He was a good kid Çeviri Türkçe
134 parallel translation
Not Jack, he was a good kid.
Jack değil. O iyi bir çocuktu.
He was a good kid, and you killed him!
İyi bir çocuktu, ve sen onu öldürdün!
- He was a good kid.
- İyi bir çocuktu.
He was a good kid.
İyi çocuktur.
I told you he was a good kid.
Sana iyi çocuk demiştim!
He was a good kid.
İyi bir çocuktu.
When Arthur first started at St. Joseph's... he was a good kid, from what we saw... but he was very immature.
Arthur St. Joseph'e ilk başladığında... iyi bir çocuktu, gördüğümüz kadarıyla... ancak hiç olgun değildi.
- Yeah, he was a good kid.
O iyi bir çocuktu.
I know he was a good kid... and it's a shame what he's been through, but that's dangerous.
Dinle iyi bir cocuk oldugunu biliyorum. Kotu gunler de gecirdi ama bu tehlikeli bir sey!
He was a good kid.
O iyi bir çocuktu.
He was a good kid, and I wanted to be there when things got good for him.
İyi çocuktu. Her şey yoluna girince, yanında olmak istiyordum.
He was a good kid.
O çok iyi bir çocuktu.
Yeah, he was a good kid.
İyi çocuktu.
And he was a good kid.
Ve iyi bir çocuktu.
He was a good kid before.
Önceleri iyi bir çocuktu.
He was a good kid, putting himself through college.
İyi bir çocuktu, kendi çabasıyla koleje gitti.
And he was a good kid.
Ve o iyi bir çocuktu.
He was a good kid, just poor as hell.
İyi bir çocuktu, sadece çok fakirdi.
- He was a good kid, raymond.
- Raymond, iyi bir çocuktu.
If you could get past the tattoos, he was a good kid.
Dövmelerini saymazsak, iyi bir çocuktu.
He was a good kid and a great Marine.
İyi çocuktu. Büyük bir denizciydi.
His parents say he was a good kid.
Evet, ailesi onun iyi bir çocuk olduğunu söylüyor.
He was a good kid who was severely ill.
İyi bir çocuktu ve ağır hastaydı.
He was a good kid, from what I heard.
- Bildiğiniz gibi duyduğum kadarıyla iyi bir çocuktu.
But he was a good kid.
Ama o iyi bir çocuktu.
He was a good boy, that Doyle kid.
Şu Doyle iyi çocuktu.
He always was a good-looking kid.
Kendisi hep yakışıklı çocuktu.
He was a good kid.
O zaten savaşta öldü. İyi bir çocuktu.
He was a good kid.
İyi çocuktu.
You knew he was a no-good kid
Bilirdiniz, o iyi bir çocuk değildi
He was such a good kid.
{ \ fnCooper Black \ fs36 } Çok iyi bir çocuktu.
However it happened, he was a good caddy and a good kid.
Her ne olduysa oldu, o iyi bir taşıyıcı ve iyi bir çocuktu.
You know, he was good, you know, but, as a kid, I couldn't seem to get close.
Bilirsin, iyi biriydi, amabir çocuk olarak, onayaklaşamadım.
Thought he was a snitch. But I treated him good. He wanted his kid to grow up with a chance.
Beynin büyük bir kısmı kayıptı.
He was always such a good kid.
Her zaman çok iyi bir çocuktu.
He was a pickpocket, a thief, but a likable, good-looking kid.
- Cepçilik, arpacılık her yol vardı itte.
You know... he was a good kid.
O iyi bir çocuktu. Anlıyor musun?
He was a really good kid.
O gerçekten iyi bir çocuktu.
He was a really good kid.
İyi çocuktur.
You know, he was good, you know, but, as a kid, I couldn't seem to get close.
Bilirsin, iyi biriydi, ama bir çocuk olarak, ona yaklaşamadım.
He was such a good kid.
O çok iyi bir çocuktu.
He was such a good kid.
Çok iyi çocuktu.
Cesar was a good kid. He just, you know... he could have gone far.
Cesar iyi çocuktu.
He was a good-looking kid.
Yakışıklı çocukmuş.
I could tell he was a good kid.
İyi bir çocuk olduğu belli oluyordu.
He was a good bloke, but when it all comes down to it, you know, he blew the head off a little fucking kid.
İyi bir elemandı. Ama ne zaman şu olay oldu şu ufaklığın kafasını uçurdu, o olmadı.
Everybody said he was a pretty good kid.
Herkes onun çok iyi bir çocuk olduğunu söyledi.
We got a kid to videotape us, but it was good you weren't there, because he had red hair. I know how that nauseates you.
Çocuğun birine bizi çeksin diye kamerayı verdik ama iyi ki orada değildin çünkü saçları kızıldı, tiksindiğini biliyorum.
God, he was such a good kid.
Tanrım, ne iyi bir çocuktu.
I mean, he was basically a good kid, but he just fought a lot. With everybody.
Aslında iyi bir çocuktu ama herkesle kavga ediyordu.
I was thinking he was just a good kid in a bad spot.
Bence o yanlış zamanda yanlış yerde olan bir çocuk.