Hokey Çeviri Türkçe
2,136 parallel translation
Every time kids come to my door wearing the Jason hockey mask,
Her zaman çocuklar, Jason hokey maskesi giyerek kapıma geliyorlar.
At Halloween, there's always gonna be some kid down the hall wearing a hockey mask.
Cadılar Bayramı'nda her zaman hokey maskesi takan bazı çocuklar olacak.
Hockey net, that was p. 75.
Hokey kalesi, sayfa 75.
It was driving home from hockey.
Hayır, galiba hokey dönüşü olmuştu.
Answer me! - My hockey...
- Ama hokey kaskım- -
Once when I'd just started hockey,
Hokey oynamaya yeni başladığım dönemde bir keresinde kendi kalemize gol atmıştım.
Daddy's watching a very important mid-atlantic hockey league conference semifinal do-over game.
Baban hokey ligi orta atlantik konferansı yarı final tekrar maçını izliyor.
This isn't hockey.
Hokey oynamıyoruz.
Hockey is much better.
Hokey, çok daha iyi.
How is he at the horizontal hokey-pokey?
Diğer durumlarda nasıl?
By two men in hockey masks with shotguns.
Hokey maskeli, silahlı iki adam tarafından.
Now I get to call the police and I get to tell them, "You've got to come down to my branch right now " and make sure no one with a hockey mask
Şimdi ben polisi arayıp onlara "Hemen buraya gelmelisiniz ve hokey maskeli ya da silahlı kimsenin buraya girmediğinden emin olun." diyeceğim.
And if you're one of those lucky commuters sitting in the middle of Bell Road and getting nowhere fast, you can thank two bank robbers who hit a Maricopa National branch today wearing hockey masks and brandishing shotguns.
Eğer sizde Bell Road ortasında ilerleyemeyen şanslı sürücülerdenseniz bugün Maricopa Ulusal Bankasını soyan hokey maskeli ve silahlı iki soyguncuya teşekkür edebilirsiniz.
Hockey masks?
Hokey maskesi mi?
I was wearing a hockey mask and carrying a big gun.
Yüzümde hokey maskesi, elimde de silah vardı.
And both are used in the Gaelic game of hurling.
İkisi de kuzey İrlanda'ya özgü bir tür hokey oyunu olan "hurling" de kullanılıyor.
I mean, sometimes I just wish I had a regular high school girlfriend who liked stuff like prom and going to see her boyfriend play lacrosse and didn't think walking on the third street promenade meant she was a consumerist sellout.
Yani, bazen normal bir liseli kız arkadaşım olsun istiyorum... normal şekilde davranan, baloları seven ve erkek arkadaşını görmeye giden, hokey oynayan, ve üçüncü caddede gezinti amaçlı yürümeyi düşünmeyen. O kapalı gişe tüketiciden yanaydı.
Why haven't you signed up for his fantasy hockey league?
Niye sanal hokey ligine katılmadığını soruyor?
YOUR BAG, FOR THE HOCKEY?
Peki ya hokey çantan?
How You Went To Senior Prom With The Entire Lacrosse Team, How They Called Your Junk The Easy-bake Oven. Bitch.
Belki de Eddie, tüm hokey takımıyla mezuniyet balosuna nasıl gittiğini, ve uyuşturucuna taktıkları ismi öğrenmek ister.
But since it was another wasted day in a class full of morons, iron-pumping sex addicts who can't conjugate the verb "to be". Not worth talking about. It's so uninteresting.
Ama hokey ve seksten başka bir şey konuşmayan ve Fransızca kompozisyonlarının % 35'ini sahip olmak fiilinin şimdiki zamanıyla yazan gerzeklerle, domuzlarla dolu bir sınıfta geçirilmiş bir başka günden ibaret olduğu için çenemi kapatıyorum.
Stacey Roest... male hockey player for the Detroit Red Wings.
Stacey Roest - - Detroit Red Wings'de oynayan bir hokey oyuncusu.
That's a little hokey, don't you think?
Biraz modası geçmiş, öyle değil mi? Ve...
Now that you've joined lullaby lees And insperminated the queen of the chastity ball, And dropped below us hockey dudes on the food chain,
Şimdi ninnici eşcinsellere katıldığına ve bakirler kraliçesini döllediğine ve de sosyal statüde, hokey oyuncularının altına düştüğüne göre...
Aren't you supposed to show up much later wearing a hockey mask?
Senin hokey maskesi takıp, ilerdeki sahnelerde gözükmen gerekmiyor muydu?
you wrote some hokey crap on a post-it note in the resident's lounge.
Asistan odasında kağıdın üzerine duygusal bir iki saçmalık yazdınız.
So hokey.
Aşırı duygusal.
- It seemed more stages. We have our own League start.
Hadi ya.. biz niye hokey oynamıyoruz ki?
I'm gonna come down there and put a slapper right up ur beerhole! Come on!
Bir daha öyle bir atış kaçırdığını göreyim oraya gelip o hokey sopasını münasip bir yerine sokarım!
And then they held hands and did a sexy, demonic hokey pokey for us.
Sonra ellerimizi tutup seksi ve şeytani bir hokus pokus yaptılar.
You wrote some hokey crap on a Post-it note in the resident's lounge.
Asistan odasında kağıdın üzerine duygusal bir iki saçmalık yazdınız.
Yeah, but the damn woods, with hungry animals and dudes with hockey masks?
Tamam da, bu lanet ormanda, aç hayvanlar ve hokey maskesi takmış manyaklarla bir arada olmak var bir de.
Man ( over radio ) : oh, god, god, god, god.
Spora gelince ulusal hokey ligi...
Basketball, football, hockey, that's a sport.
Basketbol, futbol, hokey... İŞte onlar spor.
I'm not gonna sit while some hokey tribunal gets its jollies judging me.
Sonra dekanlaşırız. Aşırı duygusal bir mahkeme tarafından yargılanmak istemiyorum.
You like hockey, right, Mr. Donnelly?
Hokey seversiniz değil mi, Bay Donnelly?
And I don't play hockey anymore.
Ve artık hokey oynamıyorum.
Besides Elvis'57, you got Winston Churchill, the Beatles three times, 70 years of pro-hockey, people met here, people married here.
Bu salondan, Elvis, Winston Churchill Beatles geldi geçti. 70 yıl boyunca hokey sporuna ev sahipliği yapmış. İnsanlar burada tanıştı, bir yuva kurdu.
No record, but he's a retired hockey player.
Sabıka kaydı yok. Eski bir hokey oyuncusuymuş.
Ex-hockey player, hockey coach, his rifle goes missing.
Sence doğru mu söylüyor? Eski bir hokey oyucusu, bir hokey koçu ve tüfeği kayıplara karışıyor.
Because you're a hockey coach, and this is the hockey arena.
Bu varsayıma nereden ulaştınız ki... Çünkü, siz bir hokey antrenörüsünüz, ve burası da bir hokey salonu.
And not... not just'cause of the hockey.
Kötü yanı ise, sebebi hokey değildi.
Playing hockey with the boys, skinning your knees on the ice. But what you couldn't tell your teammates- - what you couldn't even tell yourself- - was that all you really wanted was that pretty white dress in that pretty white chapel. And at the end of the centre aisle, strewn with pretty white flowers, a man to do all your slapping for you.
Erkeklerle hokey oynardın, buzda dizlerini yaralardın, ama takım arkadaşlarına söyleyemediğin, kendine bile söyleyemediğin, gerçekte tek istediğin aslında, o güzel beyaz şapelde o güzel beyaz elbiseyi giymekti ve mihrabın sonundaki serpiştirilmiş güzel beyaz çiçeklerin arasında senin için bütün tokatları atacak, bir adam.
"and I like fire " and playing hockey and eating meat.
"Ateşi, hokey oynamayı ve et yemeyi severim"
Girls can marry a hockey player and get me seats to hockey games.
Hokey oyuncularıyla evlenip bana maç biletleri bulabilirler.
DAD, I LIKE WATCHING HOCKEY.
Baba, ben hokey seyretmek istiyorum.
TAKE HER TO A HOCKEY GAME OR SOMETHING.
Onu hokey maçına götür mesela.
Why I didn't go to your stupid hockey games?
Aptal hokey maçlarınıza neden gelmediğimi?
Want me to talk to Sock, get him to join your fantasy hockey league?
Sock'la konuşup sanal hokey ligine katılmasını sağlayayım mı?
Do you play hockey?
- Hokey mi?
The next night, Robin and Brad went to a hockey game. You're probably wondering why I've been quiet all night.
Ertesi akşam, Brad'le Robin hokey maçına gittiler.