Here's the best part Çeviri Türkçe
87 parallel translation
- And that's the best part of it. They've appointed George here as Executive Secretary to take his father's place.
Kurum başkanı olarak George'u seçtiler.
Our apartment in the best part of town was sold, and we were stuck here It just isn't the same
Sattığımız dairemiz şehrin en iyi yerlerinden birisindeydi, oysa biz oraya sıkışmıştık aynı şey değil.
Here's the best part of tonight's entertainment.
Bu geceki eğlencenin en iyi parçası burada.
Here's the part I like best :
Ben en çok şu kısmını sevdim Sam.
And here's the best part : It's for life. Mercedes...
- Mercedes, avukata haber ver, bu açıkça taciz.
Yeah, and here's the best part. We all go on vacation in Hawaii.
- Evet, işte en güzel tarafı geliyor Hawaii'ye tatile gideceğiz.
What's been the best part of your new life here in town?
Şehirdeki yeni hayatının en iyi yönü ne?
Here's the best part.
İşte en güzel bölümü.
Oh, well, here's the best part.
En iyi kısmı geliyor.
Now, here's the best part.
Şimdi işin en güzel tarafı.
And here's the best part she turned around to leave and she slipped on the stupid sausage.
Ve en iyi kısmı geliyor : Kız çıkmak için arkasını döndü ve sosisin üzerine basıp kaydı.
Here's the best part.
İşte esas sebep.
But here's the best part.
Fakat en iyi kısmı geliyor.
- Here's the best part.
- En iyi kısmı şu.
- Here's the best part. The poem was about a guy.
En iyisi de, şiir bir erkeği anlatıyordu.
Here's the best part.
Ve en güzel kısmı da şu :
And here's the best part.
Ve bu da en iyi tarafı.
And though I shan't stay long, there's a part of me will always belong here in Whitstable, where they have the best oysters in the world.
Buradan, dünyanın en harika istiridyelerine sahip olan Whitstable'dan çok uzak kalamam. Benim bir parçam her zaman buraya ait olacak.
The best part about schools here is, you don't have to wear uniforms... everything's straight out of an Archie comic...
Buranın okullarının güzel yönü o da tek tip giyinmek zorunda olmaman. Hiçbir şeyde kısıtlama yok.
And here's the best part... no one will ever hear about it.
Ve en iyi bölümü ise... kimse onun hakkında hiç bir şey duymayacak.
Yeah, and here's the best part. I got an angle.
Ve işte en iyi kısmı.
What about the carpet? Well, here's the best part - - only one donor, not the husband.
Tek kişiye ait çıktı ve o kişi koca değil.
Here's the best part.
İşte en iyi tarafı.
The best part about this red carpet is all the stars who show up, and here's a famous one, record producer Mr. Lenny Swackhammer.
Kırmızı halının en güzel tarafı gelen bütün yıldızlar ve işte ünlü biri müzik yapımcısı Bay Lenny Swackhammer.
I've spent half my life here, the best part of my life!
Hayatımın yarısı orada geçti, en güzel günleri.
- Here's the best part.
İşte en iyi kısmı.
Oh, and here's the best part :
Ve işte en iyi bölümü :
But here's the best part... so pay attention...'cause if you're readin'this... it can only mean one thing...
Ama şimdi en zevkli kısma geldik, o yüzden gözlerini dört aç. Çünkü eğer bunu okuyabiliyorsan, bunun tek bir anlamı olabilir.
" But here's the best part, so pay attention.
Şimdi en zevkli kısma geldik, o yüzden gözlerini dört aç.
And here's the best part.
Ve işte işin en güzel kısmı.
Here's the best part.
İşte en iyi bölüm.
But here's the best part. Wha s better than that?
- Bu en iyi bölümü.
Here's the best part,
- Evet öyle.
And here's the best part- - she has no idea that Ted thinks she's a hooker.
En güzel kısmı da şu : Ted'in onun fahişe olduğunu düşündüğünü bilmiyor.
And here's the best part - - tucci has a record.
.. ve işte en can alıcı kısım - Tucci'nin bir sabıka kaydı var.
Here's the best part.
En iyi kısmı geliyor.
- That does sound fun - - And the best part is : Without Jake here, Mom has no reason to visit.
Sörfçü bir pilici yatağa atmak için bir oyun yaptın, genç, yakışıklı bir hayat kurtaranla fransız öpücüğüyle sona erdi.
The point is, what I have here is special, unique. Yes, you must love it and buy it and mass produce it, and the best part is, it's got really comfy headphones. Yes.
Önemli olan bunun eşsiz ve özel olması.
Oh, here's the best part :
Ah işin en iyi tarafı ise..
And here's the best part.
İşte en iyi tarafı!
But here's the best part.
Bir de bunu dinle :
Here's the best part :
En güzel kısmı da şu :
Here's the best part...
İşte en güzel kısmı...
And, Chuck, here's the best part- - you may kiss your bride.
İşte Chuck en güzel kısma geldik. Gelini öpebilirsin.
But here's the best part. The girl scratched her killer's face before she died- - deep gouges.
Daha bitmedi..... kız ölmeden önce adamın suratını tırmaladı.
And here's the best part... your debts are now clean.
Şimdi de en iyi bölüm geliyor, borçlarınız sıfırlandı.
Here's the best part, no silent alarms.
En iyi kısmı ise... - Sessiz alarm yok.
But wait. Here's the best part.
Ama dur en önemli kısmı geliyor.
Here's the best part.
En iyi kısmı duymadın daha.
The best part of you is right here, it's your sweet...
En güzel yerin burası, ne kadar tatlı...
Here's the best part! Look at me!
Ama bakmıyorsun.
here's the thing 1106
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the situation 47
here's the number 20
here's the question 18
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the situation 47
here's the number 20
here's the question 18
here's the problem 91
here's the key 62
here's the truth 50
here's the keys 22
here's the 78
the best part 21
the best part is 19
best part 17
here's my number 71
here's my 20
here's the key 62
here's the truth 50
here's the keys 22
here's the 78
the best part 21
the best part is 19
best part 17
here's my number 71
here's my 20
here's your mail 22
here's your ticket 24
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53
here's your chance 81
here's your money 51
here's your lunch 22
here's your ticket 24
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53
here's your chance 81
here's your money 51
here's your lunch 22