesaj bıraktı.
- He must have seen me on the news he left a message on my machine with carnal verbs.
- Beni haberlerde görmüş olmalı telesekreterime cinsel fiillerle dolu bir mesaj bırakmış.
And today he left a message on my answering machine.
Ve bugün telesekreterime bir mesaj bırakmış.
If he did, I'm sure he left a message.
Eğer gittiyse, Eminim mesaj bırakmıştır.
He left a message about a package... Being delivered today. He said to put it aside and not worry about it.
Bugün bir paket geleceğini, paketi içeri alıp endişe etmememizi söylemişti.
He left a message on your machine.
Telefonuna bir mesaj bıraktı.
He left a message on your machine just before we got out.
Biz çıkmak üzereyken telefonuna mesaj bırakıyordu.
He left a message.
Not bırakmış.
Maybe he left a message of some kind, explaining why he did it.
Belki neden yaptığını açıklayan bir mesaj bırakmıştır.
He left a message.
Bir mesaj bıraktı.
But he left a message on his desk.
Masasında bir not bulduk.
He left a message on my machine when I got home.
Eve gittiğim zaman mesaj bıraktığını gördüm.
And he left a message.
Ve bir mesaj bırakmış.
He left a message for me the night he died.
Öldüğü gece, bana bir mesaj bırakmış.
He also said he left a message for me in the system.
Bana sistemde bir mesaj bıraktığını söylemiş.
I don't know, he left a message.
Bilmem, ama bir mesaj bıraktı!
He left a message.
Mesaj bıraktı.
He left a message. I listened to it eight-and-a-half times... but then my mom came home. I had to erase it.
Sekiz buçuk kez dinledim, ama annem eve gelince, silmek zorunda kaldım.
He left a message on my cell 10 minutes ago saying he would be here 10 minutes ago.
Cep telefonuma 10 dakika önce bir mesaj gönderdi. 10 dakika içinde burada olacağını söylüyordu.
- He left a message on the machine.
- Telesekretere mesaj bıraktı.
He left a message, to say he couldn't go
Mesaj bırakmış, gelemeyeceğini söylemek için.
I promised to give you a message when I saw him on the night before he left England... a year ago.
Bir yıl önce, kendisi İngiltere'den ayrılmadan, sana bir mesaj ileteceğime... Harry'e söz vermiştim. Bir yıl önce mi?
Well, he left some kind of a message for you.
Sana iletmem için bana not bıraktı.
He left you a message of farewell.
Size bir veda mesajı bıraktı. Demek beni düşündü.
- He left a message.
- Sana mesaj bıraktı.
But he left a farewell message for all you guys out there still sweating it out in the fields.
Cephedeki bütün arkadaşlara bir veda mesajı bıraktı.
Yes, and he left you a message :
Evet ve size not bıraktı :
- He left a written message.
- Yazılı bir mesaj bıraktı.
He left you a message.
Sana da bir mesaj bıraktı.
He left him a message.
Ona bir mesaj bırakmış.
He left me a message.
Bana bir mesaj bırakmış.
The waiter brought him a message, at which point he left.
Garson ona bir mesaj getirdi ve subay hemen çıktı.
He left me a message having something to do with this.
Bana onunla ilgili bir mesaj bıraktı.
Well, he didn't speak much He just left a message on the machine, but he seemed happy enough
- Sahi mi? Çok şey söylememiş. Telesekreterime not bırakmış.
He was at a conference in Houston, so I left a message.
Houston'da konferansı varmış. Mesaj bırakmıştım.
If I was a betting man, he left the message.
Bahse girerim telesekretere mesaj bıraknda oydu.
Um... uh... you see, he left this message, a voicemail, saying that he was going away and he wasn't coming back ever and that it was over between the two of you.
hm... ah... sesli bir mesaj bırakmış... Uzağa gidiyormuş ve asla geri dönmeyecekmiş ve ikinizin arasındaki bitmiş. 161 00 : 17 : 17,400 - - 00 : 17 : 20,400 Duymak istiyorum.
This is- - He left me a message. I'm supposed to meet him tonight- -
Bana bu geceki buluşmamızla ilgili bir mesaj bırakmış.
With that silly message. Um, not that I've any reason to suppose He has left you a message.
Gerçi bıraktı mı biImiyorum ama şu anda görüştüğüm her kadına bunu..
I guess he must've left a message.
Mesaj bırakmış olmalı.
So I left Fergus a message from Seal Court, which apparently put him on our trail, and he came here looking for answers... he and Cropper from the sound of it.
Seal Court'tayken Fergus'a mesaj bırakmıştım bu şekilde izimizi buldu ve yanıt aramak için buraya geldi. Anladığım kadarıyla o ve Cropper.
He didn't answer so I left a message
Telefona cevap vermedi, ben de tekesekretere mesaj bıraktım.
See if he really left a message for Paul Starkey at the pub.
Sor bakalım, Paul Starkey için gerçekten de bara mesaj bırakmış mı?
The thing is, he left me a message, but this fucking Verizon is...
Aslında mesaj bırakmış, ama bu siktiğiminin telefonu- -
Christopher's out of town. I think Maureen called him and left a message but it doesn't matter because he's not here.
Galiba Maureen onu arayıp not bırakmıştı ama önemli değil, çünkü o yanımda değil.
Jim left a message on the machine on the same day he called Sarah.
Sarah'yı aradığı gün telesekreterime mesaj bırakmış.
he left 363
he left me 64
he left us 23
he left her 20
he left you 17
he left a note 30
he left you his practice 16
left a message 20
a message 94
he leaves 21
he left me 64
he left us 23
he left her 20
he left you 17
he left a note 30
he left you his practice 16
left a message 20
a message 94
he leaves 21