He works Çeviri Türkçe
4,196 parallel translation
He works here.
Burada çalışıyor.
Uh, he works the door.
Kapıda çalışıyor.
He works for Lash.
Lash için çalışıyor.
He works alone.
- Yalnız çalışır.
He works search and rescue.
Arama kurtarmada çalışıyor.
Yeah, he works here.
- Evet, burada çalışıyor.
I know how he works.
Onun nasıl çalıştığını iyi biliyorum.
And I'm sure you know something about this man, or who he works for.
Ve ben de eminim ki bu adamın kim olduğunu veya kime çalıştığını biliyorsun.
He works for Martin's network.
Martin için çalışıyor.
Perhaps he works in the back.
Belki arka tarafta çalışıyordur.
He works as the PR manager for CM Group
CM Grupta halkla ilişkiler müdürü olarak çalışıyor.
He was fired by our client, and he works for the third party.
Müvekkilimiz tarafından kovulmuş, sonrasında ise üçüncü parti için çalışıyor.
He works for the Florrick campaign.
Florrick kampanyası için çalışıyor.
He works hard.
- Adam çok çalışıyor.
He works a lot.
Çok çalışıyor.
Frankly, it doesn't matter what he wanted because he works for me, and he needs help with this thing.
Açıkça, onun ne istediği hiç bir şey ifade etmez, zira o benim için çalışıyor, ve bu şeyde yardıma ihtiyacı var.
Just that he was sorry and he has "a plan" in the works.
Hastalarının bazılarını aldık. Bana kimin bakacağını söyle.
He works in the Vital Records Division of the Hawaii Department of Health.
Hawaii Sağlık Bakanlığı Yaşam Kayıtları Bölümü'nde çalışıyor.
Oh, he works late?
- Geç saate kadar mı çalışıyor?
He works late, he works early.
- Geç saatte, erken saatte.
He works too much.
Çok çalışıyor.
- Gary : he works in the newsagent's on the corner.
Evet, Gary. Köşedeki bayiide çalışıyor.
- He works for the F. B. I.?
- F.B.I. için mi çalışıyor?
He works at Wheeler's.
Wheelers'ta çalışıyor.
He works for Fausto.
- O, Fausto için çalışıyor.
Now he works for the Palestinian Authority.
Şimdi Filistin yönetimi için çalışıyor.
"He works so hard, my boy. It's too bad he can't bring home his work," especially if it's just paperwork.
"Bizimki o kadar çalışıyor ki, evrak işi olsa bile eve getirememesi çok kötü." dedim.
He works through a cutout.
Bir aracı üzerinden çalışıyor.
He works for the Shop.
Dükkan için çalışıyor.
Not the most brilliant Detective, but he works harder than anyone else.
Çok parlak bir dedektif değil, ama herkesten çok çalışır.
He works in finance and ate with his hands.
Finans sektöründe çalışıyor ve elleriyle yemek yedi.
He works with Kevin.
Kevin'le çalışıyor.
Yeah, he works for Allison Holt now, which is actually kind of perfect,'cause everyone knows she would never do anything to help us.
Evet, artık Allison Holt adına çalışıyor aslında bu harika bir şey çünkü sana yardım etmeyeceğini herkes biliyor.
He works for a man who wants to kill thousands of people.
Binlerce insanı öldürmek isteyen biri için çalışıyor.
He works for ACN?
- ACN'de mi çalışıyor?
He works for National Geographic Channel, The Amazing Race, that kind of thing.
National Geographic Channel'da çalışıyordu, "Muhteşem Yarış" tarzı bir şey için.
He works for the Americans.
Kendisi Amerikalılar için çalışıyor.
I've got Roy down at Euston pretending he's a teacher, asking how it all works.
Euston'da öğretmen numarası yapan Roy adında biri işlerin nasıl işlediğini soruyor.
I know, and I don't know how it works or what it does, but he goes to work every day, and he's fine.
Biliyorum ve nasıl etki ettiğini veya ne yaptığını bilmiyorum, ama her gün işe gidiyor ve iyi durumda.
I know that he's tall, I know that he has all his hair, and I know he's taught me more about how my body works than Robert did in 23 years.
Uzun olduğunu biliyorum saçı hiç dökülmemiş ve bana 23 yılda Robert'ın öğretemediği bir sürü şey öğretti.
Mine works so hard, I can't remember the last time he got around to it.
Benimki o kadar çok çalışıyor ki, en son ne zaman baktığını hatırlamıyorum bile.
He's works with me in my office.
Ofiste benimle çalışıyor.
He works as a...
O...
He's the owner of N'Kosi, where Monica works.
Monica'nın çalıştığı N'Kosi'nin sahibi.
So this Falcon... He just works for the highest bidder?
Yani şu Falcon en fazla para veren için mi çalışıyor?
The Chancellor works for the trustees, doesn't he?
Rektör, vekiller için çalışıyor, öyle değil mi?
He told me he no longer works with Billy, but Billy was working with this fat guy outta Greektown.
Artık Billy ile çalışmadığını ama Billy'nin Greektown'ın dışındaki şişko bir herifle çalıştığını söyledi.
He always works late.
Her zaman geç saatlere kadar çalışır.
He's incredibly smart and he knows how the system works.
Adam baya akıllı ve sistemin nasıl işlediğinden haberdar.
He doesn't actually work for the council, he just works for the building.
O aslında il meclisinde çalışmıyor, sadece bu binada çalışıyor.
Well, uh, Luke works in security so we shall see what he can do.
Luke güvenlikte çalışıyor, bir bakalım ne yapabilir.
he works for me 32
he works here 45
he works for you 19
he works there 17
works 73
works like a charm 20
works for me 181
works every time 63
he won't be long 18
he won't wake up 17
he works here 45
he works for you 19
he works there 17
works 73
works like a charm 20
works for me 181
works every time 63
he won't be long 18
he won't wake up 17
he won't talk to me 33
he won't come back 18
he won't be there 16
he won't get far 29
he won't bite 22
he won't stop 34
he wouldn't do that 83
he won't go 16
he won't listen to me 40
he won't leave me alone 16
he won't come back 18
he won't be there 16
he won't get far 29
he won't bite 22
he won't stop 34
he wouldn't do that 83
he won't go 16
he won't listen to me 40
he won't leave me alone 16